2021'in en iyi oyuncu ödülü iktidar medyasına
- 09:05 2 Ocak 2022
- Medya Kritik
Nişmiye Güler
İSTANBUL - İktidar yanlısı medya, 2021’de de halktan gerçekleri ve hakikati gizlemek için her türlü yolu denedi.
2021 kadınından çocuğuna, gencinden yaşlısına, emekçisine kadar her kesim için oldukça zorlu bir yıl oldu. İktidarların baskı politikalarına karşı alanlarda seslerin yükseldiği bir yıl olan 2021’de direniş ve mücadele ön plana çıktı. Halkların bu direniş ve mücadelesi görmezden gelinemeyecek kadar görkemli olurken, havuz medya yine şaşırtmayarak üç maymunu oynamaya devam etti.
Geride bıraktığımız yılda iktidara yakın medya, alışa gelmişin dışına çıkmadı ve özgür bir basın örneği sergilemek yerine manipülatif haberleri ile iktidarın algı operasyonuna ortaklık etti. Havuz medyanın yazılı basını, 2021 yılını nasıl gördüğüne kısa bir göz gezdirelim isterseniz...
Boğaziçi Direnişi ve Sabah Gazetesi’nin manipülasyonları
Bunlara birkaç örnek verecek olursak kayyıma karşı Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin direnişi 2021 yılına damga vuran eylemlerden biri oldu. Fakat havuz medyanın önde gelen gazetelerinden biri olan Sabah Gazetesi, kayyıma karşı direnen öğrencileri kimliklerini yayınlayarak hedef gösterdi. “Boğaziçi eylemlerinde yer almışlardı! İşte 'öğrenci' denilen terör yandaşları...” başlıklı haberi 5 Şubat günü son dakika olarak internet sitesinde yayınlayan gazete, ertesi gün çıkan gazetede de “Rektörü makamında 5 saat alıkoydular” başlığıyla haber yaparak ilk sayfada yer verdi. Gazete her fırsatta öğrencileri hedef gösteren ve tehdit eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerini de sürmanşetlerine taşımaktan geri durmadı.
İstanbul Sözleşmesi havuz medyanın içinde derin bir yara
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı Cumhurbaşkanı’nın imzası ile çekilmesine karşı kadınların ortaya koyduğu direniş yıla damgasını bir başka gelişme oldu. Dünya basınında da yer edinen kadınların bu direnişi havuz medya tarafından görülmedi. Tabi bu bizleri şaşırtmasa da manipülasyon haberler ise aldı başını gitti. Bunların başını ise her fırsatta İstanbul Sözleşmesini hedef alan Yeni Akit Gazetesi aldı. Gazete 21 Mart günü çıkan sayısında Sözleşmeden çıkılmasını sürmanşetten verdi. Kadından yana tavır almayı beklemediğimiz Yeni Akit, “Fesat Sözleşmesinden kurtulduk” başlığı ile tam sayfa haber geçti ve Cumhurbaşkanına teşekkürlerin “yağdığını” iddia etti. Buna inanan bir kesim oldu mu merak etmeden duramıyorum...Ama her fırsatta Sözleşme’yi manipüle ederek “aile yapısına zarar verdiğini” savunan Yeni Akit’in içinde derin bir yara bıraktığı kesin…
Onur Gencer’i koruma çabası!
