Soykırımdan özgürlüğe doğru (5)
- 09:01 2 Ağustos 2024
- Dosya
Fermandan kurtuldu şimdi özsavunma mücadelesi veriyor
Rojîn Hebabî
ŞENGAL - Fermanda iki çocuğunu kaybeden Şêrin Şengalî, şimdi köyünde meclis çalışmaları için özsavunma ve örgütlülük çalışmalarını geliştiriyor.
Şengal’de Êzidîlere yönelik fermanın üzerinden 10 yıl geçti. KDP peşmergelerinin DAİŞ’ten kaçmalarının ardından başladı ferman, 5 bini aşkın Şengalli katledildi, yaklaşık 10 bin kişi esir alındı. Kaçırılan birçok Êzidî kadın ve çocuğun akıbeti ise hala bilinmiyor. DAİŞ’ten kurtarılan birçok kadının öyküsü ise tüm dünyayı etkiledi.
Bu kadınlardan biri de Dugurê Köyü Meclis Üyesi Şêrin Şengalî’nin öyküsü. Şêrin, katliamın 10’uncu yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kendilerine DAİŞ’in kadınları götürdüğünü, erkekleri de katlettiğini söylediklerini ama bayram gününe kadar da bir yere gitmediklerini söyleyen Şêrin, “O gece benim ve eşimin gözüne uyku girmedi. Çocuklarımızı saklayacak yer aradık. Sabah saat 4’te evden çıkıp kaçtık. Biraz köyden uzaklaştık. Bir arabamız vardı çok küçüktü. Sadece engelli çocuğum ve diğer çocuklar arabaya girdi. Kardeşimin oğlu o zaman çocukları götürdü ve gelip bizi de götürecekti. Daha sonra bir Arap önümüze çıktı ve ‘Ailemi Rojava sınırına götüreceğim gelip sizi de kurtaracağım. Nereyi istiyorsanız oraya götürürüm’ dedi. Ona Beedre’ye gireceğimizi söyledik. Bizler 5 aileydik ve onun arabasına binip gittik. Ancak yolda önümüzde mayın patladı ve döndük. Bir arkadaş yolu bildiğini ve bizi Suriye’ye götürebileceğini söyledi. O bize öncülük yaptı. Beedre’ye gidip bir gün kaldık ve yeniden kaçtık. Çünkü Beedre halkı da kaçıyordu. Duhok’a gittik. Orada çok zorluk yaşadık. Evimiz yoktu. İnşaat halindeki bir eve girdik. 3 ay Duhok’ta kaldık ve Bêlnare’ye geçtik 2-3 yıl kadar orada kaldık” sözleri ile Şengal’den çıkışlarını anlattı.
‘Kızımın ve oğlumun ölümünden dolayı çok acı çektim’
Kızı ile birlikte ekmek yaptıklarında, elektrik çarptığını ve kızının yaşamını yitirdiğini belirten Şêrin, “Daha sonra artık orada kalmak içimden gelmedi. Oradan Mamreşa’ya gittik ve 10 ay orada kaldık. Çok zorluk yaşadık. Köyümüze döndüğümüzde oğlum intihar etti. Kızım da oğlum da gitti. Fermandan dolayı kızımı ve oğlumu kaybettim. Birçok insan benim gibi çocuklarını kaybetti. Fermandan dolayı çocukların psikolojileri bozuldu. Döndüğümüzde askeri güce gittim, buna ihtiyacımız vardı. Arkadaşlar bize yardım etti. 9 ay boyunca askeri güçlerde eğitim aldım. Eğitim sonrasında da Dugurê Köyü Meclisi’ne geldim ve çalışmalara başladım” dedi.
‘Önderliğin özgürlüğü için mücadele edeceğiz’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı düşünceleri sayesinde özgürleştiklerini ancak Abdullah Öcalan’ın tecrit altında olduğuna dikkat çeken Şêrin, “Tecridi kınıyorum. 25 yıldır önderliğimiz dört duvar arasında. Kaç yıldır da hiçbir haber alamıyoruz. Bu yürütülen bir siyasettir. Êzidî toplumu olarak Önder Apo’yu fiziki olarak özgürleştirene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Eylemlerimiz devam edecek. Şimdi çalışmalarımızı bu temelde örgütlüyoruz. Bize başarının yolunu gösteren, DAİŞ çetelerinin fermanına karşı kanlarını Êzidî toplumu için dökenler bizimdir” sözlerini kullandı.