Tüm zamanların kadını: Sakine Cansız

  • 09:01 8 Ocak 2020
  • Yaşam
Nûdem Têkoşer
 
QAMIŞLO - Kürt kadınının özgürlük mücadelesinde, yaşamında verdiği kavga ile sembolleşen ve dünya kadınlarına kavgasını miras bırakan Sakine Cansız, 21’inci yüzyılın tanrıçası oldu. Kızıl renkli saçları, mütevazı duruşu ve sessiz ama anlam dolu gülüşüyle tüm zamanların kadını olan Sakine’nin kavgası Ortadoğu’da yeşeriyor.
 
Bir devrimci, isyancı, dağların doruklarına aşık bir gerilla, geriliği kabul etmeyen, özgürlük aşığı ve Kürt kadın hareketinin öncüsü Sakine Cansız… Ailesinin baskılarına başkaldıran, çalıştığı fabrikalarda emek sömürüsüne karşı işçileri örgütleyen, Türkiye’deki sol hareketlerde aradığını bulamayınca Apocu gruplarla bağ kurmak için Dersim’den Ankara’ya giden Sakine, PKK 1’inci kongresinde yer alan iki kadından biri olur ve kadın özgürlük mücadelesinin ilk tohumunu o serper PKK’nin içine.
 
Direnişi ile umut ışığı olur 
 
1980 darbesi öncesi 1979’da Elazığ’da PKK’li sempatizanlara ve kadrolara yönelik başlatılan büyük operasyonda Elazığ’da yakalanır Sakine. Ağır işkencelere rağmen teslim olmaz ve direnişçi çizginin sembolü haline gelir. 1980 darbesi ile birlikte cezaevine giren kadınları hücre hücre, koğuş koğuş örgütler, eğitir ve moral verir. Esat Oktay Yıldıran'ın İç Güvenlik Amirliği'ne getirilmesiyle birlikte Diyarbakır Cezaevi'nde başlayan karanlık dönemde, tüm tutsaklara ve tutsak yakınlarına direnişiyle umut ışığı olur. 
 
‘Hep Kavgaydı Yaşamım’ Sakine’nin yaşamının özeti
 
9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan ile birlikte Sakine Cansız’ın katledilmesinin üzerinden yedi yıl geçti. Sakine’nin kaybı sadece Kürt kadınları ve PKK için değil, dünya kadınları ve enternasyonal mücadele için de önemli bir kayıp. Katledilmeden önce dağlarda kaldığı dönemlerde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın istemi üzerine Sakine, yaşamının önemli anlarını “Hep Kavgaydı Yaşamım” adıyla üç ciltlik kitapta özetler. Sakine, çelişkilerini, çatışmalarını, direnişini, isyanını, sevgisini, duygularını en yalın haliyle cesurca kaleme alır.
 
“Tarih 26 Aralık 1990’ı gösteriyor. 17 Mayıs 1979’da, Elazığ’da, sabahın köründe evden alınmıştım ve şimdi Çanakkale zindanından çıkıyorum. Nereden nereye... Denizin lacivert rengi bir harika! Güneş ışınlarının yarattığı parıltı denize çok daha güzel bir görüntü vermiş. Hava güzel. Besra’nın tanıdığı bir kaç dostla görüştükten sonra otobüsle İstanbul’a hareket ediyoruz. Yol boyunca arkadaşlarla geçirdiğim o son günü, o günün yıllara bedel sıcaklığını, yakınlığını düşündüm... O günlerin güzel yoldaşlığına doyamadım...” sözleriyle özetliyor cezaevinden çıktığı zamanı Sakine, Hep Kavgaydı Yaşamım kitabının üçüncü cildinin ilk satırlarında.
 
