29 Mayıs 2015: KJA dernek açılışını gerçekleştirdi
- 09:06 29 Mayıs 2024
- Tarihte Bugün
"Özgürlüğe yürüyen kadınla demokratik ulusa" şiarıyla 31 Ocak 1 Şubat tarihlerinde Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nden (DÖKH) Kongreya Jinên Azad (KJA) adıyla kongreleşen Kürt kadınlar, kongrede alınan kararlar arasında bulunan “Tüzel kişiliğe kavuşma” kararına bağlı kalarak dernekleşti. KJA görkemli bir şekilde Amed’de derneğin açılışını gerçekleştirdi. Ulusal kıyafetleriyle açılışa katılan kadınlar, zılgıtlar eşliğinde halaylar çekti.
Tarihte bugün yaşanan önemli gelişmelerden bazıları ise şu şekilde:
1830: ‘Toplumsal devrime aitim’ diyen Louise Michel doğdu. Yargılanırken “Tüm varlığımla toplumsal devrime aitim ve bütün davranışlarımın sorumluluğunu kabul ediyorum” sözleriyle kendini savunan Louise Michel, 29 Mayıs 1830’da Fransa’da Vroncourt şatosunda dünyaya geldi.
Paris Komünü’ne hayat veren ve Komün’de kendinden izler bırakan kadınlardan olan Louise’nin annesi şatonun hizmetçilerinden biri idi. Babası ise Louise dünyaya geldikten kısa bir süre sonra ortadan kaybolmuştu. Louise dede ve büyükanne diye çağırdığı şatonun sahiplerinin yanında büyüdü. Paris’e taşındığında 10’uncu bölgede Chateau d’Eau Caddesi’nde bir okulda öğretmenliğe başladı. Paris Komünü’nün önde gelen isimleri arasında olacak olan Varlin, Eudes, Valles, Rigault ve Theophile Ferre ile de o zaman tanıştı. Bu sırada Paris’te katıldığı tartışmalarla anarşizmle de tanışmaya başlıyordu.
İlk silahlı eylem
Louise Paris’te, 1871’in Ocak ayında hükümete karşı yapılan protesto gösterilerine ulusal muhafız üniforması ile katıldı ve ilk silahlı eylemine katıldı. Tarihte ilk özyönetim pratiği olan Komün ile taçlanacak olan 18 Mart ayaklanmasında, Louise mantosunun altında sakladığı karabinası ile yer aldı. Komünün yenilgisinin ardından yakalanıncaya kadar da silahını elinden bırakmadı
Sadece Louise Michel’in yıllarca hapis yatmasına neden olan iddianameler bile hem onun hem de genel olarak kadınların Komün’deki rolünü yansıtması bakımından bir tarih oluşturuyordu.
18 Mart’ta General Lecomte ve Clement Thomas’ın tutuklanmalarında rol aldığı iddiasıyla hakkında dava açılan Louise, Komün’ün ilan edilmesinden sonra “Kadın İşçilerin Çalışarak Ahlaklı Yaşaması Komitesi” sekreteri olması, “Kadınlar Birliği Merkez Komitesi” kurması, Komün’ü Versailles güçlerine karşı savunması, kadınlardan oluşan ve komünarlara sağlık hizmeti veren ambulansçı birimleri, barikatlarda dövüşecek savaşçı birlikleri ve yangınlar çıkarmak üzere kundakçı (petrolöz) bölükleri örgütlemek gibi iddialarla yargılanıyordu.
Avukatın savunmasını reddetti
Louise, görülen mahkemede avukatın kendisini savunmasını reddederek şunları söyler: “Kendimi savunmak ve birilerinin beni savunmasını istemiyorum. Tüm varlığımla toplumsal devrime aitim ve bütün davranışlarımın sorumluluğunu kabul ediyorum. Yaptıklarımı bilerek ve isteyerek yaptım. Kendini Savaş Konseyi diye adlandıran benim yargıcım olan heyetinizden… Tek isteğim yoldaşlarımın öldürüldüğü Satory Meydanı’na gönderilmemdir. Beni de toplumunuzdan eksiltin. Zaten sizden bunu yapmanız isteniyor. Cumhuriyet savcısının hakkı var. Mademki özgürlük için çarpan her yüreğe bir parça kurşun nasip oluyor ben de hakkımı isterim. Eğer yaşamama izin verirseniz intikam diye haykırmaktan usanmayacağım.”
