Kürt sorunu tartışmaları: Yasal güvence oluşturulmalı 2025-01-18 09:02:24   Elfazi Toral   İSTANBUL - DEM Parti Heyeti’nin İmralı’ya gidişi ve Kürt sorununun çözüm tartışmalarına ilişkin değerlendirme yapan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, “Biz tüm toplumsal kesimlerle yeni bir döneme giriyorsak, bu dönemin Kürt meselesinin eşit, özgür ve demokratik bir şekilde çözülmesi noktasında adımların atılması lazım. Yasal güvencelerin oluşması gerekiyor” dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan bir heyet ile 28 Aralık'ta PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yaptı. Görüşme sonrası Abdullah Öcalan'ın, Kürt sorunun çözümü ve Türkiye halklarına demokratik bir zeminin oluşmasına dair 7 maddelik mesajı kamuoyu ile paylaşıldı.  Abdullah Öcalan’ın mesajı, Kürt sorununun çözüm tartışmaları devam ederken, iktidarın saldırıları da davam ediyor.    Yaşanan gelişmelere ilişkin DEM Parti Milletvekili Özgül Saki ile DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz değerlendirmelerde bulundu.   Türkiye'nin uzun süredir yoksullukla karşı karşıya kaldığını söyleyen Gonca Yangöz, yoksullukla birlikte hukuksuzluğun da arttığını belirtti.  Türkiye de yurttaşların kendisi güvende hissetmediğini ifade eden Gonca Yangöz, “Yaşamsal olarak hiç kimse kendini güvende hissetmiyor. Eğitimde de sağlıkta da. İşçilerin,  emekçilerin ileriye dönük bir güvenceleri yok. Toplumsal çöküşün başladığını söylemek mümkün. İktidar direnişimizi elimizden almak için de çaba gösteriyor. Biz böylesi süreçleri çok iyi biliyoruz.  Tamamen problemlerin ve yok oluşun eşiğinde iken, umutsuzluğun portresini çizerken, burada yaşanan süreçle beraber çözüme ve iyiye evriltebilirsek umutlu günlerin de başlangıcı olarak kabul edebiliriz. Her açıdan zorlu bir süreç. Bir taraftan bu iktidar çözüme dair konuşmalar yaparken öbür taraftan da kayyumları atamayı sürdürüyor. Rojava'ya saldırıyor ve Suriye topraklarında başka kirli savaş politikalarını devam ettiriyor” dedi.   ‘Çifte politikalar uygulanıyor’   İktidarın sürdürdüğü savaş politikalarına karşı direniş hattını yükselttiklerini anımsatan Gonca Yangöz,  “Hem halklarla beraber hem de demokrasi güçleri ile birlikte direnişimizi örüyoruz. Çünkü yarınlar umutlu ve onurlu bir barışın aşaması olacaksa bu sadece Kürt halkının ya da Kürt siyasetçilerin meselesi değil. Bütün demokrasi güçlerinin ve bütün halkların meselesidir. O nedenle de biz de bu kanadı tutup çok iyi örgütleyip buralardan doğru direnişi büyütmeye çalışıyoruz. Bir yandan iktidar kendi iktidarlığını devam ettirmek için savaş politikalarını kullanıyor.  Bir yandan da Orta Doğu projesinde kendi payına düşeni almak istiyor. Bunun için de çifte politikalar uyguluyor. Bu iktidarın halklara dair hiçbir tasarrufu yok. Halkların özgürleşmesine, demokratikleşmesine, ortak sözümüzü söyleyeme dair hiçbir söylemi yok. Bizler de bütün bu politikalara karşı kendi ürettiğimiz politikalar ve çözüm yollarıyla halkların barışını sağlayacak, halkların bir arada yaşayacağını sağlayacak politikalar üreterek bu alanda sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.   ‘Samimi ve şeffaf adımlar atılmalı’   “Kürt sorununa dair uzatılan el kıymetlidir ama ne yaptığı daha da kıymetlidir” diyen, Gonca Yangöz,   Kürt sorununa dair atılan adımın olumlu ve samimi bir biçimde ilerlerse müzakere ile çözülebileceğini söyledi. Sürece dair atılan adımların samimi olduğu kadar da şeffaf adımların da olması gerektiğini dile getiren Gonca Yangöz, “İktidar Kürt sorununu Türkiye topraklarının dışında görüyor.  