Aman dikkat, kaleminize ‘gerçek’ bulaşabilir!
- 09:03 8 Mayıs 2022
- Medya Kritik
Gülşen Koçuk
HABER MERKEZİ - Bir haftayı daha saldırılar ve direniş gündemleriyle geride bırakırken “Seni çivilerim” tehdidini sansürleyen “medyayı” görmemek olmazdı. Havuz medya, bu hafta da gösterdi ki, düşmanınız HDP ise kesinlikle siz haklısınız. Partinin Ankara'daki Genel Merkezi'nde yaşanan provokasyon ve medyanın dili, bu çok boyutlu saldırıların ve algı operasyonlarının güncel örneklerinden birini daha oluşturdu.
Gazeteciliğin tarafsızlık olduğu, şu savaşlı, krizli dönemin en derin safsatalarından olabilir. Çünkü şu zaman, tarafsızlığı değil taraf olmayı da dayatan bir zaman. Bu nedenle medyadan-basından beklenen tarafsızlık, objektiflik değil. Bu kavramlar adı altında asıl beklenen ise hakikat. Sadece hakikat.
Boşluk doldurmaca
Şüphesiz çok boyutlu bir savaş sürecinden geçiyoruz. Bunun toplumsal boyutunu da ekonomik boyutunu da derin şekilde hissediyoruz. Ancak yaşamda farklı bir tablo varken, televizyonlardan, gazetelerden, medyadan takip ettiğimiz tablo bambaşka! Medya, öncesinde de var olan ancak pandemi ile katbekat daha görünür hale gelen krizde dahi üç maymunu oynamayı başarıyor. Bu kez de -birçok dönemde olduğu gibi- AKP’nin “askeri başarıları”na ve tabi ki “gergin HDP’lilere” sayfalarını, ekranlarını ayırmayı seçti.
Cepte provokasyon
Federe Kürdistan Bölgesi’ne AKP-KDP ortaklığı ile başlatılan saldırılar haftalardır gündemde. Ancak saldırıların hangi boyutuyla kimlerin gündemine girdiği önemli. Havuz medyayı takip edenler bu saldırıya açıklanan “bilançolardan” aşina. Kürt basınını takip edenlerse, saldırıların asıl boyutunu, kimyasal kullanımlarını, saldırılar yoğun olsa da bir ilerlemenin olmadığını görüyor. Bu saldırılara demokratik-muhalif kesimlerden gelen tepkiler de büyüyor. Bu tepkilerin siyaseten öncülüğünü yapan ise HDP. Parti, saldırılar başlamadan önce olduğu gibi başladıktan sonra da iktidarın ve propaganda aracı olan medyasının gizlemek için seferber olduğu gerçekleri anlatma mücadelesini veriyor. Buna karşı ise iktidar “zor zamanlarda hemen devreye sokacağı” provokasyon aracını yeniden sahneye çıkardı: “Evlat nöbetindeki” aileler!
HDP’ye saldırı
HDP Genel Merkezi, birçok kez olduğu gibi, 5 Mayıs’ta da polis-iktidar destekli bir provokasyona sahne oldu. Çocuklarının kaçırıldığını iddia eden 3 erkek, Diyarbakır’dan Ankara’ya getirilerek, partinin Genel Merkezi önüne siyah çelenk bırakarak provokasyonuna başladı. Bu sırada hem bu 3 erkek, hem de polisler partilileri ve HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran’ı tehdit etti. Öyle ki bir polis amiri, pervasızca “Seni çivilerim” şeklinde tehditlerde bulundu.
Medya, bildiğimiz medya!
Ve ne oldu? Medya yine rolünü oynayarak, bu saldırıyı bir “gerginliğe” bağlayabildi. Provokasyon sırasında CNN TÜRK’e bağlanan kanalın muhabiri Arda Erdoğan’ın, polislerin Ayşe’ye yönelik saldırısını “Ayşe Acar Başaran’ın bölgedeki güvenliği sağlayan polis ekipleriyle tartışması sürüyor” sözleriyle Ayşe’ye bağlaması yeterince ironik. Polisin, tehdidine kıyısından köşesinden dahi dokunamayan muhabir, tüm bu saldırıyı HDP’ye, HDP’nin ailelerin bıraktığı çelengi kaldırmaya çalışmasına, HDP’nin tüm bu saldırılar karşısında susmayıp kendini savunmasına bağlayabildi.
Saldıran polis ‘gerginliğe müdahale eden’ oldu
Tabi söze CNN TÜRK’ten girdik, ancak mesele burasıyla da sınırlı değil. Haber Sol da bu gerginliği sürdürenlerden oldu. Provokasyonu “HDP Genel Merkezi önüne siyah çelenk bırakmak isteyen evlat nöbetindeki aileler ile HDP'liler arasında gerginlik çıktı” cümlesiyle aktaran site, polisin ise burada çıkan “gerginliğe müdahale ettiğini” iddia etti.
Sınırsızlık örneği
Yine Takvim isimli gazete de benzer yoldan bilindik ifadeleri sürdürdü. “Diyarbakır'da HDP Genel Merkezi binası önünde gerginlik! HDP’liler hazmedemedi ailelere saldırdı” başlığını kullanan gazete, ne saldırının olduğu yeri doğru verebildi ne de saldıran tarafı.Yine CNN TÜRK muhabirinin aktarımlarına dönecek olursak, muhabirin “HDP’ye gelen Ayşe Acar Başaran’a ailelerin tepki göstermesiyle gerginlik başladı” şeklindeki aktarımlarına karşın Takvim yine de HDP’nin “böylesi” bir eylemi hazmedemeyip ailelere saldırdığını söylemesi, yazılanların çizilenlerin bir sınırının olmadığına da işaret ediyor.
Buradan diğer bir havuz basınına geçelim; Yeni Şafak’ın da aynı yerden servis ettiği “haber”, “Bina çevresinde önlem alan polis, aileleri güvenli bir alana çekti” cümleleriyle bitiyor. Alt okuması da “Aileler görevini ifa etti, gösteri sona erdi” oluyor. Hiç ama hiçbir havuz medya organında “Seni çivilerim” tehdidini göremezsiniz. Çünkü tam bunu yazdığınızda işler değişiyor! Taraf oluyorsunuz. Gerçekleri yazmış olursunuz maazallah!
Görünmeyenler
Öyle ki, hangi siteyi, kanalı açarsanız açın, muhalif, özgür basından takip edilmediği sürece Ayşe’nin katledilmekle tehdit edildiği, provokasyonun asıl amacı, savaş, kriz, kadın kırımının asıl kaynağı, şiddet ve bunlara karşı mücadele görülmeyecektir.
Ancak dünyanın, iktidarların ve medyasının bizlere çizdiği tablonun çok ötesinde olduğunu bilenler çok! Çoğalıyorlar, çoğalıyoruz! Çoğaldıkça gerçekleri gün yüzüne çıkarma inancını da büyütüyoruz.