Rızalık kültürüyle zeytin hasadı başladı
- 09:01 3 Aralık 2020
- Yaşam
Melike Aydın
MANİSA - Yarım asır önce Elazığ, Erzincan ve Dersim’den göç ederek aileleri Manisa Soma'ya yerleşen kadınlar zeytin hasadını yapıyor. Ancak, kuraklık nedeniyle bu yıl istenen verim alınamadı.
Alevi Kürtlerin yaşadığı kentlerden olan Elazığ, Erzincan, Dersim, Malatya ve Maraş’tan yarım asır önce devletin baskısı ile göç ettirilen aileler ya Avrupa kentlerine ya da batı illerine yerleşmek durumunda kaldı. Elazığ, Erzincan ve Dersim’den göç ederek Manisa’nın Soma ilçesine yerleşen aileler de kültürlerini burada yaşama çabası içinde. Ardan ve Cenkyeri köylerinde yaşayan kadınlar imece kültürünü küçük arazilerindeki zeytinliği birlikte işleyerek sürdürüyor. Kadınlar anlatımlarıyla, ekmek parası için geldikleri Soma’da yaşadıkları asimilasyonun ve var olma çabalarına dair ipuçları veriyor.
‘Ekmek parasına geldik ama burada da iş yok’
Cankyeri köyüne Elazığ’dan göç ettiklerini ve buradaki evlerinin önünde 10 kök zeytini yetiştirdiklerini söyleyen 60 yaşındaki Hatice Öz, zeytinleri yıllık yağ ve zeytin ihtiyaçlarını karşılamak için topluyor. 6 nüfuslu ailesinin yıllık yağ ihtiyacını tarladan karşılayarak mutfak masrafından bir kalem daha eksilttiğini dile getiren Hatice, “Ekmek parasına geldik ama burada da iş yok. Bahçeden ne gelse kardayız. 10 kilo yağ gelse yeter. 3 delikanlı evde, çalışmıyor. İş yok. 2 hafta çalışıyor ikramiye almasın diye çıkarıyorlar. Para çekiyoruz kredi de var. Her yıl 10 bin lira çekiyoruz onu da faizle ödüyoruz. Elektrik parası 250 lira. Bir gün zeytine, bir gün başka işe gidiyoruz. O da elektrik, su parası. Eşim kömür işletmesinde katipti erken emekli ettiler. Benim emekliliğim de yok. Köyde okula bile göndermediler. Erkekler gitsin kızlar evde dursun dediler. Kendimize bir çöp dahi almıyoruz. Öyle bir yere gittik, o kadar mahrum kaldık ki elimizde bir iş yok” şeklinde anlattı.
Bu yıl kurak geçti...
Zeytinlerin daha verimli olması için yıl boyunca sulamak gerektiğini, bahar aylarında budadıklarını, yaz aylarına doğru da böceklenmemesi için ilaçladıklarını söyleyen Hatice, mevsimlerin kurak geçtiği yıllarda maddi durumları elvermediği için suya ayrıca masraf yapamadıklarını belirtti. Hatice, “Yağsa iyi olur yağmazsa tankerle su getirmek gerekiyor. Bu sene kuraktı. Bu yüzden küçük kaldı zeytin. Yemeğe de yok. Yağ ise 2-3 ay idare eder. Bu yıl tahminen 4 torba zeytin çıkar. Yani 20 kilo gibi. Yağı fabrikada yağ karşılığı damıtıyoruz. Arkadaşlar ise rıza ile geldiler yardıma” şeklinde zeytinyağın bir yıllık döngüsünü anlattı.
‘Gençler işsiz, kadınlar güvencesiz işlerde çalışıyor’
Aynı zamanda “Emekçi Kadınlar Kooperatifi”nde çalıştığını ve buradan da ancak asgari ücrete denk gelen bir maaş ancak alabildiğini ifade eden Fatma Karacan da Dersim’den göç ettiklerini ve madenden emekli olan eşinin maaşının yetmediği için mevsimlik illere ve inşaatlarda çalışarak geçim sağladıklarını belirtti. Kazandıkları parayla kredi borçları ödediklerini söyleyen Fatma, “Çalıştı mı var çalışmadı mı yok. Çalışamıyoruz iş yok. Nereye gidelim? Gençlerimiz evde oturuyor. Kadınlar asgari ücretle domates salça fabrikalarında çalışıyor. Kendine harcamıyorlar parayı, hele bu zamanda ekmek zor buluyoruz. Burada rızayla arkadaşımıza yardım ediyoruz o da bize biraz zeytinyağı veriyor” dedi.
‘Köyde kalsaydık daha iyiydi’
Eşi madende iş bulduktan sonra Erzincan’dan Soma’ya geldiklerini ve ilk etapta henüz inşaat halinde bir evde yaşadıklarını söyleyen 50 yaşındaki Gülizar Gürz, ilk zamanlar Kürt Alevi kimliğini saklamak zorunda kaldıklarını, kimliğini zamanla açıklayabildiklerini ifade etti. Bir süre sonra akrabalarının da yanlarına taşındığını ifade eden Gülizar, “Ardından bu tarlaları aldık. İkrarız diye geldik. Çocuklarımız bizim kültürümüzü biliyorlar, dilimizi (Kurmançki) anlıyorlar. Bir kısmı da anlamıyor. Evde de pek konuşmuyoruz. Aslında köyde kalsaydık daha iyiydi” şeklinde konuştu.