Zorlu yaşamın öncüleri: Koçer kadınlar

  • 09:02 16 Ocak 2022
  • Yaşam
 
Rojda Aydın  
 
ŞIRNAK - Yılın 5 ayını köylerde çadır kurarak geçiren koçerler için kış mevsimi daha zor ve zahmetli. Koçer yaşamının öncülüğünü üstlenen kadınlar, yükün çoğunun kendi üzerlerinde olduğunu ifade ediyor. 
 
Bahar ve yaz aylarında yaylalara çıkan Koçerler sonbahar ve kışın ise köylere inerek çadır kuruyor. Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Kiwex Köyü’nde çadır kuran Koçerler burada 5 ay kalarak baharın gelmesini bekliyor. 4 mevsimde de zorlu bir yaşam mücadelesi veren Koçer kadınlar kışın yaşadıkları zorlukları ajansımıza anlattı. 
 
Kiwex köyünde 5 ay kurdukları çadırlarda kalan Koçerlerden Fetîm Ete, baharda Faraşin yaylasına gittiklerini söyleyerek, “Biz Koçer çocuklarıyız ve yaşamımız hep Koçerlikle geçiyor. Birçok zorlukları olmasına rağmen biz yaşamımızı seviyoruz. Yaklaşık 4 yıldır Mayıs ayında Faraşin yaylasına yönümüzü veriyoruz ve orada berivanlık yapıyoruz. Süt sağıyoruz, peynir ve yoğurt yapıyoruz. Bunları satarak da ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz” diyerek Koçer yaşamını anlatıyor.
 
Fetîm, aslen İdilli olduklarını ve kışın sert koşullarının Koçerlerin yaşamını daha da zorlaştırdığı için köylerine dönerek çadır kurduklarını söylüyor.
 
‘Berdel verildim’
 
Koçerlerin yaşamı özellikle şehirlerde yaşayanlar için çok zorlu görünür.  Gerçektende zorlu bir yaşam sürdüren Koçerler tüm sıkıntılara rağmen, doğayla iç içe olmaktan ve çalışarak üretmekten çok mutlular. Kadınlar Koçer yaşamının öncüleri konumunda fakat farklı coğrafyalarda yaşayan kadınlarla benzer geleneksel, ataerkil sistemin dayatmaları ile karşı karşıya. Bu kadınlardan biri olan Fatma Ertan ile hayat hikayesi üzerine sohbetimizi sürdürüyoruz. Fatma küçük yaşta annesini kaybettikten sonra babası için berdel edilir.“Bu benim için çok zordu. Küçük yaşta büyük bir sorumluluk verdiler bana. Babamın evinde yaptığım tüm işleri evlendikten sonra orada da yaptım” sözleriyle yaşadığı zorlanmaları dile getiren Fatma o günden sonra evin tüm yükünü omuzladığını söylüyor.
 
‘Koçerliği annemden öğrendim’
 
Koçerlik kültürünü annesinden öğrendiğini belirten Fatma, “Çocukken ailemle yaylalara gidiyordum. Koçerlik kültüründe yün eğirmek, heybe yapmak var ve ben bunları ailemden öğrendim. Eğirdiğim yünlerden katırlar için urganlar yapıyorum. Yine çocuklar içine bir şeyler koysun diye heybe yapıyorum. Çocuklarım İdil’de okuyor, okumayanlar da yanımda kalıyor” şeklinde konuştu. 
 
Bir yandan ekonomik kriz bir yandan kuraklık
 
Koçerliğin eskisi kadar kolay olmadığını kaydeden Fatma, “Bir yandan ekonomik kriz bir yandan da kuraklık. Şimdi biz arpa ve saman alamıyoruz çünkü çok pahalı. Yine kuraklıktan dolayı da ot yok ve süt olmuyor. Kışı yaşadığımız bu günlerde de daha fazla zorluk çekiyoruz. Çadırlarda kalmak ise ayrı bir zorluk” dedi. 
 
Sohbetimize dahil olan Gülsin Kaya ise erkeklerin sadece çobanlık yapabildiğini dile getirerek, “Bunun dışında bir şey yapamıyorlar. Tüm zorluklara rağmen burada komşular arasında ortak bir yaşam var. Yaşamımız birlikte geçiyor ve bu bizim için çok iyi” diyerek her zorluğa rağmen Koçer olmaktan memnuniyetini dile getiriyor.