Derya Ceylan

 

HABER MERKEZİ - İklim krizinin sonuçlarını yaşadığımız bugünlerde medyanın doğa talanını duyururken bile ayrımcılığa düşmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız. Doğanın bir bütün olduğunu unutmaması gereken medya bu konuda üzerine düşen sorumluluğu da yerine getiriyor mu? 

 

Dünya genelinde, iklim krizi giderek derinleşirken, birçok ülke de bu duruma karşı önlemler almaya başladı. Nitekim, buzulların erimesi, orman yangınlarındaki artış, deniz suyundaki çekilme, bir yandan hava sıcaklığında artışa neden olurken, bir yandan da yaşam alanlarının daralmasına yol açıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de neler oluyor?

 

Muhalif, özgür ve “havuz” medya, Türkiye ve Kurdistan’da iklim krizinin etkilerini nasıl görüyor? Doğadaki talana nasıl dikkat çekiyor? 

 

Medyanın görevleri

 

Geriye doğru gittiğimizde benzer olayların günümüzde de yaşandığına dikkat çekmek, toplumu bilgilendirmek, daha önce ne oldu? Şimdi ne durumda? Tüm bu soruların yanıtını aramak ise biz gazetecilere düşüyor. Dolayısıyla İzmir’de, İstanbul’da Antalya’da, Şirnex’ın Cûdî Dağı eteklerinde, Amed’in Lice ilçesine bağlı kırsal mahallede yaşanan orman yangınlarında doğa adeta küle döndü. Görsel ve yazılı medya’nın, ekoloji haberciliğinde toplumu sorgulamaya götürecek yayıncılık yerine tek bir noktadan söz konusu doğa olayını görmek, yansıtmak yeterli değildir. Çünkü doğa talanı ile ortaya çıkan iklim kriziyle baş etmek için iktidarı işaret etmek de yine medyanın görevi. 

 

Medya doğanın bir bütün olduğunu görmüyor 

 

Medya görevini yerine getiriyor mu? Bir de ona bakmak lazım. Her yıl Yaz mevsimiyle başlayan orman yangınları, ağaç kesimi, HES, JES ve benzeri santraller için doğadaki yıkımla beraber iklim krizine neden olan etkenlere dikkat çekmek ve bu etkenlerin ortaya çıkmasında rol alan politikaları teşhir etmek de medyanın görevi. Beykoz’daki orman  yangınını duymayan kalmamıştır, çünkü medyada geniş bir şekilde yer aldı. Akbelen’deki Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali için kömür madeni için ormansızlaştırma kapsamında ağaçların katledilmesini ve buradaki direnişi havuz medya görmezken, muhalif ve özgür basın kamuoyuna duyurmayı sürdürdü. Peki ya Şirnex’te Cûdî Dağı’nın eteklerinde günlerce süren orman yangınını duyan oldu mu? Geçtiğimiz günlerde Zilan Çayı’nda yapılacak HES için verilen ÇED olumlu raporunu bileniniz var mıdır? Bedlîs'in Xizan ilçesindeki ağaç kesimini, ya da Dicle Nehri'ndeki kirliliği bilen var mı? Yoktur, çünkü hala medyada doğanın bir bütün olduğu görülmüyor. 

 

Unutma unutturma…

 

Doğanın bir bütün olduğunu unutmamak, unutturmamak gerekiyor. Cûdî’deki ve Beykoz’daki orman yangını arasında bir fark olmadığını, her iki bölgenin de doğanın bir parçası olduğunu hatırlatmak yine medyanın görevleri arasında yer alıyor. 

 

Neden, sonuç ve çözüm konulu haberlere odaklanmalıyız 

 

Oysa kuraklık, hava kirliliği, deniz kirliliği, suların çekilmesi, ormansızlaştırma, yangınlar, baraj yapımları, maden ocakları ve daha birçok nedenden dolayı ekosistemdeki dengenin bozulmasıyla beraber yaşanan iklim krizine karşı neden, sonuç ve çözüm odaklı haberlere odaklanmalıyız.