Gazeteciler evden çalışıyor: Gürültü yapan komşular, kahvaltı bekleyen çocuklar
- 09:01 2 Mayıs 2020
- Yaşam
Şehriban Aslan - Zeynep Durgut
DİYARBAKIR - Salgının yayılmasıyla beraber evden çalışmaya başlayan gazeteciler bir günlerini anlatarak, sürekli sahada çalışan gazeteciler olarak evden çalışmaya zor adapte olduklarını ve sorumluluklarının arttığını belirttiler.
Koronavirüs salgını ile beraber ticari amaç gütmeyen birçok demokratik, özgür basın kurumu çalışanlarının sağlığını önceleyerek evden çalışma koşulları oluşturdu. Evden çalışma koşullarını yaratan basın kurumlarından olan Jinnews ve Mezopotamya Ajansı (MA) çalışanlarına yeni çalışma sisteminin ve bir günlerini nasıl geçirdiklerini sorduk. Sürekli sahadan haber yapan gazeteciler, evden çalışma fikrinin ilk etapta kolay göründüğünü ama haber kaynağına ulaşma, görüntü ve sağlıklı bilgi edinme konusunda kendilerini zorladığını ifade etti.
Gazetecilerden Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Arjin Dilek Öncel, ilk haftalarda adaptasyon sağlamakta zorluk yaşadığını belirtirken, Jinnews muhabirlerinden Hikmet Tunç ile Filiz Zeyrek’te hem çocuklarıyla ilgilenip hem de haber yapmanın kendilerini her zamankinden daha zorladığını ifade ediyorlar.
‘Güne planlama ile başlıyorum’
Sahada aktif olarak çalışan MA Muhabiri Arjin Dilek Öncel, korona günlerinde ilk zamanlarda evde çalışmaya adapte olmadığını söyleyerek, “Daha önce sabah 08.30’da başlayan mesaime yetişmek için 06.40’da uyanmam gerekiyordu. Ancak tüm dünyanın başına bela olan koronavirüs salgını hayatın olağan akışını değiştirdi. Bizde herkes gibi evden çalışmalarımızı yürütüyoruz. Evde çalışmaya başladığımız ilk iki hafta erkenden uyanıyordum. Ancak bu alışkanlık sadece bir hafta sürdü. Daha sonra saat 08.00’da uyanmaya başladım. Evimin salonunu çalışma odası yaptım. Çalışma odası dediğimde bir bilgisayar bir masa ve sandalye yeterli oluyor. Sabah saat 08.30’da yine aynı sistemle gündem toplantısına katılıyorum. Ancak bu sefer toplantılar telefon üzerinden gerçekleşiyor. Gün içerisinde gündemime alacağım, planlamasını yaptığım konuları paylaştıktan sonra, acil yapılması gereken bir haber yok ise kahvaltı yapıyorum” diyor.
‘Haber kaynaklarımız ile telefon üzeri görüşüyoruz’
Evde çalışmalarından kaynaklı tüm haber kaynakları ile telefon üzerinden görüşme sağladıklarını kaydeden Arjin, bununda kendilerini zorladığını ifade ediyor. Arjin, “Bu bazen uzun zaman alabiliyor. Telefon üzerinden görüşmek istemeyen kaynağa sorularımı mail yoluyla gönderiyorum. Gidip bizzat yüz yüze görüşüp sorularımızı sorma fırsatı olmuyor. Uzun bir süre cevap beklediğim de oluyor. Buda haberlerimde aksamalara neden olabiliyor. En çok sıkıntı yaşadığım sorun da görüntülü haber yapma noktası. Görüntülü röportajlarda haber kaynağımıza görüntünün nasıl çekilmesi gerektiği konusunda bazı bilgiler vermek gerekiyor. Tabi gidip bizzat görüşme de sağlayabiliriz. Ancak biz koronavirüse rağmen göze alsak dahi haber kaynağının hassasiyeti var ise bu mümkün olmuyor” diye anlatıyor.
‘Görüntü konusunda problem yaşıyoruz’
Arjin, haber kaynakları açısından görüntü çekme konusunda sorun yaşandığını, kimi zaman sadece kadraja başın sığdığını, kimi zaman görüntünün çok aşağıdan çekildiğini veya telefonun dikey tutularak çekilmiş olduğunu belirtiyor. Arjin, ayrıca habere uygun olarak kullanmak istedikleri fotoğraflarda sorun yaşadıklarını ve güncel bir fotoğraf isteyince kaynak tarafından vesikalık fotoğrafın gönderildiğini ekliyor.
