Abdullah Öcalan Kürt kadınlar için neden bu kadar önemli bir konumda?
- 09:15 13 Mart 2019
- Yaşam
Sozda Oremar
ŞEHBA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tanışan kadınlar, neden bu kadar bağlı olduklarını anlattı. Tanıştıkları ilk günkü heyecanla anılarını paylaşan kadınlar, hem ulus hem de kadın kimliklerine O’nun sayesinde kavuştuklarının altını çiziyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 21 yıldır İmralı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. Abdullah Öcalan'ı tanıyan kadınlar, her seferinde sunduğu perspektiflere bağlılıklarını dile getiriyor ve onun perspektifleri ile özgürlük mücadelesinde emin adımlarla yürüdüklerinin de altını çiziyor. Bunun son örneği ise Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için bir an olsun tereddüt etmeden bedenini açlığa yatırması ile görüldü. Leyla’nın ardından birçok kadın tutsak da aynı taleple eyleme katıldı.
Peki Abdullah Öcalan kadınlar için neden bu kadar önemli bir konumda? Bu sorumuzu birebir O’nunla tanışma ve görüşme fırsatı bulan kadınlara sorduk. Kadınlar da duygu ve düşüncelerini ajansımızla paylaştı.
'Yıllarca kurduğum hayal gerçek oldu'
Emîre Bekır, Abdullah Öcalan'ı gördüğü an yaşadıklarını anlatırken heyecanı gözlerinden okunuyor. Emîre, konuşmasına başlarken adeta cümleler boğazına düğümleniyor. 1992 yılında Lübnan'da Abdullah Öcalan'ı gören Emîre, Kürt özgürlük mücadelesi ile Kemal Pir, Mazlum Doğan ve Hayri Durmuş'un Diyarbakır Cezaevi'ndeki eylemlerinden sonra tanışmış. Cezaevinde yaşananların kendisini çok etkilediğini söyleyen Emîre, Abdullah Öcalan ile görüşmesini ise şöyle anlatıyor: "Yıllarca kurduğum hayal gerçek oldu. Bana sen Önder Apo'yu görmeye gideceksin dediklerinde çok sevindim. Kampa giderken ilk gördüğümüz arkadaşlar daha önce biz de çalışma yürütenlerdi. Onları görmek bizde ayrı bir sevinç yarattı. Sahaya inince halk için yapılan büyük hazırlıkları gördüm. Orada oturduk ve bekledik. Alanda gördüğümüz eşyalar büyük bir sevinç yarattı. Çünkü herkes evinden eşyalar göndermişti ve bunları görünce herkes hem çok sevindi ve inancı daha da büyüdü."
‘Küçük evimizi kurmazsak büyük evimizi de kuramayız’
Abdullah Öcalan'ı ilk gördüğünde heyecandan ne yapacağını şaşırdığını vurgulayan Emîre, "Önderliğin ilk sözü; 'Herkes kendi evinde başlamalı, küçük evimizi kurmazsak büyük evimizi de kuramayız.' Önderliğin bu sözleri üzerine kendimizi örgütledik ve kendi evimizden başladık. Çocuklarımı Önder Apo'nun felsefesi ile büyüttüm. Bu ana kadar en ufak bir yanlışları olmamış, onlarla gurur duyuyorum. Abdullah Öcalan'ın şu cümlesi beynime kazındı: 'Herkes diyor ki benim en iyi çocuğum örgüte katılıyor, ancak demiyor ki ben onları nasıl eğitiyorum, bu düzeye getiriyorum. Kendilerini tanıyorlar ve bu temelde en iyileri onlar oluyor. Siz de kendi evinizde eğitip her çocuğunuzun en iyi olmasını sağlayabilirsiniz.’ demişti.”
'İyi çalışırsak başaracağız'
Emîre, ikinci defa Abdullah Öcalan'ı Halep'te görüyor. Abdullah Öcalan'ın burada halka seslendiğini kaydeden Emîre, o anları da şu sözlerle ifade ediyor: "Abdullah Öcalan geldi ve bize bakarak derin bir of çekti. O an herkesin gözleri doldu. Bizlere şunu söyledi; '40 milyon Kürt yükünü omuzuma yüklemiş. Ben tek başıma bu yükü nasıl kaldıracağım.' O an erkeklere dönerek 'Gerçekten siz kölesiniz ve kadını da köleleştirmişsiniz' dedi. Birçok kişi kalkıp Abdullah Öcalan'a soru sordu. 'Başkanım ne zaman özgürleşeceğiz?' diye bir soru yöneltildi. O da 'Ne kadar çok çalışırsak, iyi çalışırsak o kadar çabuk başaracağız ve şehitlerimiz bize özgür bir ülke yaratacaklardır' cevabını verdi. İyi hatırlıyorum biri kalkıp 'Başkanım biz ne zaman başaracağız' diye sordu. Cevabı şu oldu; '2020'de Ortadoğu'da büyük ağır savaşlar başlayacak. Bu savaşların sonucunda bazı adımlar atılacak ve bu adımlar atılana kadar 2020'de geçecektir' dedi. Umut ediyorum ki en kısa zaman da Abdullah Öcalan İmralı zindanından çıkarak eskisi gibi yanımızda olur. Buradan İmralı Adası’na kadar sonsuz sevgi selamlarımı gönderiyorum. Leyla Güven ve tüm zindanda direnen herkese de selamlarımı gönderiyorum."
