‘Mezarlığa dönüşen cezaevlerine karşı ayaklanmalıyız’

  • 09:03 16 Ekim 2024
  • Güncel
 
WAN - Cezaevlerinde hasta tutsaklara yönelik artan ihlallere ve hasta tutsakların yaşamını yitirmesine dair konuşan TJA aktivisti Edibe Babur, “Cezaevleri mezarlığa dönüştü. Çıkan cenaze bir tane bile olsa halk buna karşı ayaklanmalıdır. Bütün Kürdistan buna yönelik eylemler başlatmalıdır” dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre, Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunuyor. Yüzlerce hasta tutsak, ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmezken, tutsakların hastane talepleri ya karşılanmıyor ya da kelepçeli muayene dayatmasına maruz kalıyorlar. Kelepçeli tedaviyi ve ince aramayı reddeden tutsakların hastaneye gitmesi engelleniyor. Cezaevi koşullarından ötürü hasta tutsakların hastalığı daha da ağırlaşırken, diğer tutsaklar da hastalık kapıyor. Ölüm sınırında olan ağır hasta tutsaklar bile tahliye edilmezken, tutsaklar ya ölmeye yakın tahliye ediliyor ya da cezaevlerinden cenazeleri çıkarak ölüme sürükleniyorlar.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Edibe Babur, cezaevlerinden çıkan cenazelere ve ağır hasta tutsaklara yönelik tutuma dair değerlendirmede bulundu. 
 
‘Cezaevleri mezarlığa dönüştü’
 
Edibe, AKP-MHP iktidarının yürüttüğü politikalar sonucunda Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinin mezarlığa dönüştüğünü ifade ederek, “Bir arkadaşımız daha cezaevinde hayatını kaybetti. Abdulkadir Kuday arkadaşımız üç yıldır ağır bir hastalık geçiriyordu. Az bir zamanı kaldığını biz de biliyorduk. Kirli politikalarını gençlerimiz, hastalarımız üzerinden yürütüyorlar. Hayatlarını kaybettikten sonra cezaevlerinden cenazeleri çıkıyor. Bu dünyada da Türkiye’nin kanunlarına göre de büyük bir suçtur” dedi.
 
‘Türkiye için büyük bir utançtır’
 
Türkiye’de cezaevleri ve Kürtlere yönelik büyük suçlar işlendiğini vurgulayan Edibe, “30 yılı aşkın süredir cezaevlerinde tutulan tutsaklar var. O insanlar kötü yaşam şartlarında ağır hastalıklarıyla tutuluyorlar. Ne hakları olan doktora gitme talepleri ne de insani talepleri yerine getirilmiyor. Bu yüzden insanlar ağır hastalıklara yakalanıyor. Bu Türkiye için büyük bir utançtır” şeklinde konuştu.
 
‘Biz de açık cezaevinde gibiyiz’
 
Edibe, ağır bir tecrit politikasının yürütüldüğüne değindi. Tecridin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik başlatıldığını, ancak onunla sınırlı kalmadığını ifade ederek, “Oradan hareketle bütün cezaevlerine ve bütün topluma yönelik yürütülen bir politika var. Bugün biz dışarıda olanlar da açık bir cezaevinde gibiyiz. Kürt Halk Önderi üzerinden 43 aydır yürütülen ağır bir tecrit var. Ama iyi ki Sayın Öcalan’ın fikirleri ve paradigması bugün dünyaya yayılmış durumdadır. Tecridin esas sebebi de budur” vurgusunda bulundu.
 
‘Vicdan sahibi olan herkes bu günahın ortağıdır’
 
Cezaevlerinde yaşanan ölümlerin kabul edilebilir olmadığının altını çizen Edibe, yaşanan ölümlere karşı daha çok ses çıkarılması gerektiğini belirtti. Edibe, “Kürt halkı, barıştan yana olanlar, vicdan sahibi olan herkes bu günahın ortağıdır. Eğer biz dışarıda sesimizi daha da yükseltirsek, tutsaklarımız da bu kadar zorluk çekmezler. Biz dışarıda sessiz kaldığımız için işin ağır tarafı tutsakların omuzlarına yükleniyor. Tutsaklar zaman zaman açlık grevlerine giriyorlar, eylemler başlatıyorlar. Hal böyle olunca ağır hastalıklar daha da artıyor” sözlerini kaydetti.
 
‘Hasta tutsaklar için sesimizi yükseltmeliyiz’          
 
Edibe, Kürt halkı ve barıştan yana olan herkese, sessiz kalmamaları çağrısında bulunarak, “Bugün Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde bin 600 hasta tutsak var. Hasta tutsakların bir an önce bırakılması ve yeterli sağlık hizmeti alabilecekleri yerlerde tedavi olmaları için Kürt halkı olarak sesimizi yükseltmeliyiz. İnsanların yaşamlarını ellerinden almak kimsenin hakkı değildir. Ne yazık ki bugün AKP-MHP iktidarının yürüttüğü politikalar insanların ölümlerine sebep oluyor” diye konuştu.
 
‘Çıkan cenazelere karşı halk ayaklanmalıdır’
 
Hasta tutsakların yaşadıklarına ve hayatlarını kaybetmelerine karşı sessiz kalındığını yineleyen Edibe, “Hasta tutsakların yaşadıklarına sessiz kalıyoruz çünkü AKP-MHP iktidarı bize bunu öğretti. Cezaevlerinden cenazeler çıktıkça biz uzak durmaya başladık. Biz uzak durdukça onlar yerlerini sağlamlaştırdılar. Tutsaklarımızı o yüzden bırakmıyorlar. Bizim bunu kabul etmememiz gerekiyor, bu ihanettir. Çıkan cenaze bir tane bile olsa halk buna karşı ayaklanmalıdır. Bütün Kürdistan buna yönelik eylemler başlatmalıdır” dedi.
 
‘Demokrasi için birlik olmalı ve ayağa kalkmalıyız’
 
Wan halkının eylemlerini büyütmesi gerektiğini ifade eden Edibe, “Ortaya öyle bir eylemsellik konulmalı ki, cezaevlerinde yaşananlara ve yürütülen tecrit politikalarına karşı cevap olsun. Halkımız artık farkına varsın, savaş kapımızın önündedir artık. Demokrasi için birlik olmalı ve ayağa kalkmalıyız. Cezaevlerinde bir cenaze daha çıkmasın” sözlerini kaydetti.
 
'Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için ayaklanmalıyız'
 
Edibe, işin büyük kısmının kadınlara düştüğünü söyleyerek, “Biz TJA aktivistleri olarak sokak sokak, ev ev gezerek Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için çalışmalar yürütmeliyiz. Çünkü biz kadınlar Sayın Öcalan’a çok şey borçluyuz. Bugün dünyada hiç kimse onun kadar kadın haklarına sahip çıkmadı. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan dünyadaki bütün kadınlar için önemli bir felsefe ortaya koymuştur. Biz kadınlar Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için ayaklanmalıyız.  ‘Jin, jîyan, azadî’ felsefesi için, Sayın Öcalan’ın yıllar önce dediği ‘Kadın özgür olmadan toplum özgür olamaz’ sözleri için, Önderliğimize sahip çıkmalıyız ki özgürlüğüne kavuştuğunu görebilelim” diye konuştu.