Tekerlekli sandalyesiyle Demokrasi Nöbeti’nde

  • 09:04 10 Ekim 2019
  • Yaşam
Beritan Canözer
 
DİYARBAKIR - Demokrasi Nöbeti’ne tekerlekli sandalyesiyle katılan 78 yaşındaki Meryem Gökkan, “Ağzımızdan lokmamızı alıyorlar, elimizden aşımızı alıyorlar, kucağımızdan çocuklarımızı alıyorlar, toprağımıza, canımıza göz dikmişler. Buna da sesimizi çıkarmayacaksak niye yaşıyoruz, ne anlamı var yaşamanın” diyor. 
 
Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasının ardından başlatılan “Demokrasi Nöbeti” 53 gündür sürüyor. Nöbet eyleminin başladığı günden bu yana büyük bir kararlılık ile eyleme katılan kitlede kadınların ve gençlerin çoğunluğu ise dikkat çekiyor. Her gün gerçekleşen eylemde kadınlar ve gençler direniş şarkıları söylüyor, slogan atıyor. Kayyımın atanmasının ilk günlerinde Diyarbakır’da günlerce saldırılara karşı direnen halk, aynı iradeyle bekleyişine devam ediyor.
 
Eylemin öncüsü kadınlar…
 
Sabah 10.00’da büyükşehir belediyesi karşısında bulunan Lise Caddesi’ne gelmeye başlayan kitle, çoğu zaman kahvaltısını da eylem yerinde simit ve çayla yapıyor. Caddede bulunan marketin önünde toplanan kitle, gelir gelmez önce üzerinde oturacakları kartonları bir araya getiriyor ve oturmaya başlıyor. Alana getirdikleri yeni yasam gazetesini okuyarak gündemdeki haberleri de takip ediyorlar aynı zamanda. Saat 11.00’e kadar oturmayı sessiz gerçekleştiren kitle, eylemin başlama saati olan 11.00’da slogan ve ses çıkarma ile eylemi başlatıyor. Eylemin bitiş saatine kadar aralıksız sloganlar atılırken, bazı günler ise yürüyüş ile eyleme katılan gruplar oluyor. Seçilmiş belediye eşbaşkanı olan Adnan Selçuk Mızraklı’nın da eyleme katılmasıyla eylemin coşkusu ve enerjisi artıyor. Eylemin öncülüğünü aynı zamanda kadınlar yapıyor. Sessizlik oluştuğu an ya şarkı söyleyerek ya da slogan atarak kitleyi harekete geçiren kadınlar, kayyımlara karşı en çok da kadınların direnmesi gerektiğini hem sloganlarında hem duruşlarında sık sık dile getiriyor.
 
Tekerlekli sandalyesiyle eyleme katılıyor
 
Eylemde çoğu zaman Kürtçe şarkıların söylenmesi sırasında polisler Toplumsal Olaylara Müdahale Araçları da (TOMA) çıkardıkları motor sesleriyle kitlenin sesini bastırmaya çalışıyor. Buna karşılık ise kitle şarkılarını daha gür söylemeye devam ediyor. Aynı zamanda Selçuk Mızraklı ve meclis üyeleri belediyede yapamadıkları meclis toplantısını, eylem sırasında halkın içinde yapıyor, halkın da taleplerini, önerilerini yerinde dinliyorlar. 3 saat süren oturma eyleminin ardından yapılan basın açıklaması ile gün bitiriliyor ve her gün aynı saatte, aynı yerde toplanmaya devam ediliyor. Eyleme büyük bir kararlılık ile katılan kadınlardan 78 yaşındaki Meryem Gökkan, İsviçre’de yaşıyor. Akrabalarını ziyaret etmek için geldiği Türkiye’de günlerdir eyleme katılıyor. Aynı zamanda yürümekte de zorluk yaşayan Meryem, buna rağmen her gün tekerlekli sandalyesiyle eyleme geliyor ve direnişe ortak oluyor.
 
‘Onurlu olan hiç kimse susamaz’
 
Meryem, 1990 yılında Urfa’nın Suruç ilçesine bağlı Kulince köyünden koruculuk dayatmalarına karşı ailesiyle beraber göç etmek zorunda kalıyor. Devlet baskısına daha fazla dayanamayan Meryem, oğluna müebbet hapis cezası istenilmesiyle birlikte İsviçre’ye göç ediyor. İsviçre’ye yıllarca alışamayan Meryem, 2000'li yıllardan sonra sık sık Urfa ve Diyarbakır’a gelmeye başlıyor. Geçtiğimiz ay önce Urfa’ya gelen Meryem, ardından Diyarbakır’a geliyor. Meryem, kayyımlara karşı eylemlerin olduğunu öğrenince, “Bu irade gaspına karşı susamam. Onurlu olan hiç kimse susamaz” diyerek eyleme katılmaya başlıyor. 65 yaşındaki kız kardeşinin yardımıyla eylem alanına gelen Meryem, “Bugün değilse ne zaman çıkacağız sokağa?” diye soruyor.
 
‘Toprağımıza, canımıza göz dikmişler’
 
Meryem, devletin her türlü saldırısına ve baskısına maruz kalmış binlerce Kürt kadından biri. Meryem, “neden buradasınız” sorumuza da, “Beni buraya susmayan vicdanım ve iradem getiriyor” diye cevap veriyor. Hastalığından dolayı çok konuşamayan Meryem, “Ben bu halimle buradayım da gençlerimiz neredeler? HDP’ye oy vermiş milyonlar neredeler? Neden iradelerine sahip çıkmıyorlar? Ağzımızdan lokmamızı alıyorlar, elimizden aşımızı alıyorlar, kucağımızdan çocuklarımızı alıyorlar, toprağımıza, canımıza göz dikmişler. Buna da sesimizi çıkarmayacaksak niye yaşıyoruz, ne anlamı var yaşamın” diye soruyor. “Ben de isterdim toprağımda özgür olmayı ama Kürt düşmanlıkları bizi bu duruma getiriyor” diyen Meryem, buna karşı direnmekten başka çarelerinin olmadığına işaret ediyor.
 
‘Belediyelerimizi geri alacağız’
 
İsviçre’den akrabalarına ziyarete geldiğini belirten Meryem, “Geldiğimde olan bitenden haberim yoktu. Kız kardeşim her gün geliyormuş eyleme. Sabah baktım evden çıkacak ‘nereye’ diye sordum o da anlattı. ‘Beni de götüreceksin’ dedim, ‘hastasın, gelme’ dedi, ‘götürmezsen hakkımı helal etmem’ dedim, geldim. Bir haftaya kadar geri gideceğim ama gidene kadar buraya geleceğim. Burada eylem varken, Kürt halkı iradesi için direnirken ben nasıl evimde oturayım? Oturamazdım. Ne bedeller ödedik bu uğurda. Sadece ailemi değil, Kürt halkını kast ediyorum. Evinde şehidi olmayan, tutuklusu olmayan Kürt ailesi var mı? Evladının yolunu gözlemeyen, evladının kemiğine bile hasret olmayan Kürt annesi var mı? Bunun için bile buraya gelirim. Kürt anneleri de gelsin. Gelenler var ama biz bu kadar değiliz, bizim bu alanda dolup taşmamız gerekirdi. Bizim yüz binlere ulaşmamız gerekirdi. Nasıl kabul edebiliriz bunu, etmeyeceğiz. Direneceğiz, belediyelerimizi geri alacağız” diyor.