Ankara’nın ‘Eylem Perisi’: Sokakta ölmek istiyorum
- 09:59 3 Mart 2021
- Yaşam
Habibe Eren
ANKARA - Ankara’nın “Eylem Perisi” olarak tanınan 78 yaşındaki Perihan Pulat yaşamını yitirdi. Ankara’nın hemen hemen her eyleminde en önde kendi hazırladığı pankartlarla yer alan Perihan, Yüksel eylemlerinde polisin saldırısı sonrası bir daha eski haline dönemedi. Polislere inat “100 yaşına kadar yaşayacağım” diyen Perihan’ı yitirsek de mücadelesi Ankara sokaklarında yankılanacak.
Ankara'da verdiği mücadelelerle tanınan 78 yaşındaki Perihan Pulat, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Yüksel eylemleri sırasında polisin saldırısında yaralanan ve o günden beri eski sağlığına kavuşamayan ve giderek kötüleşen Perihan, solunum yetmezliği rahatsızlığı sebebiyle yoğun bakıma kaldırıldığı hastanede dün yaşamını yitirdi.
Ankara Yüksel Caddesi'nde 1 Mayıs 2018 günü “İşimizi geri istiyoruz" talebiyle yapılan eylemde Perihan’ı darbeden polis E.G, 3 bin lira para cezası almış, cezası ertelenmişti. Perihan’ın avukatı Alişan Şahin cezayı “ödül” olarak nitelendirerek, bu karar ile yeni saldırıların önünün açıldığını söylemişti. Yüksel Caddesi’nin “Perihan Abla”sı, “İşimi geri istiyorum” eylemleri sırasında kendisini yerlerde sürükleyen ve “Sen daha ölmedin mi!” diyen polislere inat “100 yaşına kadar yaşayacağım” diyordu. Ancak saldırıdan sonra denge ve hafıza problemi yaşayan Perihan’ın sağlığı giderek kötüleşti.
‘Yaşadığım en kötü saldırıydı’
Perihan polis şiddeti sonrası ajansımız Jinnews’e verdiği röportajda maruz kaldığı şiddeti şöyle anlatmıştı: “ Slogan atar atmaz önce tazyikli ve gazlı su sıktılar. Çok sayıda polis kafamdan tutarak betona fırlattı. Aldığım darbeler sonucu gözümde görme kaybı meydana geldi. Aynı zamanda vücudumun birçok yerinde ciddi ağrılar var. Daha önce de saldırılar oldu. Ancak bu yaşadığım, en kötüsüydü. Kadınlara, mücadelesi ve duruşundan dolayı daha fazla saldırıyorlar. Çünkü kadınlar vazgeçmiyor ve eylemindeki kararlığı devam ettiriyor. O vahşileri durdurmak da bize düşüyor. İnsanların bizi yalnız bırakmayacağına inanıyoruz.”
Tekel direnişinden Kobanê eylemlerine kadar hep sokaktaydı
Perihan, 1 Mayıs’ta işçilerle, Tekel direnişçileriyle, Soma madencileriyle, Gezi’de, Kobanê direnişi için yapılan eylemlerde ve kadınlarla hep sokaktaydı. Kar, kış, yağmur, çamur demeden eylemlerden geri durmayan Perihan, üzerinde barışın simgesi kolyesi; yakasında ise TİP’in Genel Başkanı Behice Boran’ın fotoğrafının olduğu broşu hiç çıkarmazdı. Yaşına rağmen hareketli hali bir an olsun durulmayan Perihan, çoğu zaman da eylemciler ve eylemleri çeken gazeteciler için yanında çikolata ve bisküvi bulundururdu.
Barış için savaşanlara selam olsun…
Sadece demokratik eylemlerde değil, her türlü muhalif toplantı, kongre, konferanstan da geri kalmayan Perihan, Kürt sorunundan kadın meselesine, basın özgürlüğünden çevre sorunlarına, öğrencilerin eylemlerinden yardım stantlarına kadar çok geniş bir alanda herkesle omuz omuza mücadele ediyordu. DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sırasında hazırladığı “Barış için savaşanlara selam olsun diren insanlık” pankartı ile gözaltına alınırken bir yandan da “Amazondun köle oldun” pankartı ile 25 Kasım ve 8 Martlarda karşımıza çıkardı.