Cezaevinden çıktığı gibi YKD ve MKM’yi kurdu
 
Diyarbakır Cezaevi direnişiyle hafızalarda unutulmayacak bir yer edinen Sakine, cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’da ilk kadın kurumlaşması olan Yurtsever Kadın Derneği’nin (YKD) tüzüğünü yazarak,  kurucuları arasında yer alır. Kürt aydın ve sanatçıları ile birlikte Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM) kuruculuğunu yapar. Özgür Halk dergisi, Özgür Ülke gazetesinin yayın faaliyetlerine de katkı sunar. Halkın yoğun ilgisiyle karşılanan Sakine, 1991 yılında Halkın Emek Partisi (HEP) tarafından İstanbul’da organize edilen 21 Mart Newroz kutlamasına katılarak binlerce kişiye hitap eder. Türkiye’de kaldığı beş aylık süreçte devlet baskısına rağmen önemli çalışmalar yürütür. Devlet, yıllarca cezaevinde kalan Sakine’nin Türkiye’de faaliyet yürütmesine izin vermez ve takibe alır.
 
Sakine o günleri şöyle anlatır “…Ne kadar gözü kara girmiştim işlere. Büyük bir açlık vardı. Dikkat ediyordum belki, ama düşman durmuyordu. Çok rahat olduğum anlarda beni yakalayabilirlerdi, bu konuda aşırı güven, tedbirleri yeterli görme vardı ya da inadına bir meydan okuyuş.”
 
1 Mayıs 1991’de Türkiye’den ayrılır
 
Kürt halkının özgürlük davasına ömrünü adayan, kadın özgürlük mücadelesini bulunduğu her yerde temsil eden, devlet baskısının arttığı, Kürt siyasetçilerinin linç edildiği bir süreçte demokratik siyaset içinde yer alan ve bulunduğu her yerde erkek aklına, geri kadın duruşuna karşı özgür kadın bilincini ve iradesini geliştirmek için kendi deyimiyle “kavga”sını veren Sakine, 1991 yılında “Benim için Önderlik devrimin kendisiydi, davamın, kavgamın kendisiydi” dediği Abdullah Öcalan için Şam’a gidiş hazırlığı yapar.
 
Sakine, cezaevinden çıktıktan beş ay sonra 1 Mayıs 1991’de İstanbul Yeşilköy’de bulunan Atatürk Havaalanı’ndan bir Yunan uçağına binerek ayrılır. Kısa bir süre Avrupa’da kalır ve oradan da zaman kaybetmeden Şam’a gider.
 
13 yıl sonra ilk buluşma
 
Sakine, “Şam havaalanına iniyoruz. Yürek atışlarımı duyuyorum. Sanki hemen Başkan’ı görecekmişim gibi bir heyecan” sözleriyle Şam’a hangi duygularla ayak bastığını anlatır. Abdullah Öcalan’ın isteği üzerine Şam Havaalanı’na gönderilen dört kişi büyük bir buket çiçekle karşılar Sakine’yi. Abdullah Öcalan evinde fotoğrafını astığı, PKK kadrolarına ve halka verdiği eğitimlerde işkenceye karşı direnişçi ve asi duruşunu anlattığı Sakine ile 13 yıl sonra Şam’da görüşür. Abdullah Öcalan ile yıllar sonra ilk görüşmesini şu sözlerle anlatıyor Sakine: “Başkan’ı en son Fis Kongresi’nde görmüştüm. Günaydın Apartman’a geri dönmüş, bir gün sonra ayrılmıştık. On üç yıl olmuştu. Araya giren zindan yıllarından sonra kefenleri yırta yırta yaşam kaynağımın en güzel yanına ulaşmıştım. Geçen sürede çok şey değişmişti ve bunu adım adım, düşe kalka, çelişkilerle boğuşa boğuşa öğrenecektim. Ama Başkan çok fazla değişmemişti. Zaten ‘Beni nasıl buldun?’ sorusuna ‘Başkanım, gençsiniz hala, dinç kalmışsınız, buna çok sevindim’ diyorum.”
 
Abdullah Öcalan da Sakine’ye “Pek yıpranmamışsın, genç kalmışsın. Saçlarını da ağartmamışsın. İyi, yaşın genç herhalde. Yolun yarısına çok var” der.
 
