Adalet Nöbetleri’ni görmeyen ana akım medya
- 09:09 9 Ocak 2022
- Medya Kritik
Beritan Canözer
HABER MERKEZİ - Adaletsizlik, insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Adil olamayan bir toplum veya bir hükümet tüm organlarıyla çürümeye mahkumdur. Buna medyası da dahil...
“Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur” diyen Montaigne, günümüz tarihini gözler önüne sermiş. Toplumsal ahlaktan yoksun olan bir sistemle yaşıyor olmanın neticesi ne yazık ki büyük bir “adaletsizlik” olarak karşımızda duruyor. Türkiye’nin ve bölgenin dört bir yanında “adalet” çığlıkları yükseliyor ancak buna karşı hükümetin gözü kör, kulağı sağır. Üstelik “adalet” isteyenler her gün hedef alınıyor. Yani ülkede artık “adalet” demek dahi suç teşkil ediyor. Olsun ama biz yine de her gün, her saat söyleyelim. Söylemekten hiç vazgeçmeyelim. Adalet!
Adalet
“Adalet” vurgusunu bu ülkede çok kez çok farklı kesimlerden, çok farklı şekilde duyduk. Henüz aydınlatılmamış binlerce katliamın failleri sorulurken, yakılan köylerin, tecavüze maruz bırakılan kadınlar ve çocuklar için hesap sorulurken, siyasi darbelerin ardından, binlerce siyasetçinin veya sivil yurttaşın sırf Kürt olmasından dolayı yargılanmasında… Tüm bu olaylarda ve belki de yazmayı unuttuğumuz daha nice olayda “Adalet” talep edildi. Sadece “Adalet”.
Enkaz altında aranan adalet
Nedir adalet? Adil olmaktır. Doğru olmaktır. Doğrunun yanında durmaktır. Hak ve hukuk çerçevesine uymaktır. Hak, adalete ve doğruluğa saygıyı temel alan bir “ahlak” ilkesidir. Hak ve hukuk gözetilmiyorsa adalet yoktur. İnsanları, halkları ırkından, dilinden, kimliğinden ötürü yargılamamaktır, hedef yapmamaktır, yok saymamaktır. Ve Türkiye’de bunların tümünün tam tersi yaşanıyor. Ne adil olunuyor ne doğru ne de hak ve hukuka uyuluyor. Adliye binalarının girişlerinde, mahkeme salonlarında kocaman harflerle yazan “Adalet mülkün temelidir” sözünün temeli bu ülkede uzun yıllar önce sarsıldı ve uzun bir süredir de enkaza dönmüş durumda. Bu yüzdendir ki evlatlarının ve eşinin faillerinin yargılanmasını isteyen Emine Şenyaşar, “adaleti” Urfa Adliyesi’nin temelinin enkazını elleriyle kazıyarak “Adalet belki de bu toprağın altındadır” diyerek aradı. Ancak o bu çığlıkları atarken, hükümete yakınlığıyla bilinen veya muhalif olduğunu iddia eden basın organları Emine’nin çığlıklarını duymadı, kazıdığı enkazı görmedi.
Emine ve Ferit Şenyaşar 307 gündür Urfa’da, hasta tutsaklar için tutsak yakınları 55 gündür Diyarbakır’da ve 31 gündür Van’da, Gülistan Doku’nun ailesi 9 gündür Dersim’de “Adalet” talep ediyor. Dünya ülkelerinde yaşanan hak ihlallerini, dünyanın ta öbür ucunda yaşanan bir olayı hatta herhangi bir komik videoyu dahi gözünden kaçırmayan, her yerde muhabiri olan bu basın yayın organları bunca zamandır bu ailelerin hiçbir talebini haber yapmadı.
Suçluya değil, adalet isteyene soruşturma
Emine Şenyaşar bilinmiyor mu? Elbette biliniyor. Bilinmese, tanınmasa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ya da çocuklarının faili İbrahim Halil Yıldız’a “hakaret ettiği” gerekçesiyle, hakkında jet hızıyla soruşturmalar açılmaz, hakkında iddianameler hazırlanmazdı. Gülistan’ın akıbetini soran ablası Aygül Doku’ya baş şüpheli Zainal Abarakov’un babası Engin Yücel’e hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılmazdı. Elbette bu “adalet” nöbetlerinden haberdarlar ancak “işlerine geldiği” gibi görüyorlar.
3 maymun ana akım medya
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il binası önünde 2 yıldır “çocuklarını arayan” aileleri her gün haber yapıp, aileler üzerinden HDP’ye dönük antipropaganda haberleri yapmaktan bir an tereddüt etmeyen “hassas medya” aynı hassasiyeti Emine Şenyaşar’a bir gün bile göstermedi. Acıysa ikisi de acı, hasretse ikisi de hasret ama hükümetin fail olarak işaret edildiği bir olayda 3 maymun olmak çok daha fazla işlerine geliyor.
Görünmeyenler
Cezaevlerinde bir hafta içinde 4’ü hasta tutsak olmak üzere 6 tutsak yaşamını yitirdi. Ancak ana akım medyanın hiçbir organı 6 tutsağı görmedi. Cezaevinde gardiyanlar tarafından tecavüze maruz bırakılan ve çok sayıda hak ihlali yaşayan Garibe Gezer, kaldığı cezaevinde 9 Aralık 2021 günü yaşamını yitirdi. Cenazesi Mardin’e götürüldü ve burada cenaze aracı dahi verilmedi. Ve bunların hiçbiri medya tarafından haber yapılmadı. Yeni Akit gazetesi ise bunca ihlale ve hak gaspına maruz bırakılan Garibe için “Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü” başlığıyla haber servis etti. Kürt'e yaklaşım burada da kimliğini açık etti.
Türkiye ve bölge kentlerinden hasta tutsak yakınları “Adalet Nöbeti” kapsamında bir dizi görüşme yapmak ve taleplerini dile getirmek için 4 Ocak’ta Ankara’ya gitti. 5 Ocak’ta “Adalet” sloganları ve büyük bir inançla yürümek isteyen tutsak ailelerine polisler saldırdı... Ve ana akım medya ne ailelerin ziyaretlerini, ne taleplerini gördü ne de saldırıyı.
Adalet, ahlak ve vicdan
Victor Hugo “En mükemmel adalet, vicdandır” demiş. Toplumsal ahlakın olmadığı yerde adalet yoksa bu, vicdansızlığı da doğurur. Ya da vicdansızlık “adaletsizliği” ve “ahlaksızlığı” doğurur. Sağdan sola, soldan sağa. Bunun önemi yok, sonucuna bakarsak; Türkiye’de adalet yok. Ve bu adaletsizliğe yasaması, yürütmesi, yargısı hepsi ortak. Medyası da...