Her eylemde afişleri kendi hazırlardı
Türkiye'nin birçok ilinde insan hakları savunucularıyla, ekolojik yıkıma karşı çıkanlarla, kadın katliamlarına karşı sokaklara çıkan kadınlarla omuz omuza duran Perihan, Ankara'da sosyalist, demokratik çevrelerce, evinde internet, telefon ve televizyon bulundurmadığı için "Neolitik Anne" olarak da anılıyordu, eylemlerdeki varlığı ile de "Eylem Perisi" denilen Perihan, kentin eylem ve etkinlik planlarını da düzenleyici kurumları ziyaret ederek öğrenip, ajanda tutardı. Perihan, gittiği her eylemde kendi hazırladığı afiş ve pankartlarla katılırdı. 20 yıldan fazladır vejetaryen beslenen Perihan, genellikle otobüs kullanmaz evinden eylem alanına kadar da yürürdü.
Her eylemde en önde olduğu için genellikle polisin hedefinde olan Perihan, sık sık polisler tarafından “Sen hala ölmedin mi?” diye hakaretlere ve saldırılara maruz kaldı. Perihan, mücadelesini küçümseyen anlayışa inat bir gün olsun sokaklardan kopmadı. Yıllardır her eylemde görmeye alışık olduğumuz Perihan, bu 8 Mart’ta alanlarda olamayacak…
‘Polisleri nasıl yıldırdığına çok tanık oldum’
Perihan’ı eylemlerde sık sık çeken fotoğrafçı Emine Kart, Perihan yaşamını yitirmeden önce ilk kez onu evinde fotoğrafladı. “Perihan Abla’yı Ethem'in vurulduğu yerde ilk gördüm. Fotoğrafçı gözüyle çok ilgimi çekmişti o zaman” diyen Emine, sonradan aralarında sürekli eylemlerde karşılaşıp hal hatırla başlayan bir dostluk ve arkadaşlık geliştirdiğini söylüyor. Emine, “Perihan’ın polisleri nasıl yıldırdığına çok tanık oldum” diyor.
‘Yaşadığım sürece paylaşmayacaksın’
Emine, “Daha sonra evinde onun yaşamını fotoğraflamak istediğimi söyleyince kabul etmedi ilk başta, sonra ikna oldu ama ‘Bu fotoğrafları ben yaşadığım sürece paylaşmayacaksın’ dedi. Yüksel eylemleri döneminde Aslı Viyan Saraç, Perihan Abla ve ben eylem sonrası bir yerlerde oturup sohbetler ediyorduk. Çok eğlenceli zamanlarımız çok oldu. Kocasından çok bahsederdi birbirlerini ölünceye kadar nasıl bir aşkla sevdiğini, onu hala unutamadığını, kocasının öldüğü evde anılarından dolayı yaşamayı sürdürmediğini, taşındığını anlatmıştı” diye konuşuyor.
‘Sokakta eylem sırasında ölmek istiyorum’ derdi
Perihan’ın evinin bir odasını döviz hazırlama odası olarak kullandığını aktaran Emine, şöyle anlatıyor: “Dolabın arkası dövizlerle doluydu. Buzdolabının her tarafında fotoğraflar vardı. Hastalandığında Sibel Tekin ile evine ziyarete gittiğimizde evde yoktu, telefonu cevap vermiyordu. Hastaneye gittiğini sonradan öğrendik. Telefonla arayıp nasıl olduğunu öğrenmek, sesini duymak istedim. Beni tanımadı bozuntuya da vermedi ama uzun süre beni idare etti. Çok zekiydi cep telefonu kullanmaz ona rağmen nerede eylem varsa bilirdi. Evi Cinnah üzerindeydi. Oradan Kızılay’a yürür, parklarda kozalak, kuru yaprak toplardı. En çok hayıflandığım; eylemlerde ‘Ben sokakta eylem sırasında ölmek istiyorum’ derdi. Peri ışıklar içinde uyu, ışığın bol olsun…”