Ölüme karşı barışı haykırmaktan vazgeçmeyen Hidayet Ana…

  • 09:01 6 Haziran 2020
  • Yaşam
DİYARBAKIR - Yıllardır barış için mücadele eden Hidayet Ar, yaşadığı zorluklara rağmen mücadele etmekten hiç vazgeçmediğini söylüyor. Ardından  “Biz anneyiz ve sadece barış istiyoruz. Kimse ölmesin istiyoruz” diyerek barışın ve yaşamın önemini dile getiriyor.
 
Türkiye ve bölgede yaşanan savaş politikalarından en çok etkilenen kadınlar oluyor. Öyle ki 21 yıldır barış için mücadele veren Barış Anneleri de barış istedikleri için her dönem devletin hedefinde oldu. Yerlerde sürüklendiler, darp edildiler, çocuklarının canı ile tehdit edildiler ama barış istemekten vazgeçmediler. Ömrünü barış mücadelesine veren ve kan dökülmesin diye direnen annelerden biri de Hidayet Ar (70).
 
Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Hevre beldesinde dünyaya gelen Hidayet, henüz çocuk yaşta ailesi tarafından evlendiriliyor.  Evlendirilmesi ile beraber yaşam mücadelesi de başlayan Hidayet, “Evlendirildiğimde henüz sokakta oyun oynayacak yaştaydım. Eşim de bende küçüktük ve ailelerimiz karar vermişti” diyor.
 
‘Eşim gözaltında katledildi’
 
9 çocuğu olan Hidayet, henüz çocukları küçükken devletin baskısına maruz kalıyor. Köy baskınlarının ve işkencelerin yaşandığı dönemde eşi de gözaltına alınarak işkenceden geçiriliyor. Hidayet, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Eşim için ‘PKK’lilere yardım ediyor’ diyerek evimizi basıyorlardı. 90’larda köy baskınında gözaltına alınarak Diyarbakır’a götürüldü. Gözaltında tutulduğu süreçte ağır işkencelerden geçirildi. Kemikleri ve dişleri kırılmıştı. 4 gün boyunca durmadan işkence yapmışlardı. 4 gün sonra serbest bırakıldı. Bir yıl sonra yeniden gözaltına alındı ve Silvan’a götürüldü. Eşim Silvan’da katledildi. Üzerinden 26 yıl geçti. 9 çocuğumla yalnız kaldım. Köy halkının zoruyla muhtar yapılmıştı ve köyün muhtarıyken katledildi.”
 
‘Bir oğlum dağda, bir oğlum cezaevinde’
 
Çocukları ile yalnız kalan Hidayet, köyden ayrılarak Diyarbakır’a yerleşmek zorunda kalıyor. Gördükleri baskı ve zulüm karşısında çocuklarının da sessiz kalamadığını ifade eden Hidayet, çocuklarının mücadelesini de şu şekilde özetliyor: “Bir oğlum henüz çok küçük yaştayken baskılara dayanamayarak, dağların yolunu tuttu. 13 yıldır oğlumdan hiç haber alamadım. Bir oğlum ise müebbet hapis cezası aldı ve 16 yıldır cezaevinde tek başına bir hücrede tutuluyor. Yıllarca görüşe birlikte gitmemize izin verilmedi, hep tek tek gidiyorduk ama bir ay önce bunu kaldırdılar. Şimdi toplu şekilde görüşe gidebiliyoruz.” 
 
Tecride karşı açlık grevine girdi
 
Türkiye’de Kürt ve kadın olarak hayatlarının zulüm ve haksızlığa karşı mücadele ile geçtiğini belirten Hidayet, tecride karşı açlık grevine de giriyor. 7 Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmak amacıyla başlattığı açlık grevinin tüm cezaevlerine yayılmasıyla birlikte kendisi de dışarıda açlık grevine başlıyor.
Hidayet, açlık grevi eylemine neden katıldığını şöyle dile getiriyor: “Cezaevlerinde yüzlerce tutsak ölümle burun burunaydı. Biz de onların anneleri olarak sorumluluk almalıydık. Ben de dışarıda başlayan açlık grevlerine katıldım. Greve başlamak için Diyarbakır il binasına geldim. Daha greve başlayalı bir saat olmuştu ki bir sürü polis il binasını basarak bizleri gözaltına aldılar. Binayı bastıklarında saat 17.00 olmuştu. Ayağımda ayakkabı bile yoktu. Bizi yerlerde sürükleyip, iterek gözaltı araçlarına götürdüler. İki kadın kolumu sıkarak, beni çekip durdu. 11 anneydik ve yanımızda HDP’den başka kadınlar da vardı. Toplamda 25 kişi gözaltına alındık. Bizi emniyete götürdüler. Hastaneye gidene kadar da ayağım çıplaktı. Polislere dedim ki ‘beni çıplak ayakla getirdiğinizi hakim ve savcıya da söyleyeceğim’ ama umursamadılar. Ben yaşlı biriyim, beni neden çıplak ayakla yerlerde sürüklediler ki? Benim elimde silah mı vardı? Ben öyle söyleyince kadın polis gülerek ‘bir şey olmaz’ dedi. İki gün boyunca nezarethanede tutulduk. Gözaltındayken de açlık grevine devam ettik.” 
 
‘Biz barış için anneyiz'
 
Yıllardır barışı sağlayabilmek için mücadele eden yüzlerce barış annesinden biri olan Hidayet yaşadıklarını anlatmayı sonlandırırken son olarak şöyle konuşuyor: “Biz anneyiz. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi bilemiyoruz artık. Biz barış annesiyiz ve barış istiyoruz. Zindanlardakiler için, halk için barış istiyoruz. Herkes için barış istiyoruz. Yaşadığım müddetçe barışı istemekten vazgeçmeyeceğim. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan nasıl ki ‘barış ve kardeşlik’  diyorsa biz de öyle diyoruz. Biz barış için anneyiz, başka bir şey için değil. Biz diyoruz ki ne asker ölsün ne polis ölsün ne de gerilla ölsün. Herkes için barış istiyoruz, başka da bir şey istemiyoruz devletten.”