8 Mart’a 8 Kadın Hikayesi…
- 09:11 1 Mart 2020
- Yaşam
Bir meydanda 3 yıllık direniş: ‘Beye’ karşı çıkma hissini tüm hücrelerimde hissediyorum
Gülistan Azak
DÜZCE - KHK ile ihraç edildikten sonra Düzce Meydanı’nı direniş alanına dönüştüren Alev Şahin, “Burada Köroğlu’nun topraklarında olmak ve yeniden bir ‘beye’ karşı çıkmak hissini tüm hücrelerimde hissediyorum” diyor. 8 Mart’ı da üçüncü kez direnişle karşılayan Alev, “8 Mart’ın bayrağı elden ele taşınarak devam edecek” diyor.
Her kadın yaşadıklarıyla yazılmamış bir romandır düşüncesinden yola çıkarak kadınların direniş içerisinde geçen yaşam öykülerini, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırladığımız "8 Mart’a 8 Kadın Hikayesi" çalışmamızla sizlerle buluşturmak istedik. Kuşkusuz kalemimizin yazdığından daha fazlası kadınların hikayeleri ,"Vardık. Varız. Var olacağız" diyen direniş seslerini, mücadelelerini büyüten kadınlar yeniden tarih yazıyor. İlk hikayemiz KHK ile ihraç edildikten sonra Düzce Meydanı’nı direniş alanına dönüştüren Alev Şahin’in yaşamı ve direnişi ile başlıyoruz.
Alev Şahin, 39 yaşında bir mimar. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olan Alev, Düzce'de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nde mimar olarak çalştığı dönemde OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işini kaybeden binlerce insandan biri. Yıllardır işini geri alma talebiyle Düzce’nin meydanı olarak bilinen Avni Akyol Parkı önünde yaz, kış demeden her gün oturma eylemi yapıyor. Eylemini Perşembe günleri AKP Düzce İl Binası önüne taşıyor. Ancak her eyleminde gözaltına alınıyor, para cezası veriliyor.
Usulsüzlüklere göz yummadığı için yetkileri elinden alınır
1999 Marmara Depremi’nden sonra mimarlık okumaya karar veren Alev’in bu mesleği seçmesinde betonlar altında kalarak yaşamını yitiren onlarca insan etkili olur. Sağlam binalar yaparak insanların depremde canlarını yitirmesini engellemek isteyen Alev, 6 yıl önce Düzce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne altı sene önce atanır. Çalıştığı süre zarfında, şantiyelerdeki denetimsizliklere göz yummadığı için bir yıl boyunca mesleğiyle ilgili iş alamayan Alev’in yetki ve görevleri alınır. Sendikal hak ve özgürlükler üzerine yaptığı açıklamalar hatta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair katıldığı etkinlikler dahi hakkında soruşturma konusu olan Alev, aldığı cezaya rağmen biran olsun ekmek ve emek mücadelesinden vazgeçmez.
‘Direnişim nicel ve nitel birikimin soncuydu’
6 Ocak 2017 ‘de gece yarısı yayınlanan KHK ile işinden çıkarılan Alev, “Bu sadece kendi ekmeğim meselesi değil elbette. İşimin elimden alınması bardağı taşıran son damla oldu sadece. Bir sendika temsilcisi olarak sokakta olmam nicel ve nitel birikmişliğin sonucuydu. Adaletsizlikler, katliamlar, yoksulluk, intiharlar, açlık, iş cinayetleri, haksızlıklar…” diyor.
30 Ocak 2017’de “Katil değilim, hırsız değilim, darbeci değilim. Halkın mimarı olmaya çalıştım, tek derdim kamunun çıkarını korumak oldu” pankartı ile Düzce Meydanı’nda direnişe geçen Alev, 29 Şubat itibariyle 1120 günü geride bıraktı.
‘Anadolu halkı direnene sahip çıkıyor’
Direnişe sistemden yana yara almış her kesimden destek bulduğunu belirten Alev, sürdürdüğü ekmek ve emek mücadelesine ve tepkilere dair şunları aktarıyor: “Direniş alanımda çok güzel anılar biriktirdim. Tam bir halk deryasının içinde hissediyorum kendimi. Anadolu halkı direnene sahip çıkıyor. Düzce her ne kadar Osmanlı’dan bu yana iktidarların her istediğini yapmışsa da tarihindeki Köroğlu damarını da koruya gelmiş bir şehir diyebilirim. Burada Köroğlu’nun topraklarında olmak ve yeniden bir ‘beye’ karşı çıkmak hissini tüm hücrelerimde hissediyorum. Yağmur, kar altında da burada oluyorum. Bana şemsiyesini veren, simidini paylaşan, evlerini, evlerinde yaptıkları yemekleri paylaşanlar oluyor. Aralarında imece yaparak eksikliklerimi gidermeye çalışanlar var. Bunlar unutamayacağım şeyler. Yine beni kendine yakın bulup derdini, sıkıntısını paylaşan, danışanlar oluyor. Bunu çok değerli buluyorum. Annemin rahatsızlığı nedeniyle direniş alanımı birkaç günlüğüne bırakmak zorunda kalmıştım geçenlerde. Düzce’ye gelişimde ‘hoş geldin’ tatlılarıyla karşılaştım. Aile olduk diyebilirim. Öyle ki, tedavi gördükleri hastanelerde refakatçi olduklarım, bahar temizliğine yardıma gittiklerim, kutlama günlerine katıldıklarım oluyor. Anlatamaya sığdıramayacak denli çok ve güzel anılar biriktirdim. Halk ile geliştirdiğim bu duygu alışverişi kendi yoldaşlarımdan tanıdığım ve geliştirdiğim duyguları büyütmeme ve öteye taşımama olanak sağladı. Direnişin halkta güven oluşturduğunu gördüm. Tüm saldırı ve baskılara rağmen direnişi ayakta tutan tam da bu sevgi ve saygı bağı. Devlet de benim bu alanda ‘bir’ değil ‘binler’ olduğumun farkında.”
‘Kadın mücadelesinden miras aldığımız tarihi bir sorumluluk’
Direnişi hemcinslerinin verdiği tarihsel emek mücadelesinden miras aldığını belirten Alev, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü şu sözlerle ifade ediyor,“8 Mart, 1857’de Amerika’da dokuma işçisi kadınların hayatları, canları pahasına fazla mesai saatleri ve insanca yaşama koşulları için ödedikleri bedel, dünya kadınlarına bir mirastır aslında. Bu ülke topraklarında da savundukları eşitlik, özgürlük uğruna canlarını vermiş kadınlar var. Onların mücadelesinin bayrağını taşımak büyük gurur. Bu mücadele bayrağını dalgalandıranın bugün ismi Alev yarın ise Ayşe, Fatma ve birçok isim… Böyle devam edecek. 8 Mart’ın ruhuyla dokuma işçisi kadınların ve bu topraklarda mücadele ederken yaşamını yitirmiş, tutsak edilmiş kadınlarımızın anısını, mücadelesini mücadelemize katıp direnmeye devam edeceğiz. Bu bizim mücadeleyi sürdüren, mücadele ederken yaşamını yitiren, tutsak edilen kadınlara karşı vermemiz gereken tarihi bir sorumluluk. Bir 8 Mart’ı daha direnişle karşılamanın gururu içindeyim. Yaptıklarımız bir sonraki nesle armağan kalacak. 8 Mart’ın bayrağı elden ele taşınarak devam edecek. Ta ki eşit, özgür, adil bir dünya yaratılıncaya kadar.”