Türkiye sözleşmeye uymuyor: Kobanê’nin köylerinde su kesintisi
- 09:03 14 Mayıs 2021
- Yaşam
Dicle Demhat
KOBANE - Fırat Nehri’nden gelen suyun Türkiye tarafından kesilmesiyle yaklaşık 100 köy su sıkıntısı yaşıyor. Diğer yandan elektrik kesintisinin de olduğu köylerden biri olan Teilikê’de, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan kadınlar, “Su yaşamdır” diyor ve suyun bir an önce bırakılmasını istiyor.
Uzunluğu 2 bin 800 kilometre olan Fırat Nehri’nin bin 100 kilometresi Kuzey ve Doğu Suriye’den geçiyor. 12 bin sene önce ve günümüzde de bölge halkı, geçimini tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile sağlıyordu. Halkın su ihtiyacını karşıladığı Fırat Nehri için Türkiye ve Suriye arasında 17 Temmuz 1987’de sözleşme imzalanmıştı. Bu sözleşmeye göre, her saniyede bir 500 metreküp su Suriye toprakların akacak. Yine 17 Nisan 1989’da Suriye ve Irak hükümeti arasında da bir sözleşme yapıldı. Bu sözleşmeye göre ise suyun yüzde 58’i Irak topraklarına, yüzde 42’si Suriye topraklarında kalacak. Böylece bir yıl içinde Suriye topraklarına akacak su miktarı 6 milyar 667 milyon metreküp, Irak’a ise 9 milyar 406 milyon metreküp, Türkiye’ye ise 15 milyar 700 milyon metreküp su akacak. Bu sözleşmeler bozulmasın diye 1994 yılında uluslararası devletler tarafından kayıt altına alındı.
Sözleşmeye uyulmadı
Ancak, Türkiye 2017’den bu yana sözleşmeye uymazken, Fırat Nehri’nde ise suyun azalması söz konusu. 2020’nin haziran ayından bu yana sudaki azalma nedeniyle, Kuzey ve Doğu Suriye Baraj yöneticileri, elektrik ve su kurumu ile halk tarafından defalarca açıklama yapılmasına rağmen, Türkiye bu sözleşmeye uymazken, suyun miktarı gün geçtikçe azalmaya devam ediyor.
Açıklama ve çağrılara rağmen sessiz kalınan su kesintisine karşı uluslararası devletler de sessizliğini bir kez daha korudu.
Fırat Nehri’nden gelen suyun azalması ile hayvanların yaşamını yitirmesi ve tarımcılığın da istenilen düzeyde yapılamadığı Kuzey ve Doğu Suriye halkı aynı zamanda arıtma sisteminin olmamasından dolayı azalan suyun kirlenmesiyle sağlık sorunları ile karşı karşıya. Diğer yandan, yaklaşık 82 köy ve mahallelere su gitmezken, bazı köylere ise 10 günde bir çeşme suyu veriliyor. Yaşanan bir diğer sorun olan elektrik ise köy ve kent merkezine belirli saatlerde verilirken, 2 günde bir çeşme suyu belirli saatlerde bırakılıyor.
Su ve elektrik sorunuyla karşı karşıya olan Kobanê’nin batısında bulunan Teilikê köyü sakinleri maruz bırakıldıkları durumu ajansımıza anlattı.
‘Hem elektriksiz hem de susuz kaldık’
Suyun kesilmesiyle beraber çeşmelerden de suyun gelmemeye başladığını söyleyen Gewra Ebike, verilse de çeşmeden gelen suyun tadının acı olduğunu bu yüzden içmek için kullanamadıklarını söylüyor. 10 günde bir suyun geldiğini, acı da olsa kullanmak için kaldırdıkları suyun da yetmediğini vurgulayan Gewra, şöyle devam ediyor: “Yaz ayına giriyoruz. Hem ekim işi başladı, hem de yaz temizliği var. Su olmasa yaşam duruyor. Acı suyla ne yemek yapabiliyoruz ne de çay. Suyu parayla satın aldığımızda da yetmiyor. Korona hastalığından korunmak için de bol su olmalı ve kullanılan su temiz olmalı. Fakat Fırat Nehri’nin suyu kesildiğinden beri temiz su görmedik. Yaşamda da ister istemez zorlanıyoruz. İhtiyaçlarımızı gideremiyoruz. Bahçelerimiz, susuzluktan koruyor. Hem elektrik hem de sudan mahrum kalıyoruz. Bu kadar insanın günahı Erdoğan’ın boynunadır. Bir halk susuzlukla yüz yüze bırakılamaz. Bütün dini inançlara göre günahtır. Kabul edilemez bir durumdur. Herkes gibi biz de normal koşullar altında yaşamak ve yaşam ihtiyaçlarımızı karşılamak istiyoruz.”
‘Hayvanlar susuz kalıyor’
“Ne elektriğimiz ne de içme suyumuz var” diyen Rehme Eluş ise, “Bu nasıl adalet?” diye soruyor. Rehme tepkisini şu sözlerle dile getiriyor: “Bu yaşlı halimle susuzluktan kaynaklı ne elbiselerimi yıkayabiliyorum ne de sıcak bir yemek yapabiliyorum. 10 gündür çeşmelerimizden su akmıyor. Günde 5 ya da 6 saat elektrik var. Bu saatler içerisinde hangi işi yapabiliriz? Bahçe ekemiyoruz, yaşam koşullarımız gittikçe zorlaşıyor. Köyün suyu acı olduğu için hayvanlar da susuz kalıyoruz. Ne hayvanlarımıza ne bahçemize bakabiliyoruz ne de evin temizliğini yapabiliyoruz. Kuyudaki dinamoların çalışması için elektrik gerekiyor, fakat elektrik olmadığı için acı suyu da kullanamıyoruz. Su kesilmeden önce hortum depoda olduğu için zorlanmıyordum. Fakat şimdi bu yaşlı halimle su çekmek zorunda kalıyorum. Bu sene yağmur da yağmadı, bahçelerimiz kurudu. Kuyularımızda artık kurumaya başlıyor. Ne yapacağımızı bilemez olduk. Artık Fırat Nehri’nin suyunun bırakılması gerekiyor.”
‘Su yaşamdır’
Su ve elektrik kesintisine bir tepki de Emine Mustafa’dan geldi. “Yaşam bizim için çok zor” diyen Emine, “Fırat suyu kesilmeden önce çeşme suyundan yararlanıyorduk. Fakat Türkiye tarafından kesilince, bizim gibi onlarca köy susuz kaldı. Bu halk tarımla uğraşıyor, su sıkıntısından dolayı istediği verimi elde edemiyor. Türk devleti her koşulda bize saldırıyor. Yıllardır Türk devleti Kürt düşmanlığı yapıyor. Her seferinde farklı politikalarla Kürt halkına saldırdı. Bu sefer de Fırat suyunu keserek bize saldırıyor. Biz bu toprakların yerlileriyiz. Onlarca şehit verdik, kan döktük. Suyu keserek yaşam koşullarımızı zorlaştırmaya çalışıyorlar. Fakat bizler susuz ve aç kalırız ama topraklarımızı bırakmayacağız. Yaz geldi, elektrik olmadığından dolayı hala bir bardak soğuk su içememişiz. Su yaşamdır, susuz bir yaşam yaşanmaz” diyor.