‘Başkanım sizi hep sevindireceğim’
 
Mahsum Korkmaz Akademisi’nde altı ay eğitimde kalan Sakine için Abdullah Öcalan ve yoldaşlarından ayrılma vakti gelmişti. Abdullah Öcalan “Haydi Sakine, sen dağları seviyorsun. Dağlara vura vura bütünleşirsin herhalde. Başarı haberlerini bekliyorum” diyerek Sakine ile vedalaşarak dağlara uğurlamıştı. Sakine ise ayrılma anını şöyle anlatıyor: “ ‘Başkanım sizi hep sevindireceğim’ demiştim sadece. Şam caddesine inen yokuştan aşağıya doğru koşarak inmiştim. Başkan’ın elleri uzun süre havada sallanıyordu. Bir kez daha Apoculuğun gururunu yaşadım.”
 
Çantasını 29 yıldır saklıyor
 
Sakine, Şam’dan ayrıldıktan sonra dağa gitmek için Suriye-Irak sınırda bulunan Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrik kentine bağlı Merga Mire köyünde 16 kadın arkadaşıyla birlikte bir eve giderek yol bekler. Sakine, dağa gitmeden önce kaldığı evin sahibi Kamla Kemi’ye çantasını hediye eder. Kamla, Sakine’nin çantasına yıllardır gözü gibi bakıyor. Evin sahibi 56 yaşındaki Kamla, Sakine ile ilk karşılaşmasını ajansımız ile paylaşıyor. 
 
Sakine, gitmeden önce evinde kaldığı Kamla’ya, bir kol çantası ve boncuktan yapılmış küçük bir cüzdan, bir de ceketinden kopmuş düğmeleri anı olarak bırakır. Kamla, o günden sonra tüketmediği heyecanını şu sözlerle aktarıyor: “Uzun bir ceketi vardı bize geldiğinde. Düğmeleri kopmuştu. Dikeyim dedim. ‘Yok dikme, düğmeler sende kalsın’ dedi. Düğmeleri bıraktığı gibi duruyor. Bir de bana çantasını bıraktı. Çantasını ve içinde bıraktığı eşyaları yıllardır yanımda taşıyorum.”
 
Kamla’nın hayatını değiştirdi
 
Sakine’yi Diyarbakır Cezaevi’ndeki onurlu direniş efsanesinin Kürt kadın kahramanı olarak tanıdığını dile getiren Kamla, Sakine’nin başta kendisinin ve Kürt kadınların hayatını değiştirdiğini ifade etti. Kamla, Sakine’yi şöyle anlatıyor: “Heval Sakine çok güzel bir kadındı. Bakmaya doyamazdık. Gülüşüyle hayran bırakıyordu. Kürtçe bilmiyordu. Biz de Türkçe bilmiyorduk. Ama gülüşü ve bakışlarıyla bize her şeyi anlatıyordu. Biz de anlıyorduk. Köyümüzde kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç herkes ona hayran kalmıştı. Arkadaşlar onun konuşmalarını bize tercüme ediyorlardı. Bizimkini de ona tercüme ediyorlardı. Hem birikimli hem disiplinliydi.”
 
‘Kürt kadınlarına kavgasını miras bıraktı’
 
Sakine’nin sabahın dördünde köyde askeri eğitim için grubunu uyandırıp eğitime götürdüğünü ifade eden Kamla, Sakine’nin bir saatini bile boş geçirmediğinin altını çiziyor. Kamla, Sakine’nin köyde bulunduğu süreçte halka PKK’yi, Abdullah Öcalan’ı ve Kürtlerin yaşadıklarını anlattığını belirtiyor. Kamla, şu sözler ile konuşmasını sonlandırıyor: “Tandırda emek yaparken yanıma geliyordu. Dağa gittiğinde zorlanmadan ekmek yapmak için ekmek yapmayı öğreniyordu. Heval Sakine bizim ev işlerini nasıl yaptığımızı görünce, evi nasıl idare ettiğimizi görünce güçlü olduğumuzu, ancak örgütlenmemiz gerektiğini söylüyordu. Önderliğin kadına verdiği değeri ve konumu anlatırdı. Heval Sakine dört parça Kürdistan’da yaşayan tüm kadınlara büyük bir mücadele mirası bıraktı. Kürt kadınlarının Sakine Cansız’ın kadın mücadelesine sahip çıkması gerekiyor.”