127 yıllık mirası koruyorlar: Özgür Basın geri adım atmadı! 2025-04-22 09:10:02   Gülistan Gülmüş   AMED - Faili meçhullerden tutuklamalara, bombalanan binalardan gözaltılara kadar her türlü baskıya rağmen geri adım atmayan Kürt gazeteciler, 127 yıllık direniş geleneğiyle hakikatin izini sürüyor. Özgür Basın, “Hakikati yazmak kolay değil ama vazgeçmeyeceğiz” diyerek susturulmak istenen halkların sesi olmaya devam ediyor.   Kürt Gazeteciler Günü, 22 Nisan 1898’de Kahire’de ilk Kürtçe gazete olan “Kürdistan” gazetesinin yayın hayatına başladığı gün olarak kabul edildi. Kürdistan Gazetesi, Osmanlı yönetiminin izin vermemesi nedeniyle sürgünde çıkarılmıştı. 127 yıl önce başlayan hakikati açığa çıkarma ısrarı, 90’lı yıllarda Kürdistan ve Türkiye kentlerinde de doğmaya başladı. Bu doğuş, hakikati çıkarma aşkı, ezilenlerin sesi olma isteğinin karşısında ağır bedeller ödendi. Faili meçhul katliamlar, tutuklamalar, gözaltılar, işkenceler ve daha nice bedeller ödendi. Yıl 2025... Özgür Basın, bütün saldırı politikalarına ve pratiklerine rağmen, 127 yıl önce başlayan mirasın devralanları olarak hem Kürt halkının hem de Orta Doğu’daki halkların ve ezilenlerin sesi, hakikatin sesi olmaya devam ediyor.   22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü’nde Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Berivan Altan ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Yönetim Kurulu üyesi Arjin Dilek Öncel, JINNEWS’e konuştu.    ‘90’lı yıllarda katliam, bugün yargı kıskacı’   İlk olarak Kürdistan gazetesinin çıkış tarihine ve önemine dikkat çekerek sözlerine başlayan Gazeteci Berivan Altan, “Özgür Basın geleneği yıllardır sistematik olarak devlet baskısı altında ve her dönem yaptığı çalışmalar; toplumun sesini, sözünü dünyaya duyurmaya çalışan ya da var olan bir haksızlığı gün yüzüne çıkarmaya çalışan bir gazetecilikle, her dönemin iktidarları tarafından hedef oldu. Ama tabii bunu Kürdistan'da Kürt gazeteci olarak yapmak, sizi ayrı bir hedef haline getiriyor. Kürt gazeteci olman, Özgür Basın’ı temsil etmen seni engellemeler ile karşılaştırıyor. Burada nasıl ki kendisine yapılan bir haksızlığı dile getirmek için alana çıkan insanlar engelleniyorsa, onların sesini, sözünü duyurmaya çalışan gazeteciler de engelleniyor. Bu engellemeler ne oluyor? Bazen polis taciziyle oluyor, gözaltılarla oluyor, tutuklamalarla oluyor. Bunlar 90'larda katliamlarla, faili meçhul cinayetlerle yaşandı. Bugün de yargı kıskacıyla, tacize varacak tehditlerle oluyor. Eğer bir yerde hakikat kapatılmak isteniyorsa, ilk hedef kesimler de gazeteciler oluyor. Bu, Kürdistan'da özellikle Özgür Basın’a yönelik saldırılarla daha çok önümüze geliyor” dedi.    ‘Hakikati yazmak kolay değil’   Berivan Altan, Kürt gazetecilere yapılan saldırıların temel nedenlerinden birinin de Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğuna işaret etti. Gazetecilerin birçok alanda, özellikle savaş ortamlarında korunması gerektiğini söyleyen Berivan Altan, Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın katledilmesini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: “Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarda gazeteciliğin direkt hedef alındığını, gazetecilerin direkt hedef alınarak katledildiğini gördük. Buna karşı tepkiyi örgütleyen, tepkisini dile getiren, orada hakikati ortaya çıkarmaya çalışan gazetecilerin hedef alınmasını teşhir eden; meslektaşlarına sahip çıkan kesimler de Türkiye'de hedef alındı. Çünkü Türkiye orada işlediği suçun farkındaydı. Özellikle Özgür Basın’da çalışmak, Özgür Basın’ın kaleminde yer almak ya da Özgür Basın’ın bir neferi olarak mücadele etmek; bizim gözaltıları da tutuklamaları da yeri geldiğinde katledilmeyi de göze alarak gazetecilik yaptığımızın bir göstergesi. Şunu söylemek gerekiyor: Hakikati yazmak, hakikati araştırmak, hakikatin ortaya çıkmasına vesile olmak öyle kolay bir mesele değil.”   