‘Evde çalışmanın tek avantajı salgından korunmak’
Aktif hareketli bir çalışma temposundan evde çalışmaya başlamanın sağlık açısından da zorladığını söyleyen Arjin,“Sadece haberleri yazmak için ajansa dönüyorduk. Ancak şimdi sürekli evde olmak hareketsiz kalmamıza neden oluyor. Neredeyse günün yarısı sandalyede oturarak geçiyor. Belki tüm gün haber yazmıyoruz ancak şu günlerde sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanıyoruz. Sosyal medya üzerinden de haber derleyebiliyoruz. Şu günlerde evde çalışmanın tek avantajı sanırım koronavirüsten daha iyi korunuyor olmamızdır. Dezavantajları ise, malum çocuklar dışarı çıkamıyor ve enerjilerini boşaltamıyorlar. Üst komşumun 3 yaramaz çocuğu da enerjisini evde boşaltıyor. Sabahın erken saatlerinden akşam geç saatlere kadar gürültü yapıyorlar. Mesaim saat 18.00’da sona eriyor. Ancak bu saatten sonra da bir sonraki günün gündemini oluşturmaya çalışıyorum” diyerek evde geçirdiği zamanı özetliyor.
‘Salgın herkesi etkilediği gibi gazetecileri de etkiledi’
Jinnews muhabiri Hikmet Tunç da salgından dolayı evden çalışmak zorunda kaldıklarını kaydederek, “Dünyayı etkisi altına alan ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan koronavirüs birçok meslek gurubunda olduğu gibi biz gazetecileri de olumsuz etkiledi. Virüsün ülkede etkisini göstermeye başlamasıyla birlikte bizlerde tedbirlerimizi aldık. İşe çalışma yöntemlerimizi değiştirerek devam ettik. İlk olarak mesleği icra ettiğimiz büroları evlere taşıdık. Salgın gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Her an herkes bu salgına yakalanabilir psikolojisiyle hareket ediliyor. Dolayısıyla bizler haber kaynaklarımız içinde önlem alarak hareket etmek durumundaydık. Bu sebeple genellikle telefonla, sosyal medya aracılığıyla farklı yöntemleri kullanarak haber kaynaklarımıza ulaşmaya çalışıyoruz” diye belirtiyor.
‘Her şeyden önce sorumluluklarım var’
Yaklaşık olarak 4 yıldır bölgede gazetecilik yaptığını belirten Hikmet, mesleğe başlarken gazeteciliğin dünyanın en yorucu ve oldukça riskli mesleklerden biri olduğunun farkında olduğunu ifade ediyor. Hikmet hem gazeteci olmanın hem de bir anne olmanın getirdiği zorluklar olduğuna değinerek, “Beraber çalıştığım arkadaşlarımdan daha çok çaba harcamak zorunda bırakıyor. İş saatlerim diğer arkadaşlarıma göre esnekti. Fakat ben bu iş saatleri ile daha geç gidebiliyor ve daha erken çıkabiliyorum. Ama bu zaman dilimi arasında arkadaşlarım kadar haber çıkarmak zorundayım. Çünkü her şeyden herkesten önce benim kendi sorumluluklarım var ve ben bu sorumlulukları alırken, kimse beni zorlamadı. Aksine ben her kadının olması gereken çabayı sarf etmesi gerektiği bir tercihi yapmıştım” diyor.
‘Evde çalışmak ilk olarak beni zorladı’
Hikmet’te her meslektaşı gibi evde çalışmanın kendisini zorladığına dikkat çekerken, “Bir muhabir olarak mesleğimi evde yapıyor olmak beni zorladı. Çünkü yaşadığım mekânda bakmam gereken bir çocuğum var. Onun ihtiyaçlarını gün içinde gidermek durumundayım. Ama onun ihtiyaçlarını giderirken, bu sırada ani bir gelişme olduğunda tıpkı kızıma baktığım gibi o olaya da yoğunlaşmak durumundayım. Mesleğim zor ama bölgede tüm olumsuzluklara rağmen herhangi bir kadının sesi olmak, ona dokunmak, bundan diğer kadınları haberdar etmek benim için çok kutsal bir görev” diyerek mesleğine olan bağlılığının nedeninin altını çiziyor.
