Medyanın kulak tıkadığı ses: Gülistan Doku nerede?
- 09:05 27 Şubat 2022
- Medya Kritik
Öznur Değer
ANKARA - Acı bir ses yankılanıyor Ankara semalarında. Yasını tutamadığı, bedenine ulaşamadığı kızı için feryat eden bir annenin yüreğinden… Pankartlara slogan oldu, duvar yazılaması oldu, direniş oldu, ses oldu, mücadele alanlarının öznesi oldu “Gülistan Doku nerede” sorusu. Sahiden, nerede peki Gülistan?
Acı bir ses yankılanıyor Ankara semalarında. Yasını tutamadığı, bedenine ulaşamadığı kızı için feryat eden bir annenin yüreğinden… “Gözyaşım ekmeğime akıyor. Ekmekle gözyaşını birlikte yiyorum” diyor Bedriye Doku. Artık hepimiz görmediğimiz, dokunmadığımız ancak sadece hissedebildiğimiz Gülistan Doku’yu biliyor, tanıyoruz. Kimimiz annesi olduk Gülistan’ın, kimimiz kardeşi, kimimiz dostu ya da arkadaşı olduk. Ama çoğumuz mücadele yoldaşı olduk, annesi Bedriye ve ablası Aygül’ün.
Gülistan Doku nerede?
5 Ocak 2020 tarihinden bu yana ülkeye ve devlet yetkililerine bir soru soruluyor. Hafızalara kazınan ve dilden düşmeyen bir soru. “Gülistan Doku Nerede?” pankartlara slogan oldu, duvar yazılaması oldu, direniş oldu, ses oldu, mücadele alanlarının öznesi oldu bu soru. Sahiden, nerede Gülistan?
Gülistan’a giden yola devlet taşı!
Ailesi Gülistan’ı bulma, akıbetini öğrenme amacıyla 2 yılı aşkın süredir Diyarbakır, Dersim ve Ankara üçgeninde mücadele mekiği dokuyor. Gülistan’dan bir ses alabilmek için kilometreleri kat ediyor. Gülistan’ın mücadelesi ise 3 kentin ötesinde. Hatta sınırların ötesinde. Zira Gülistan’ın kaybolmasındaki baş şüpheli Rus Zainal Abarakov, dönemin Tunceli Valisi Tuncay Soner tarafından Rusya’ya çıkarıldı. Böylece devlet eliyle deliller karatılmış, Gülistan’a giden yol ise daha bir katmerleşmiş oldu.
Mücadele noktası Ankara
Diyarbakır’dan Dersim’e okumak için gönderdikleri Gülistan’dan 2 yılı aşkın süredir haber alamayan aile, 22 Şubat’ta mücadelelerini ve taleplerini Ankara’dan zikretmeye başladı. İlk durakları Meclis oldu ailenin. Meclis’te siyasi partilerle görüşen aile, burada Gülistan için bir araştırma komisyonu kurulmasını istedi. Ardından ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüşmek istediler. Ancak talepleri karşılık bulmadı. Bunun üzerine aile, mücadelelerindeki kararlılığı göstermek adına Adalet Bakanlığı önünde oturma eylemi gerçekleştirmeye başladı.
Direnişe şiddet ezberi devlet politikası
Devletin yönetim merkezinde, amaçları yalnızca kızlarına ulaşmak olan bir aileye yönelik saldırı ise gecikmedi. Kadınları katledilirken korumayan polis, Adalet Bakanlığı önünde kızının akıbetini soran bir anneye en ivedi ve sert bir şekilde müdahale etmekten geri durmadı. Gülistan’ın annesi Bedriye, babası Halit ve ablası Aygül polislerce yerlerde sürüklenip, darp edilerek polis aracına bindirildi. Mücadele ve direnişin, devletten hesap sormanın açık bir resmiydi bu tablo. Adalet Bakanlığı önünde adalet arayan bir aileye, devletin polisi adaletsizlikle yanıt verdi.
Emniyet şiddeti görmedi, yalanlara sığındı
Aleni bir gözaltı ve şiddet olayı olduğu kadrajımızla da somutlanan bu olay üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yayınladığı açıklama ise hem utanç hem de gülünç kaynağıydı. Darp edilen, yerlerde sürüklenen ve polis aracına zorla bindirilen aile, Emniyet’e göre “gözaltına alınmamış”, “güvenlikleri gerekçesiyle otele dönmeleri sağlanmış”! Gözaltını yalanlayan Emniyet şiddeti ise görmezden geldi. Emniyetin “otele dönmelerini sağladık” dediği aile ise polis aracında saatlerce bekletildi. Burada çeşitli hakaret ve tehditlere maruz kaldı. Ardından hastaneye götürüldü ve saatler sonra otele bırakıldı.
Polis şiddeti özgür basın kadrajında
Gülistan’ın akıbetini sormak için kilometrelerce yol gelen ailenin mücadelesini, direnişini ne yazık ki medya da görmedi. Kadınları her platformda bir obje ve bir nesne olarak teşhir eden medya, Adalet Bakanlığı önünde oturan 2 kadının ve arkalarında duran on binlerce kadının direnişini ne yazdı ne çizdi ne de kaydetti. Aile Adalet Bakanlığı önünde polislerce yerlerde sürüklendiğinde, darp edildiğinde, direndiğinde, Gülistan ve nice kadın için mücadele ettiğinde aileyi kadrajına alan 3 kamera vardı yalnızca. Jinnews, Mezopotamya Ajansı (MA) ve Artı TV. Ana akım medya ise Gülistan’ın annesinin ne feryadını işitti ne de direnişine ses oldu.
Erkek medyası şiddeti önemsemedi
Adalet Bakanlığı önüne gelmediği gibi ailenin direnişini de resmetmeyen erkek ve devlet yanlısı Hürriyet gazetesi, Emniyet’in yaptığı açıklamanın ardından “Doku ailesinin gözaltına alındığı iddiasına Emniyet’ten yalanlama” başlığını atmakta bir beis görmezken, onu takip eden Akşam gazetesi “Emniyet’ten Doku ailesiyle ilgili iddialara yalanlama” başlığıyla Emniyet’in değil ailenin açıklamasını “iddia” düzeyinde verdi. Habertürk ise “Ankara Emniyet Müdürlüğü, 5 Ocak 2020'de Tunceli'de kaybolan üniversite öğrencisi Gülistan Doku'nun ailesinin gözaltına alınmasının söz konusu olmadığını bildirdi” diyerek yalnızca Emniyet’in açıklamasını vermekle yetindi.
Söz sırası kadınlarda
Kadınların ve kadın medyasının gücü sayesinde oluşan kamuoyu ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Gülistan Doku’nun ailesiyle görüşmeyi kabul etti. Medyanın gücünü bir kez daha görmüş olduğumuz bu örnek ile yine devlet medyasının şiddetten yana duruşunu görmüş olduk. 8 Mart’a doğru giderken Gülistan’ın mücadelesi yalnızca Ankara değil tüm Türkiye’de yankılanıyor olacak. Kalemi burada bırakıyor sözü Bedriye anneye, Aygül’e ve tüm direnen kadınlara devrediyorum. “Gülistan Doku nerede?”