Geri adım atmadılar   Özgür Basın’ın dünden bugüne birçok zorlukla mücadele ederek varlığını sürdürdüğünü ifade eden Berivan Altan, “90'larda 50'den fazla arkadaşımız faili meçhul cinayetlerde katledildi. Gazete binaları bombalandı. Buna rağmen Özgür Basın çalışanları hem halkın hakikatini ortaya çıkarmak hem de halkın mücadelesini yansıtmak için geri adım atmadı. Bu baskılarda da aslında biz şunu gördük: Gazeteciler geri adım atmadı. Nazım’a, sonra Cihan’a sahip çıkarken de birçok gazeteci meslektaşımız hedef alındı, tehdit edildi, gözaltına alındı ama hiçbiri geri adım atmadı. Bu da aslında kamusal bir iş yaptığımızın bilinciyle ve hakikati yansıttığımızın verdiği güçle yolumuza devam edeceğimizin göstergesi oldu diyebilirim” sözlerini kullandı.    ‘Dayanışma ve örgütlülük büyütülmeli’   Berivan Altan, son olarak Özgür Basın geleneğinin daha güçlü sürebilmesi adına gençlere çağrıda bulundu: “Buradan gençlere seslenmek istiyorum, özellikle genç kadın arkadaşlara ve genç meslektaşlarımıza. Bu meslek hem toplumla bir bütünleşmeyi hem de topluma toplumun fotoğrafını çekmeyi bize gösteriyor. O yüzden bütün meslektaşlarımızın bu mesleği severek, isteyerek yapması ve sahip çıkması gerekiyor. Gazetecilerin gazetecilere sahip çıkması lazım. Bir gazetecinin, gazeteci olduğu için hedef alındığını görmek gerekiyor. Gazetecilik mesleğine sahip çıkmak gerekiyor ve bunu ‘şu yayından, bu yayından’ diye ayırt etmeden; gazetecilik mesleğinin kendisine sahip çıkmak, gazeteciliği savunmak, gazetecilere sahip çıkmak, dayanışmayı ve örgütlülüğü büyütmek gerekiyor.”   ‘Direnişin süreceği sözünü veriyoruz’   Arjin Dilek Öncel, ilk olarak Kürt Gazeteciler Günü’nün önemine değindi. Arjin Dilek Öncel şunları dile getirdi: “Kürdistan gazetesinin ilk yayın tarihi olan bu gün, biz Kürt kadın gazeteciler için de bir milat. Öncelikle Kürt basınını Kürdistan Gazetesi’nden bugünlere getiren basın şehitlerini anmak istiyorum. Her biri kendi döneminin birer kahramanı olarak bir mirası günümüze taşıdı. Onlara minnettarız. Onlardan devraldığımız bu mirası bizden sonrakilere aktarmak için bu direnişin süreceği sözünü veriyoruz. Kürdistan gazetesi, sürgünde; Osmanlı Devleti’nin baskıları nedeniyle farklı bölgelerde çıkarıldı. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen bu baskıların bir politikaya dönüştüğünü görüyoruz. Öyle ki Türkiye tarihi, basına yönelik birçok katliam, bombalama, sokak ortasında faili belli cinayetler ile dolu. Katledilenlerin birçoğunun Kürt oluşu, Türkiye’nin Kürtlere yönelik asimilasyon ve baskı politikasını da gözler önüne serdi, seriyor.”   ‘Kürt basın geleneğine sahip çıkmaya devam edeceğiz’   Baskı politikalarına rağmen Kürt gazeteciliğinin devam ettiğine işaret eden Arjin Dilek Öncel, şöyle konuştu:  “Hakikat için büyük bedeller ödendi. Cihan Bilgin, Deniz Fırat gibi gazeteciler, ödeyecekleri bedelleri bilerek yola çıktı. Bu açıdan ölümü daha baştan göze almış bir gerçeklik söz konusu. Bir de yargı kıskacına alınan gazeteciler var. Son yıllarda Kürt basınına yönelik yapılan operasyonlarda gazetecilerin mesleklerini yapması engelleniyor.Bu operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklanan kadın gazetecilerin sayıları dikkat çekici. Reyhan Hacıoğlu, Öznur Değer, tutsak edilen gazetecilerden sadece ikisi. 22 Nisan’ı cezaevinde karşılayacak her bir Kürt kadın gazetecinin varlığı, bu ülkenin yargısının bir ayıbı, utancı olmalı.   Gazeteciler için her önemli günde dayanışmanın önemine vurgu yapıyoruz. 22 Nisan’da da bir kez daha Özgür Basın ile dayanışmanın önemine vurgu yapmak istiyorum. Özgür Basın, Kürt kadın gazeteciler bu ülkede sesi çıkmayanların sesi oluyor, olmaya devam edecek. Ancak şüphesiz bu yolda meslek örgütlerinin ve kamuoyunun da desteğine ihtiyacı var. MKG olarak, kadın gazetecilerin haklarını savunmaya, sesi olmaya ve Kürt basın geleneğine sahip çıkmaya devam edeceğiz.”