‘Sorumluluklarım beni mesleğimi icra etmemden alıkoymuyor’
Hikmet son olarak hiçbir zorluğun mesleğini icra etmekten alıkoyamadığını vurgulayarak, “Örnek vermek gerekirse her ne kadar baharı dışarıda yaşamamış olsak da evde toplumda bilindiği gibi bir ‘bahar temizliği’ var. Kıştan odun sobası vardı onu kaldırdım. Duvarlar is tuttuğu için duvarları sildim. Bunların yanı sıra hem çocuğuma bakıyorum hem de haber yapıyorum. Ayrıca küçük bir bahçem var. Baharın gelişi ile bahçenin de bakımını yapıp, eşeleyip sebze ekeceğim. Aslında hem yaptığım meslek zor hem de üstlendiğim sorumluluklarım var. Her şeye rağmen bunlar mesleğimi icra etmekten beni alıkoymuyor” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
‘Uyanır uyanmaz ilk olarak çocukların ihtiyacını gideriyorum’
Jinnews muhabirlerinden Filiz Zeyrek’te hem evin hem de çocuklarının sorumluluğunu aldığını ve bunun da kendisine ekstra bir zorluk getirdiğini kaydediyor. Filiz, “Bazı sabahlar 08.00’de güne başlıyorum. Güne başlama saatim biraz da çocuklarımın uykusuna bağlı oluyor. Tabi bu saatlerde uyanmak şu an ki karantina günleri için geçerli normal şartalar da çocuklar okula gittiği için saat 05.00’te uyanıyordum. Karantina günlerinde uyanır uyanmaz önce çocuklarla kahvaltı hazırlıyoruz tabi bu olay çocuklar için müthiş bir durum. Onlara soracak olursak; bu virüsten çok memnunlar, hem okula gitme gibi bir dertleri yok hem de anneleri her sabah onlara kahvaltı hazırlıyor” diyerek güne nasıl başladığını anlatıyor.
‘Önce ev işi ve çocuklar ardından haberlerim’
“Kahvaltıdan hemen sonra her evde olduğu gibi bende süratle ev temizliğine başlıyorum” diyen Filiz, “Bu saat 11.00’a kadar sürüyor. Evin günlük işlerinin ardından çocukların ödev ve dersleri başlıyor. Bununla da ilgilenmek durumundayım. Tabi bu durum beni oldukça yormaya yetiyor. Annem hasta olduğundan ve kalabalık bir aile olduğumuzdan neredeyse evin tüm sorumluluğu bana ve kardeşime kalıyor. Kendi ekmeğimizi kendimiz yapıyoruz. Bu da haftada 2 kez gerçekleşiyor” diyerek evdeki sorumluluklarını dile getiriyor.
‘Kendime ait bir çalışma odam yok’
Filiz günün geri kalanında neler yaptığını şöyle özetliyor: “Gün içinde elimde olan haberlerimi teslim edip planlamaya verdiğim haberleri yapıyorum. Aile kalabalık olduğundan kendime ait bir çalışma odam yok. Sürekli bir kargaşa ve yoğun seslerin olduğu bir ortamda haber yazmanın zorluğunu herkes tahmin ediyordur. Ona rağmen haberlerimi yazmak için yoğun bir mücadele veriyor ve elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. Ayrıca her gün farklı konular üzerinde haberler yapmak durumundayız. Haber bulma konusunda öyle çok zorlanmıyorum desem doğru olur. Şu bir gerçek karantinalı günlerde daha çok haber yazıyor daha çok yorulduğumu da belirtmek istiyorum. Sürekli bir iletişim içindeyiz kadınlarla ve sürekli bir gündem yaşandığı için bizde yaşananları ajansımız aracılığıyla kamuoyuna aktarma gereğini hissediyoruz.
‘Ajansımdan güç alıyorum’
Genellikle bir gün önceden belirlediğim konuyu araştırıp ona uygun görüş almak istediğim haber kaynağına ulaşıyorum. Belirlediğim haber kaynağından önceliğim görüntülü röportaj almaktır. Olumlu cevap verdiğinde kaynağa uygun bir saat verip Skype üzerinden görüşüyorum. Görüntülü görüşmeyi kabul etmediği taktirde de sorular oluşturup onun üzerinden cevaplar alarak haberleştiriyorum. Bu böyle sürüp gidiyor. Tabi bunları yapınca defalarca çocuklar röportajı sabote ediyor, defalarca çekimi durdurmak zorunda kalıyorum. Bazı geceler çocuklar uyuduktan sonra haberlerimi yazıyorum tabi bu durum sabahı da bulduğu oluyor. Her şey çok yorucu olsa da ajansımda benimle aynı görevi yapan kadın arkadaşlarımdan güç alıyorum. Ajanstaki kadınlar bana kadının asıl gücünü, ekonomik özgürlüğümü ve dünyaya bakış açımı değiştirmemi güzel bakmamı öğrettiler. Benim aslında ne kadar güçlü bir iradeye bilince sahip olduğumu öğrettiler. Bundan dolayı mesleğimi çok severek yapıyorum.”