Köy hayatı içinde emeği çalınan kadınlar: Kendime bir çift çorap bile almadım

  • 09:05 25 Temmuz 2020
  • Yaşam
KARS - Dağpınar’da yaşayan ve Kars’ın ünlü peynirlerini yapan kadınlar, güneş doğmadan başladıkları günü akşam saatlerine kadar çalışarak geçiriyor. Ağır bir emek sömürüsüne maruz bırakılan kadınların paralarına da erkekler el koyuyor. Üzerine ev işi ve çocuk bakımının da omuzlarına yüklendiği kadınların ne güvencesi var ne de geliri. 
 
Toplumsal cinsiyet rolleri, erkek egemen düzen nedeniyle tüm işlerin sırtına yüklendiği kadınlar, iş yükünün ağırlığına rağmen, hem kent yaşamında hem de kır yaşamında emeğinin karşılığını alamıyor. Kars’ın Digor ilçesine bağlı Dağpınar (Bazarcıx) beldesinde yaşayan kadınlar, geçimlerini çiftçilikle sağlıyor. En zor işleri yüklenmek zorunda bırakılan kadınlar, gece saat 03.00’da uyanarak, ahıragidiyor. İneklerini sağan kadınlar, gün içinde ahır temizleme, yemek yapma, ekmek pişirme ve daha birçok ev işine de koşuyor. Sağılan sütten elde edilen peynir, yoğurt ve yağı yapmak de yine kadınlara düşüyor. Erkekler ise bu ürünleri satmakla ilgileniyor. 
 
Bütün günleri durmadan çalışmakla geçen kadınlar, emek sömürüsünün yanı sıra ekonomik şiddete, baskıya da maruz kalıyor. Kadınların parasına erkekler tarafından el konuluyor. 
 
‘Kendime bir çorap dahi aldığımı hatırlamıyorum’ 
 
Çocukluk yaşlarından itibaren köy işleriyle uğraşan Perihan Vargün (43), “Yaklaşık 35 yıldır her gün aynı işlere koyulmak için saat 03.00’da kalkarak inekleri sağmaya gidiyorum” diyor. Sonra da otlatılması için hayvanları çayıra gönderen Perihan, “Kalktığımız saat soğuk olduğundan kaynaklı arada eve girip mola vermek zorunda kalıyorum.  Ardından harmana gidiyorum. Sabah tekrar inekleri sağıp bu sütten peynir, yoğurt elde ediyorum. Emeğimin karşılığını ne kadar aldım belirsiz. Kendime şu ana kadar bir çorap bile aldığımı hatırlamıyorum” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.
 
‘Bu kadar çalışmama rağmen bir gelirim yok’ 
 
Yaşanan ekonomik krizden kaynaklı hayvanların sayısı azaldığı için işlerinin eskiye göre biraz daha hafiflediğini belirten Perihan, “Daha önce 20’den fazla inek vardı, şimdi ise 6 tane var. Tamamen bütün yük kadınların omuzlarındaydı. Bundan 10 yıl önce inekleri ve koyunları dağa çıkartıp otlatıyorduk. Koyunların yünlerine kadar biz kesip yıkıyorduk. Yünden yorgan yapıp satıyorduk. Eve koşup yemeği yetiştirirken ayrıca üç günde bir ekmek pişiriliyordu. Artık dağlara çıkacak ve ekmek pişirecek halimiz kalmadı. O kadar çok çalışıp emek vermemize rağmen herhangi bir ekonomik kazancım yok. Bu kadar çalışmama rağmen eşim ‘ben çalışıyorum sen çalışmıyorsun, ne yapıyorsun ki sen evdesin gece gündüz’ diyor” sözlerini kullanıyor.
 
‘Emeğimizin karşılığı verilmiyor’
 
Sefure Yardımcıel (45) de, Perihan gibi gün boyu aynı işlerle ilgileniyor. 25 inek sağan Sefure, aynı zamanda evin işlerini yapıyor. Bu ay tezek de kurutup torbaladığını söyleyen Sefure, “Kars’a özgü peynirler üretip geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz. O meşhur Kars peynirlerini yapmak bir günümüzü alıyor. Bu yorgunluk karşısında rahat yemek yapabileceğimiz bir tüp ya da bir ocak da yok. Sobayı tezeklerle yakarak yemek yapıyoruz. Suyu da burada ısıtıyoruz. Daha sayamadığım bir sürü iş var. Tüm bunları yapıyoruz ama emeğimizin karşılığı verilmiyor” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Erkeklerin oluşturduğu bir düzen’ 
 
Halime Subaşı (60) da diğer kadınlar gibi bütün gününü yoğun bir emekle geçiriyor. O da peynir ve yoğurt satarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Emek sömürüsü yetmezmiş gibi bir de erkek baskısı olduğuna vurgu yapan Halime, “süt parası”, “berdel” adı altında kız çocuklarının evlendirildiğini dile getiriyor. 
 
“Bunlar kültür değil erkeklerin kendi çıkarları için oluşturduğu bir düzendir” diyen Halime, “Biz bu köyün kadınları olarak çok çalıştırıldık ve halada çalışıyoruz. Zamanında çok çalıştım artık emeğimin karşılığını almak istiyorum” diye ekliyor.