Tarihi 40 değirmen kaderine terk edildi
- 09:04 6 Ocak 2019
- Yaşam
Rengin Azizoğlu
VAN - DSİ tarafından 1986 yılında suyu kesilen '40 değirmen' şu anda kullanılmaz durumda. 40 değirmenin çalıştığı döneme tanıklık etmiş olan Narınç Özyaşar, bir dönemin üretim kaynağı olan değirmenlerin tekrar faaliyete geçmesini istediklerini belirtti.
Birçok tarihi mekana ev sahipliği yapan Van'ın Gürpınar ilçesinin en önemli yerlerinden biri bölgede 'Çil Aş' olarak bilinen tarihi '40 değirmen'. Gürpınar'ın Değirmendüzü Mahallesi'nde bulunan, geçmişte birçok insanın geçim kaynağı olan ve yaklaşık 2 bin 700 yıllık bir geçmişi olan değirmenlerin Ermeniler tarafından yapıldığı biliniyor. Değirmenler Ermeni soykırımı sonrasında ise köylüler tarafından sahipleniliyor. Değirmenlerin 15’i 2010'a kadar faal iken şimdi ise sadece bir değirmen çalışıyor.
Şamran Kanalı ile birlikte inşa edilen değirmenlerin suyu, 1986 yılında kentin içme suyu ihtiyacı için Van'a bağlanmasıyla faaliyetine tek tek son verildi. Değirmenlerin işlevsiz hale gelmesindeki bir diğer neden de fırın ekmeği üretimi artınca köy halkının giderek hazır ekmeğe yönelmesi. Yine köy boşaltmalarından sonra da evlerini bırakmak zorunda kalan insanların değirmenlerle ilgilenmeyi sürdürememesi de değirmenlerin bugünkü halini alma sebeplerinden.
Günlük bin 500 kilo un kapasitesi
Tam kapasiteyle çalıştığı zaman bir değirmenden günlük bin 500 kilo un elde edilirken, değirmenler bölgenin üretim merkezi halindeydi. Çevre illerden bile buğday öğütmek için gelen insanlar 40 değirmen olmasına rağmen en az bir ay sıra beklemek zorunda kalıyordu. Özel mülk olmasına rağmen birçok insanın dayanışarak çalıştığı değirmenler için her köyden her ev römorklar dolusu buğday getiriyordu. Mahalle sakinleri Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından suyu kesildiği için değirmenlerin tamamen devre dışı kaldığını, değirmen sahiplerinin bu durumu yargıya taşımasına rağmen henüz bir sonuç alamadıklarını anlattı.
'Değirmenler çok özeldi, doğaldı'
40 değirmenin faaliyet gösterdiği günlere tanıklık eden mahalle sakini Narınç Özyaşar, "Değirmenler çok özeldi, doğaldı. O sudan yoğurduğumuz hamur da çok bereketli ve güzel oluyordu. Eskiden değirmen suları Nordiz Yaylası, Hoşaf ve Şax tarafından geliyordu. O zamanlar araba yoktu değirmen için 4-5 eşekle gidip suları alıyorduk. Uyuyacak yerimiz bile yoktu. Ona rağmen çok güzeldi" diye konuştu.
'Değirmenler olsa yine un yapmaya giderim'
O zamanlarda ekmeğin lezzetinin çok farklı olduğunu, herkesin birbiriyle dayanışarak buğday öğüttüğünü aktaran Narınç, "Herkes unu birlikte yüklüyor, taşıyordu. O değirmende yapılan bulgurun tadı hala damağımda. Buradaki birçok kişi göç etti. Artık değirmene gitme gereği de görülmedi. Bakımını yapmadılar. Şimdi 10 kişiden biri köyde ekmek pişirmiyor. O zamanlar çok zahmetliydi unu elemek, hamuru yoğurmak ve pişirmek. Su da eskisi kadar bol gelmiyor. Eskiden 500 -600 koyun bu sulardan besleniyordu. Şimdi bir tane keçi bile beslenemez. Değirmenin sahipleri de biz köy halkı da o değirmenlerin tekrar canlanmasını, çalışmasını istiyoruz. Musluk suyundansa değirmenden gelen suları istiyoruz. Orada yaptığımız un, oranın suyuyla yapılan ekmek daha güzel oluyor. Yaşıma yorulmama bakmam şimdi bulgur un yapabilsek ben giderim yapmaya" dedi.