Louise, 16 Aralık 1871’de, sınır dışı edilmek üzere serbest bırakılır. Louise, Fransız sömürgelerinden Yeni Kaledonya’ya (Kanakya) gönderilir. O sıra orada ayaklanma yaşanır. Louise orada bulunduğu süre içinde sömürgeciliğe başkaldıran Kanaklarla dayanışma içinde olur. Louise sürgün yıllarında Kanak çocukların eğitimi ile de ilgilenir. 1880 Kasım’ında Paris’e döndükten sonra da mücadeleyi bırakmaz. Zatürreden öleceği 1904 yılına kadar defalarca tutuklanır. Bazen işçilerin ve ezilenlerin mücadelesi içinde, bazen anarşistlerin eylemlerinde boy gösterir. Daima yazmaya devam eder.
Louise Michel, Komün Direnişi’nin bastırılmasından sonra tutuklu bulunduğu hapishanede şu dizeleri yazıyor:
"Şimdi suskun olan yığınlar
Okyanus gibi gürlediğinde;
Yığınlar ölmeye hazır olduğunda
Komün tekrar ayaklanacak.
Sayılamayacak bir kalabalık olarak geleceğiz
Bütün yollardan geleceğiz
Ve karanlıklardan sıyrılan intikamcı hayaletler gibi gelirken
Yumruklarımızı sıkacağız
Bayrağı ölüm taşıyacak
Al kanlara boyanmış kara bayrağı
Ve alev alev göğün altında
Özgürleşen toprak
Mor çiçekler açacak"
2014: Uluslararası Radyo Televizyon Kadın Çalışanları (IAWRT) Bölgesel Konferansı, İstanbul'da yapıldı. Farklı ülkelerden gazete, radyo, televizyon ve internet medyası çalışanı kadınlar konferansta bir araya geldi, deneyimlerini paylaştı, ifade ve basın özgürlüğünü kadın bakış açısından tartıştı. Konferansla eşzamanlı olarak, gazeteciler için "Güvenlik Farkındalığı Programı" da düzenlendi. Tam gün süren programda tehditler ve riskler konuşuldu, ilkyardım, silahlara karşı farkındalık, ateşli silahlara tepki, kriz yönetimi gibi konularda eğitimler yapıldı.
2015: Kürdistan Özgür Kadınlar Örgütü (RJAK), 3. Kongresi'ni “Özgür kadınlar özgür toplumu kuralım” şiarıyla Süleymaniye'nin Mem û Zin Oteli'nde gerçekleştirdi.
2015: Mêrdîn’in (Mardin) Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde KJA öncülüğünde Sakine Cansız Kadın Akademisi'nin açılışı yapıldı.
2016: Savaş politikalarına karşı kadınlar, vicdani retlerini açıkladı.
2018: Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekili adayı olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK) Genel Başkanı Kani Beko’nun yerine DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu getirildi. Arzu, 8 Nisan 2013’e İstanbul’da gerçekleştirilen DİSK Olağanüstü Genel Kurul’da 181 delegenin oyunu alarak Genel Sekreter seçilen ve DİSK’in yönetim kurulunda yer alan ilk kadın olmuştu. Arzu, aynı zamanda DİSK’in ilk kadın Genel Başkanı da olarak tarihe geçti.
2018: 30 Kasım-1 Aralık 2017 tarihinde gerçekleştirilen Eşitlik, Adalet, Kadın Zirvesi ardından kadınların ortak talebiyle bir kadın platformu etrafında toplanılmasına karar verilmişti. Ortaya çıkan dayanışma ağı Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu internet sitesinin kuruluşu The Marmara Pera Otel’de yapılan lansman ile ilan edildi.
2021: 53 ülke Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) yayınladıkları bildiri ile tepki gösterdi. Ortak bildiride, BM ajansının, Ebola salgını sırasında Kongo'da görev yapan DSÖ personelinin bu ülkedeki kadınlara yönelik cinsel istismar ve taciz iddialarından haberdar olduğunu ancak harekete geçmediğini bildirerek, iddiaların araştırılması istendi.