2021 yılı aynı zamanda faşist ve ırkçı saldırıların olduğu bir yıl oldu. 17 Haziran günü Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Binası’na Onur Gencer tarafından gerçekleştirilen faşist saldırı sonucu Deniz Poyraz katledildi. Türkiye’nin dört bir yanında yükselen tepkiler ve öfke havuz medyaya yansımadı. 18 Haziran günü çıkan gazetelerden Yeni Yaşam, Evrensel ve Cumhuriyet dışındaki gazeteler, Deniz’in katledilmesini ve yükselen öfkeyi küçük bir köşede görmeyi tercih etti. Öyle ki Milliyet Gazetesi, fail Onur Gencer’in yüzüne mozaik koyarak kimliğini saklamayı tercih etti. Havuz medya ayrıca failin Minbiç’te askeri eğitim aldığı ve Türkiye destekli gruplarla bağlantısı olduğu belgelerini haberlerinde yer vermeyerek saklamayı tercih etti. Ana akım medya, Deniz’in cenazesinde “PKK propagandası” yapıldığını, “Deniz’in bilerek binada yalnız bırakıldığını” iddia ederek olayı saptırmaya çalıştı. Gazeteler yine fail Onur Gencer’in Aralık ayında görülen duruşmasını ve buradaki pişkin tavırlarını, aileye saldırmasını da haber değeri olarak görmedi. Yeni Şafak gazetesi internet sitesinde dava yerine duruşmaya katılan CHP’li vekil Sezgin Tanrıkulu’nun adliye önünde katıldığı açıklamaya yoğunlaştı, “CHP’li Sezgin Tanrıkulu HDP’nin eylemine katıldı” başlığı ile okurlarına haberi servis etti. Duruşmanın ertesi gün çıkan havuz medya gazetelerinin hiç biri Deniz Poyraz davasını görmedi.
Kadın direnişi manşetlerde yok
Havuz ya da diğer bir deyim ile ana akım medya kadınların yıl boyu ortaya koyduğu direnişi de görmedi. Gazeteler, özgürlüğü için 8 Mart’ta alanlara çıkan kadınları, 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı barikatları yıkan ve “Bizim için bitmedi” diyen kadınları, 25 Kasım’da erkek-devlet-yargı saldırılarına karşı alanları dolduran ve örülen barikatları aşan kadınların direnişine gözünü kapattı. Bu direnişi görmek yerine ertesi günde iktidarı öven manşetlerle çıkan gazeteler, kadınların eylemlerini de provokasyon olarak ele aldı. Yıllardır okuyucuya ulaşan Hürriyet, Milliyet, Sabah, Akşam ve daha nice gazete hakikate göz yummaları ile tarihe geçti.
Garibe’nin duyulmayan sesi ve vicdan gazeteciliği
Ana akım iktidar medyası öyle ki cezaevinde tecavüz edilen ve katledilen Garibe Gezer’e de göz yumdu. Gazeteler önce Garibe’ye dönük tecavüzü görmezden geldi. Ana akımın içindeki hiçbir basın kuruluşu Garibe’nin sesini duymadı. Buna şaşırmadık tabi ki. Garibe’nin katledilmesine de göz yumulurken, Yeni Akit’in Garibe’ye dair geçtiği haber ise vicdan gazeteciliğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Akit, internet sitesinde attığı başlığı burada yazmayı doğru bulmadığımdan yazmayacağım ama vicdandan yoksun bir gazetecilik yapıldığının da altını çizmek istiyorum. Ve muhalif olarak kendini tanımlayan birçok gazete de Garibe’nin sesini duymadı.
Hakikat ve gerçekler
Evet bu ve daha birçok örnek var aslında ana akım iktidar medyasının üç maymunu oynadığı. 300 gündür adalet için adliye önünde direnen Emine Şenyaşar’ı, kayıplarının akıbetini soran ve faillerin yargılanmasını isteyen Cumartesi Annelerini, Galatasaray Meydanı’nın onlara kapatılmasını, Kayıp Yakınlarını, hasta tutsak ailelerinin başlattığı “Adalet Nöbetleri”ni, İkizdere’de direnen halkı, adliye koridorlarında gelmeyen adalete isyan eden aileleri, evine ekmek götüremeyen emekçinin ölüme sürüklenmesini, işçinin patronlara karşı alanları doldurmasını, açlıkla terbiye edilmeye çalışılan halkın çığlığını duymayan bir iktidar yanlısı medya. Evrensel etik kulları dahilinde yapılması gereken ve halka doğruları götürmekle yükümlü olan medya, maalesef 2021’de de iktidarın gölgesinde ve emirlerinde kalmayı tercih etti. Hakikatin üstü örtülmek istendi, gerçekler halktan gizlendi ve daha nice şey yapıldı.
Ana akım iktidar medyasına karşı her şeye rağmen tüm kesimlerin sesini duyurmaya çalışan özgür basın ve emekçileri iyi ki varlar… Onlar iktidar medyasına karşı tüm hakikat ve gerçekleri duyurmak için sahada olmaya devam ediyorlar…