Kürt sorunu yokmuş gibi davranıyorlar. Ama üzerimizdeki bütün baskıların nedeni Kürt sorunudur. Onun için biz çözüm derken başta Kürt halkı olmak üzere bütün halkların çözümünden bahsediyoruz. Bütün halkların ortak bir yaşam da kendi kimlikleriyle kendi varlıklarıyla bir arada yaşamasından yanayım. Bu nedenle de atılan her adımı değerlendiriyoruz ve bizim için kıymetlidir. Samimi bulup bulmamak noktasında ise sürecin ilerlemesi ile ilgilidir. Eğer ki gazeteciler hala katlediliyorsa, cenazelerin dahi gelmesine izin verilmiyorsa, hala tutuklama ve cezaevlerinde baskı ve zulüm artıyorsa buradan iyi bir niyetten söz etme şansı yok. Ama komple bütün kapıları kapatma gibi bir derdimiz de yok. Açılan en ufak bir aralıkta bile barışı konuşmak barışı müzakere etmek ve hedefe ulaşmak” dedi.   Tecrit   Cezaevlerinde tecridin hala devam ettiğini aktaran Gonca Yangöz, şöyle dedi: “Özellikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin dayanılmaz boyutta olduğunu ve bütün sınırları aştığını  söylemiştik ve bununla ilgili de her alandan cepheden mücadeleyi büyütmüştük. Bugün geldiğimiz bir müzakere sürecinin başladığını ve tecridin tamamen ortadan kalktığını  söyleyemeyiz. Heyetin İmralı'ya gidişi oradan çıktıktan sonraki değerlendirmeleri olarak baktığımızda bu mücadelemizin sonucu. Bizler de bu görüşmelerin yapılmasının bir parçasıyız. DEM Parti olarak hakların sözünü söylediği bir partiyiz. Ezilenlerin, kadınların,  gençlerin partisiyiz. Çözümün bir parçası olmak bizim de sorumluluğumuz ve görevimizdir. Bu görüşmelerde payımıza düşen ne olursa da yapmaya hazırız.”   Kürt hareketinin kazanımı!   AKP iktidarının Suriye'de sömürgeci politikaları hayata geçirmeye çalıştığını vurgulayan Özgül Saki,  Kuzey ve Doğu Suriye’nin özerk yönetimini bir tehdit olarak görüldüğünü belirtti.  Tayip Erdoğan'ın halkların eşit ve özgür yaşamasını engelleyen bir yol izlediğini kaydeden Özgül Saki, Orta Doğu’da gelişmeler ve Kürt hareketinin 40 yıldır vermiş olduğu mücadele o Rojava Devrimi’ne dikkat çekti. “AKP iktidarı Suriye'de cihatçı çetelerle birlikte orada varlığını sürdürmeyi hayal ediyor” diyen Özgül Saki,  “Ama bütün oyunları bozuldu. 1 Ekim de tokalaşma ile başlayan dönem bunu bize gösterdi. Kürt hareketinin mücadelesini, halkların özgür ve eşit bir biçimde mücadele eden devrimcilerin getirdiği bir noktadır. Öncelikle devlet inkar ve yok etme politikalarının kendi ağzıyla bunu demiş oldu.  Ve aynı zaman da Devlet Bahçeli'nin ‘Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun’ sözleri bir mücadelenin kazanımı,  iki AKP-MHP iktidarının ne kadar çaresiz kaldığının göstergesidir” ifadelerini kullandı.    ‘Demokrasi koşullarını yaratma mücadelesine girmeliyiz’   Bu sürecin bu noktaya gelmesinin en önemli rollerden birinin kadınlar olduğunu paylaşan Özgül Saki, kadınların yıllardır barış için mücadele ettiğini vurguladı. Özgül Saki, konuşmasını şöyle noktaladı:  “İktidar bu koşullarda yeni bir alan açmaya çalıştığında kendisinin yarattığı bu sorunu çözmek değil ama hafifletmek gibi adımlar atıyor. Biz tüm toplumsal kesimlerle yeni bir döneme giriyorsak, bu dönemin Kürt meselesinin eşit, özgür ve demokratik bir şekilde çözülmesi noktasında adımların atılması lazım. Yasal güvencelerin oluşması gerekiyor. Emekçilerin, ezilenlerin, kadınların bir barış ortamı olduğunda nasıl bir yaşama ulaşabileceğini gösterme konusunda ciddi sorumluluklar ve görevler yüklüyor. Yeni dönemin anlamı hem Orta Doğu'da barışın hem de Türkiye'de demokratik bir ortamda demokratikleşme sürecinin başlaması önemli. Antidemokratik hükümet sisteminden çıkıp, parlamenter bir demokrasiye geçmenin koşularını yaratabilme mücadelesine girmek zorundayız.”