'Zaman nasıl geçti anlayamadım'
Nebihe Cemil Süleyman, 1990 yılında Abdullah Öcalan ile tanışıyor. Nebihe, Bekaa Vadisi'nde Abdullah Öcalan'ı gördüğü anı "Kampa ulaştığımda Kürdistan topraklarına ayak bastığımı hissettim. Arkadaşlar bizi çadırlara götürdü. Çok soğuktu ancak Önderlik sahaya inince hepimiz çadırlardan çıkarak sahaya indik. Sevinçten neredeyse kalbimiz yerinden fırlayacaktı. O soğuğa rağmen Önderliğin gücü burada da ortaya çıktı. Hepimizin yüreği ısındı, soğukluk umrumuzda değildi. Önderlik 3-4 saat konuştu ve sanki bir dakika konuşmuş gibime geliyordu. Zaman nasıl geçti anlamadım. Toplantı bittikten sonra kamptan çıkacaktık oturup ağladım. Bir arkadaş yanıma gelerek neden ağladığımı sordu. Dedim ki Başkanımı iyi göremedim. Arkadaş bana ‘Kalk Önderliğin yanına gidelim’ dedi. Kalabalık kitle grubu hep birlikte ‘Bir daha Önderliği görmek istiyoruz’ dediler. Ve soru-cevap tartışmaları oldu. Kalbim çok hızlı çarpıyor çıkacak gibiydi. O an içimden çok dua ettim. İyi ki bir daha Önderliği gördüm” sözleriyle anlatıyor.
‘Kadın emeğine sahip çıktı’
Nebiha, duygularını şu sözlerle sürdürmeye devam ediyor: "Ülkem için, devrim için benden ne isteniliyorsa yapmaya hazırım. Başkanımın zindandan çıkması için ben her şeyi yaparım. Önderliğin bana verdiği güç ve inanç o kadar büyüktü ki ben hala o güçle ayakta nefes alarak direniyorum ve sonuna kadar da direneceğim. Önderlik kadın emeğine sahip çıktı. Ben de bir kadın olarak Önderliğin emeğine sahip çıkacağım. Buradan 4 aydan fazladır açlık grevinde olan Leyla Güven'i selamlıyorum ve diyorum ki hepimiz Leylayız. Bu direnişle Önderliğimizi zindandan çıkartacağız."
‘İnsanlığı derin uykudan uyandırdı’
Emine Mihemed de, Abdullah Öcalan ile tanışan kadınlardan biri. Emine, Abdullah Öcalan'dan önce Kürt halkının derin bir karanlıkta olduğunu ifade ederek, "Abdullah Öcalan'ın felsefesi halkı aydınlığa kavuşturdu. Sadece halkı değil bütün insanlığı derin uykudan uyandırdı. Hep hayal ediyordum acaba bir gün Başkanımı görecek miyim? Görmeden önce de felsefesini iyi tanıyordum. Sadece bir gün Önderliği göreyim başka bir şey istemiyorum. Önderlik halka öyle bir bilinç verdi ki görmeyenler de Önderliği tanıyor ve can kanla bağlıydı ona" diyor.
‘Eve kilitlenen kadın konumundan çıktık’
Abdullah Öcalan ile tanıştığı günü yeniden doğduğu gün olarak tanımlayan Emine, o günü şöyle anlatıyor: "Eve kilitlenen kadın konumundan çıktık. Dedim gidip Başkanımı görecem ondan büyük bir güç moral alıp öyle dönerim. Büyük bir kitle grubu olarak kampa gittik. Halkın coşkusu zirvede idi, yerimizde duramıyorduk, saniyeleri sayıyorduk artık Önderlik ne zaman gelecek diye. Önderlik geldi, gelirken bütün kalabalığın gözleri parladı ve herkesin hayali gerçek olmuştu. Önderliğin söylediği her sözü altın harflerle ruh, beyin ve yüreğimize nakşettik. Önderlik kadının gözü, kulağı ve ruhu oldu. Önderliğin sayesinde kadınlar kimliğine kavuştu. Bizimle gelen ve toplantıdan sonra kararlarını verip, dönmediler dediler ki en güzel anlamlı yaşam Önder Apo'nun yanındadır ve biz bu yaşamı bulduk. Bugün kadın büyük bir rol sahibidir, bu rolü bize veren de Başkanımızdır. Ve biz bu temelde direniyoruz. Kanımızın son damlasına kadar Önderliğimizin felsefesi yolunda yürüyeceğiz. Biz gelişmemizi Önderliğimize borçluyuz. Leyla Güven şahsında tüm kadınlar diyor ki Önder Apo özgürleşmeden hepimiz tutsağız. Şehba'dan Amed'e kadar selam ve sevgilerimi Leyla Güven ve bütün direnen yoldaşlara gönderiyorum."
'Son bir kez ona sarılmak istiyorum'
Son olarak da Abdullah Öcalan'ı gören Azize Henan Ömer ile konuşuyoruz. Kalıcı felç geçiren ve yerinden kalkamayan Azize, Abdullah Öcalan ile tanışmasını büyük bir istek ile anlatıyor. Azize, "Lübnan'da Önderliğin yanına gittiğimde yüreğimde bir çiçek açılmış gibi oldu. Önderlik o zaman çok kahr olmuştu. Barzani yine ihanet içindeydi. Önderlik o zaman ne söylediyse bugün hepsi harfiyen yerine geliyor. Êfrîn işgalinde Barzani işgalcilerden yana oldu. Ben Önderliğimi çok özledim, sadece bir kez daha ona sarılmak istiyorum. Bu dünya da tek bir isteğim var oda Önderliğe bir kez daha sarılmaktır. Bu uğurda 2 çocuğumu kaybettim. Hiç pişman değilim. Gereken ne ise yapmaya da hazırım. Sadece Önderliğimi göreyim başka bir şey de istemiyorum" ifadeleriyle duygu ve düşüncelerini paylaşıyor.