Hangi savaşın bilançosu?

  • 09:15 3 Mart 2024
  • Medya Kritik
 
Habibe Eren
 
HABER MERKEZİ - AKP iktidarı boyunca en az 7 bin kadın katledildi. İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi ve 6284 sayılı kanunun tartışılmaya açıldığı günden bu yana da şiddet dur durak bilmeden artıyor. Bu veriler içinde şüpheli kadın ölümleri ve çocuk ölümleri yok. Bu rakam bir savaş bilançosu değil! Ancak kadınları hedef alan bir savaşın sadece veri olarak yansıması. Peki bu durumu “sayıların” ötesine çıkarıp gündem yapmak nasıl mümkün olacak?
 
8 Mart Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala birçok kentten kadın katliamları haberleri geliyor. 27 Şubat’ta toplam 6 kentte 8 kadın katledildi. Kadınların çoğu evli olduğu erkekler, ya da ayrılma aşamasında olduğu erkekler tarafından katledildi. Peki medya bu katliamları nasıl gördü? Elbette ana akımdan muhalif medyaya kadar birçok medya kuruluşunda söz konusu katliamlar haber değeri oldu ancak kadınlara yönelen sistematik saldırılar ve tüm bu şiddeti doğuran ideolojik ve hukuksal yaklaşımlar sadece belirli kesimlerin ve kurumların gündeminde. Buna dair yapılan haberler ve yorumlarda sadece gündelik olarak manşetlerde yer alıp geçiliyor. Habercilik açısından “rutin” diye tabir edilen ve “özel” olarak irdelenmeyen konular arasında yerini alıyor. 
 
Savaş bilançosu değil!
 
Geçtiğimiz günlerde Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’in Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerini referans aldığı habere göre AKP iktidarı boyunca en az 7 bin kadın katledildi. İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi ve 6284 sayılı kanunun tartışılmaya açıldığı günden bu yana da şiddet dur durak bilmeden artıyor. Bu veriler içinde şüpheli kadın ölümleri ve çocuk ölümleri yok. Bu rakam bir savaş bilançosu değil! Ancak kadınları hedef alan bir savaşın sadece veri olarak yansıması. Peki bu durumu “sayıların” ötesine çıkarıp gündem yapmak nasıl mümkün olacak?
 
Medya özellikle geçmiş yıllarda kadın cinayetlerini “töre” ve “namus” üzerinden gündemleştirip söz konusu olgunun sadece bir bölgede gerçekleştiğini savunarak yıllarca bu noktada bir yayıncılık sergiledi. Tabi ki kadın katliamlarının bir verisini ve haritalandırılmasını oluşturmak, kadın katliamlarını önleme amacıyla yürütülecek çalışmalarda lokasyon odaklı düşünmeyi kolaylaştırır; ancak şu an ki tabloya bakıldığında her statüden, sınıftan, kimlikten ve bölgeden fark etmeksizin şiddet gündelik olarak, özel ve kamusal alanda kısacası her yerde karşımıza çıkıyor. Katliamların artmasında da iktidarın dili, yargı kararları, adli mekanizmalara ulaşımın yetersiz kalması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin inkâr edilmesi, kadını cinsel bir nesne olarak gören anlayışın payı büyük. “Kadın katliamları haberlerinde” tüm bu başlıkların irdelenerek yansıtılması da sorunun ana odağına ulaşmakta ve kadınların farkındalığını artırma noktasında önemli. Ayrıca medyaya ve gazetecilere düşen önemli bir görev. 
 
Ana akım medya, dolaylı yollardan esas öznelere dokunmadan  katliamları, “münferit”, “gündelik öfke”, “tartışma”, “aldatma”, “akıl sağlığı yerinde değil” gibi argümanlarla normalleştirilip olayı patolojik bir çizgiye çekiliyor. Son süreçte mahkemelerin birçok failden “akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespit edilmesi” raporu istemesi de bunun yansıması. Yargılama konusu olan birçok fiilde yargılanın akıl sağlığına bakılmazken söz konusu erkek olunca “psikolojisi normal değildir” savunması ile mahkeme erkeklerle bir bağ kurarak failin “indirim” alması için hukuki olarak elinden geleni yapıyor. Eğer bir kadın özsavunma uygulayıp hayatını kurtardıysa da hiçbir “indirim” almadan ağır cezalara maruz kalıyor. Hukukun kişiye, cinsiyete, kimliğe ve ideolojilere göre farklı bakış açısı elbette burada meşrulaştırmayı da doğuruyor. 
 
Samuray kılıcına, ateşli silahlara nasıl ulaşılıyor?
 
Hatırlanırsa; çok değil bundan iki yıl önce İstanbul’da Başak Cengiz, yolda yürüdüğü sırada Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla katledildi. Herhalde hiç kimsenin aklına samuray kılıcının nerede satıldığı ya da nasıl temin edileceği gelmez. Ancak failler samuray kılıcına, ateşli silahlara, hatta pompalı tüfeklere nasıl bu kadar rahat ulaşabiliyor? Bu durumu muhalif ya da alternatif medya dışında tartışan oldu mu? Ya da bizim bu konudaki haberlerimiz yeterli mi? Tüm bunlar haber odalarında ve yayın gündemlerinde her seferinde daha detaylı tartışılmadığı, buna dair gündem oluşturacak bir haber yapılmadığı sürece kadın katliamları rutin dışına çıkmayacak. 
 
JINNEWS’ın Bianet’in, KCDP’nin oluşturduğu “şiddet çetelesi”ne diğer medya kuruluşları tarafından daha fazla atıf yapılması ve görünür kılınması da önemli. 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!