Cumartesi Anneleri ve medyanın ‘yumuşama’ yalanı
- 09:06 26 Mayıs 2024
- Medya Kritik
Dicle Müftüoğlu
AMED – Cumartesi Anneleri ellerinde karanfillerle 300 hafta sonra Galatasaray Meydanı’nda buluştu. Yıllardır bu annelerin direncini görmeyen medya “yumuşama” adı altında iktidarın açıklamasını görse de eylem günü anneleri görmedi.
1000 hafta, bin hafta… Yazıyla da rakamla da yazılsa her dillendirildiğinde boğazı düğümleyen, yüreği daraltan bir rakam. 1990’lı yıllarda gözaltında kayıplara karşı ellerde küçük vesikalık fotoğraflarla “Sağ aldınız, sağ istiyoruz” sloganıyla başlayan bir eylem onlarınkisi. Bir mezar için faillerin yargılanması için verilen ömürler… O günden bugüne onlarca baskıya, gözaltı ve tutuklamaya rağmen Galatasaray Meydanı’nı evleri, kaybedilen yakınlarının mezarları gibi kabul edip çıktılar alana. Hiçbir engel onların mücadele azmini kıramadı, çocuklarını arayan anneler bir mezar hasretiyle gözlerini hayata yumdu, çocuklar o meydanda büyüdü, mücadelenin sahiplenicisi oldu. Kuşaktan kuşağa aktarılan bir direniş geleneğine dönüştürüldü.
Her kente koca koca “Adalet Sarayları” yapanlar bu ailelerin adalet taleplerini görmediler. Türkiye’nin en uzun soluklu sivil itaatsizlik eylemiyle failler henüz yargılanamasa da 1990’ların rutinine dönen gözaltında kayıplar durduruldu.
Soylu hedef gösterdi
Oturdukları mekan bir ziyaretgaha dönüştü ve artık onların adlarıyla anılmaya başlandı. 700’üncü haftalarında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedef göstermesiyle birlikte eylem yasaklandı, anneler darp edilerek gözaltına alındı. Annelerle birlikte meydan da kelepçelendi, 300 hafta boyunca bir ülkenin en büyük kentinin en önemli alanlarından biri polis bariyerleriyle çevrildi, hapsedildi.
Meydan hapiste
Yıllarca yarım yamalak bu eylemi gören ana akım da bu eylemden sonra Cumartesi Annelerini görmemeye, yok saymaya başladı. 300 hafta boyunca Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen bir meydanın demir duvarlar ardına alınmasını, bir meydanın karakola dönüştürülme hikâyesini görmeyen medya yapılan baskıyı meşrulaştırdı.
Aylardır meydanda bariyerler önünde AYM kararını tanımayan polisin tüm engellemelerine rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri ve insanları, 1000’inci haftaları için çağrılar yaptı. İlk günkü inat ve mücadele azmiyle kayıplarının fotoğrafları ve karanfilleriyle alanda olacaklarını duyurdu.
Zengin’in açıklamasını gördüler
Yıllardır meydanı yasaklayan ve yargı kararına rağmen açmayan AKP iktidarının sözcülerinden Özlem Zengin, “eyleme izin vereceklerini” lütfetti. 300 haftadır gözlerini bu annelerin mücadelesine kapayan basın da bu açıklamayla yeniden Cumartesi Annelerini hatırladı. Zengin’in açıklaması haberleştirildi ama 5 N 1 K’yı sık sık unutan bu basın yasağın, bariyerlerle kapatılan meydanın geçmişini yazmadı.
Seçimlerin ardından sık sık köşelerinde AKP’nin değişmek için karar aldığını, içeride ciddi tartışmalar yürüttüğü yazıldı. Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı ile yaptığı görüşme ve sonrasında yaptığı açıklama, yeni anayasa tartışmalarıyla iktidarın değişim yaşayacağı algıları yaratıldı. Bu nedenle hiçbir yasaklama, engelleme görülmedi.
Günümüzde “ana akım” kavramının dışına çıkarak direkt “yandaş basın” ana görevi doğrultusunda -31 Mart sonrasında yenilgi alan AKP iktidarının yumuşama adımlarını resmetmek- bu eylemin iktidarın izniyle yapıldığını söyledi. Ancak eylem günü özgür basın, muhalif basın dışında kimse tek satır yazmadı yaşananları.
İktidarın emriyle unutmak
Bir kez daha Cumartesi Annelerine kör oldu yandaş medya. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki ofisinde Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmeyi manşetlerine bültenlerine taşıyan ve bir süre sonra iktidarın emriyle unutması gibi bir kez daha unuttu. Onlar yazmasa da Cumartesi Anneleri direnmeye, mücadeleleriyle yasakları kırmaya devam etti.