Zeynep Ananın hikayesi savaşın bir özeti

  • 09:17 24 Ekim 2019
  • Yaşam
Nûdem Têkoşêr-Cihan Murat
 
QAMIŞLO - Türkiye’nin bölgeye dönük başlattığı saldırıların akabinde göçler, hak ihlalleri ve direniş içi içe yaşanmaya başladı. Savaş nedeniyle evinden göç eden Zeynep Dawîd’in hikayesi ise savaşın ve göçün özeti.  
 
Birleşmiş Milletler’in (BM), açıkladığı rapora göre Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları sonucunda 80 bini çocuk, 176 bin kişi yerinden edildi. BM her ne kadar “insanlık dramı yaşanmasın” dese de saldırılarla birlikte bölgede büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Saldırılar nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halklar büyük bir dram ve telafi edilemez acılar yaşıyor. Bir yandan evlerini savundukları sırada katledilenler toprağa verilirken, diğer yandan ise başka bölgelere göç yaşanıyor. Türkiye’nin Serêkaniyê saldırılarında ağır hak ihlalleri yaşandı. Aileler parçalandı. Uçaklar evleri bombaladı. Evlerini savunmak isteyenler katledildi. Halk savaş nedeniyle evlerini bırakıp Kuzey ve Doğu Suriye’nin çeşitli bölgelerine göç etmek zorunda kaldı.  En çok göç veren ise savaşın en ağır yaşandığı Serêkaniyê oldu.
 
Kongreya Star ve Özerk Yönetim’den yardım kampanyası
 
Qamişlo’da 22 Ekim’de Serêkaniyê’den göç edenler için yardım kampanyası başlatılmıştı. Kongreya Star’ın başlattığı yardım kampanyasına halk yoğun ilgi gösteriyor. Yardım kampanyasına her yerden güçlü bir destek bekleniyor. Yine Demokratik Özerk Yönetim’e bağlı meclis ve komünler de evlerinden göç eden siviller için yardım kampanyası başlattı.
 
Qamişlo’da halk Serêkaniyê’den göç edenlere evini açarak dayanışmayı güçlendirirken, Qamişlo’ya göç eden binlerce sivilden biri de Zeynep Dawîd. 
"Akrabaları Türkiye’de olan ve onlarla hala görüşen Zeynep Ana, Suriye ve Türkiye sınır kapısının kapalı olması ve gidiş geliş yasağı nedeniyle akrabalarını unutmak üzere olduğunu söylüyor."
Savaş nedeniyle göç edenlerden biri Zeynep Dawîd
 
Savaş nedeniyle evinden göç eden Zeynep Dawîd’in hikayesi savaşın ve göçün özeti. Zeynep yetmişinde bir çınar. İki kaşının arasında bir döğmesi var. Yüzündeki derin çizgiler yaşadığı acıların izini taşıyor. Urfa’nın Viranşehir ilçesinde doğmuş. Babası Türkiye’de askerlik yapmamak için ailesini toplayıp Suriye tarafına yani Binxet’e geçmiş. Önce Dirbesîyê’de bir köye yerleşmişler. Bu köyde Araplar ve Kürtler bir arada yaşıyor. Zeynep Ana’nın ailesi de çok geçmeden köyde komşularıyla güçlü bağlar kurar. Bir abisi Şam’da kanser tedavisi görürken hayatını kaybeder. Annesi abisinin bu üzüntüsünü kaldıramaz ve kalp krizinden hayata veda eder. Annesinin ölümünden sonra babası Serêkaniyêli bir gençle Zeynep’i evlendirir. Akrabaları Türkiye’de olan ve onlarla hala görüşen Zeynep Ana, Suriye ve Türkiye sınır kapısının kapalı olması ve gidiş geliş yasağı nedeniyle akrabalarını unutmak üzere olduğunu söylüyor. 
 
Mahalle komünleri yardım ediyor
 
Evi Serêkaniyê merkezinde olan Zeynep Ana, evini terk etmemek için dirense de dördüncü gün hava saldırılarından dolayı çıkmak zorunda kalmış. Hava saldırılarının en yoğun olduğu gün Til Temir’e göç etmiş. Til Temir’in de savaş hattı olması ve can güvenliklerini sağlayamaması nedeniyle Qamişlo’ya gider. Qamişlo’da akrabalarının evinde oğluyla birlikte on gün misafir olarak ağırlanır. Zeynep Ana, akrabalarına daha fazla yük olmamak için Serêkaniyê’den gelenlerin yerleştiği Liva İlkokulu’na yerleşir. Oğluyla birlikte bir sınıfta kalan Zeynep Ana, mahalle komünlerinin topladıkları yardımlarla ihtiyaçlarını karşılıyor.
"Zeynep Ana’nın yaşadığı sınıfta, iki çanta ve üç minderi var. Evinin kapısının önünde otuyormuşçasına koridorda oturup sigara içerek, kendisi gibi okulda yaşayan komşularıyla sohbet ederek acılarını ortaklaştırıyor."
Sınıf evi, koridorlar bahçesi olmuş
 
Zeynep Ana’nın yaşadığı sınıfta, iki çanta ve üç minderi var. Evinin kapısının önünde otuyormuşçasına koridorda oturup sigara içerek, kendisi gibi okulda yaşayan komşularıyla sohbet ederek acılarını ortaklaştırıyor. “Saldırıların dördüncü günüydü. Oğlum geldi, ‘anne hemen çıkmamız lazım. Çıkmazsak uçakları bizi vuracak’ dedi. Ben de evimi bırakıp bir yere gitmem” diyor Zeynep Ana.
Zeynep Ana, “Oğlumun zoruyla üzerimdeki eski elbiselerle, hiçbir şey almadan evden çıktım. Biz daha yoldayken uçaklar bizim olduğumuz bölgeyi bombaladı. Şans eseri kurtulduk”
‘Evden çıkarken bombalandılar’
 
Zeynep Ana, “Oğlumun zoruyla üzerimdeki eski elbiselerle, hiçbir şey almadan evden çıktım. Biz daha yoldayken uçaklar bizim olduğumuz bölgeyi bombaladı. Şans eseri kurtulduk” diyerek yaşadığı dehşeti anlattı. Ardında evini bırakıp çıktığı için derin üzüntü yaşayan Zeynep Ana, evini bin bir emekle yaptığını, kullanmaya kıyamadığı eşyalarının çoğunu ise Türkiye’den aldığını söylerken içerleniyor. Arap komşularının evi terk etmediğini söyleyen Zeynep Ana, mahallelerinden sadece Kürtlerin çıkmak zorunda kaldığını dile getiriyor. Evden çıkarken komşularına evine göz kulak olmaları için tembihleyen Zeynep Ana, kendisini arayan komşularından çetelerin evini talan ettiğini öğrenmiş.
 
‘Fakirdim ama muhtaç değildim’
 
Çocuk yaşta evlenen Zeynep Ana, “İki çocuğum oldu. İkisi de erkekti. Biri emeklerken nedenini bilmediğim bir şekilde öldü. Babaları da kırk yıl önce ölünce ben ve bir oğlum tek kaldık. Oğlumu bin bir emek vererek büyüttüm” diyor. Türkiye’nin savaşı bir an önce bitirip, evine dönmek istediğini belirten Zeynep Ana şunları belirtiyor: “Evimdeyken namazımı kılar, evimi temizlerdim. Her şeyim yerli yerindeydi. Fakirdim ama kimseye muhtaç olmadım hiçbir zaman. Ama şimdi ne halde olduğumu bütün dünya görüyor.”