13 yıldır konteynerdeler

  • 09:02 22 Ekim 2024
  • Yaşam
 
Neslihan Kardaş
 
WAN - Tûşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde 13 yıldır bulunan konteynerlerde yaşayan kadınlar sorunlarını anlatırken, “Buranın yazın ayrı kışın ayrı sorunları var. Biz yağ, şeker, gıda yardımı istemiyoruz. Bize ev imkanı sunulsun istiyoruz. Yazın bir şekilde idare ediyoruz ama kış aylarında soğuktan dolayı çok zorlanıyoruz. Hepimiz mecbur ve çaresiz olduğumuz için buradayız” dedi.
 
Wan’da 23 Ekim 2011 yılında 7.2 büyüklüğünde gerçekleşen yıkıcı depremin ardından 604 kişi yaşamını yitirmiş, 4 bin 152 kişi ise yaralanmış ve binlerce insan evsiz kalmıştı. Deprem sonrası insanların barınma ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için çeşitli yerlere çadır kentler ve konteyner kentler kurulmuş olsa da aradan geçen 13 yıla rağmen depremzedelerin barınma sorununun çözülmediğini görmek mümkün. Kurulan kimi geçici konutlar zamanla kalkarken, Tûşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’ndeki konteyner kent hala duruyor. Toplam 120 konteynerden oluşan kentte yaşayan insanların çoğu artan kiralar ve zorlaşan hayat şartlarından dolayı başka yere gidemiyor.
 
Konteynerde yaşayan kadınlar, yaşadıkları problemleri anlatırken, hepsinin ortak sorunlarının başında ısınma sorunu geliyor.
 
‘Biz gıda yardımı değil ev istiyoruz’
 
İsmini vermek istemeyen ve 5 yıldır konteynerde kaldığını belirten bir kadın, kiraların çok pahalı olması nedeniyle konteynerde yaşamak zorunda kaldığını ifade etti. Normalde köyde yaşadıklarını fakat çocuklarının okulu için merkeze taşınmak zorunda kaldığını kaydeden kadın, “Buranın yazın ayrı kışın ayrı sorunları var. Kışın elektrikli soba ile evi ısıtıyoruz. O elektrikli soba hep hastalık yapıyor. Kullanılan elektrikli sobalar kaç kişinin evinin yanmasına neden oldu. Yağmur yağdığı zaman bazen evlere su giriyor. Evleri su basıyor. Kiralar da çok pahalı olduğu için kiraya çıkamıyoruz. Asgari ücretin iyi olduğu söyleniyor ama bu kimilerine yetiyor, kimilerine ise yetmiyor. Benim iki çocuğum öğrenci ve sadece eşim çalışıyor. Eşim de şoförlük yapıyor. İyi bir gelirimiz olsaydı biz de normal bir eve kiraya çıkabilirdik. Buranın yaşantısı çok zor. Biz yağ, şeker, gıda yardımı istemiyoruz. Bize ev imkanı sunulsun istiyoruz” dedi.
 
‘Mecbur kaldığımız için burada yaşıyoruz’
 
Sözlerinin devamında, konteynerde yaşamın çok zor olduğunu vurgulayan kadın, çocuklarının artık konteynerde yaşamak istemediğini dile getirdi. Çocuklarının konteynerde yaşadıkları için utandığını ve bu sebeple evlerine arkadaşlarını davet edemediklerini anlatan kadın, “Konteynerde yaşamak yazın da çok zor. Çünkü tüm gün güneş vuruyor ve evin içi çok sıcak oluyor. Evin içinde duramıyoruz. Yollar topraklı olduğu için her yer toz oluyor. Doğru düzgün mutfağı, lavabosu, banyosu yok. Mecbur kaldığımız için burada yaşıyoruz. Buradan minibüs geçmiyor. Çocuklarım çalıştığı zaman akşam eve dönüşlerinde ben önlerine gidip onları alıyorum. Kızım liseye gidiyor liseye gidebilmek için buradan eski meydana gidip oradan arabaya gidebiliyor çünkü okulunun olduğu yere giden araçlar buradan geçmiyor. Dünya çok kötü bir yer haline geldiği için kızlarımızı tek başına dışarıya gönderemiyoruz. Bu sebeple araca bineceği yere kadar yine ben bırakıyorum. Evde toplam sekiz kişi kalıyoruz. Ev küçük ama bir şekilde idare ediyoruz. Konteynere sonradan ekleme yaptık çünkü küçüktü. Dört yıl önce yaptık bu eklemeleri ve dört yıl önce bu eklemeler bize yaklaşık 20 bin liraya mal oldu” şeklinde konuştu.
 
‘Bizim için hiçbir şey yapılmıyor’
 
Devletten taleplerini dile getiren kadın, burada kendilerine ev yapılmasını istediğini dile getirerek, “Bizim için ev yapılsın biz de o evlerde kira öder gibi taksit ödeyelim ve evi satın alalım istiyoruz. Çünkü başka bir şekilde biz buradan çıkamıyoruz.  Durumu bizden daha kötü olan, yaşlı çiftler de var burada, onlar daha da zorlanıyorlar. Kiralar o kadar artmış ki mahalle arasında bile sobalı evler sekiz bin lira olmuş. Doğalgaz, elektrik, su faturaları derken zaten masraflar çok fazla oluyor ve biz bunları karşılayamayız. Biz artık çok sıkıldık. Bizim için hiçbir şey yapılmıyor. Bize ara yollarımızı kaldırım taşı ile kaplayacaklarını söylediler onu bile yapmadılar” ifadelerini kullandı.
 
‘Yapılan yardımlarla geçimimizi sağlayabiliyoruz’
 
Deprem olduğu seneden bu yana konteyner kentte yaşadığını belirten depremzede Sevim Yıldırım da, “Benden önce hiç kimse buraya gelmedi. Benimle aynı zamanda gelen bir ev vardı sadece. Onlar da sonradan gittiler ama ben depremin yaşandığı seneden bu yana buradayım. Deprem olduğu sene taziyemiz vardı. Burada evlerin olduğunu söylediler ve bizi de buraya yerleştirdiler. Kışın evlerimizi elektrikli soba ile ısıtıyoruz. Şimdi onu da kestiler ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yazın bir şekilde idare ediyoruz ama kış aylarında soğuktan dolayı çok zorlanıyoruz. Burada soba da yok. Kömür ve odun da yok kışın ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eşim de hasta. Sadece yapılan yardımlarla geçimimizi sağlayabiliyoruz. Benim kalacak yerim yok bu sebepten buradan da çıkamıyorum. Çünkü kiralar çok pahalı” sözlerini kullandı.
 
Sağlık sorunundan dolayı iğnelerini borçla almış
Sima Turan ise beş yıldır konteynerde yaşadığını söyleyerek, kalacak yeri olmadığı için Colemêrg’den buraya yerleştiğini belirtti. Sima, kaldığı konteynerin sadece bir bölümünü kullanabildiğini, diğer bölümün çatısının çöktüğünü sözlerine ekleyerek, “Bir engelli çocuğum var. Hiçbir gelirim yok. Kışın çok soğuk geçiyor ve elektrikli soba ile ısınabiliyoruz. Elektrikli soba da çok elektrik yakıyor. 2 bin lira elektrik faturası ödüyoruz. Hepimiz mecbur ve çaresiz olduğumuz için buradayız. Benim de sağlık sorunlarım var. Dizlerimde sorun olduğu için iğne yaptırmam gerekiyor. İğneleri alabilecek param yoktu onu bile borç alıp iğnelerimi satın alabildim” ifadeleriyle konuştu.