Amed'de Kürt dil kurumlarına yönelik baskın protesto edildi

  • 17:44 24 Eylül 2024
  • Güncel
AMED - Amed Emek ve Demokrasi Platformu MED-DER ve Payîz Pirtuk'a yapılan baskın ve gözaltılara ilişkin yapılan açıklamada, "KP-MHP iktidarının Kürt kültürünü ve dilini soykırıma uğratarak Kürt halkını soykırıma uğratma çabasını görebiliyoruz. Uygulanan tam olarak kültürel faşizmdir. Kürtler on yıllardır dil ve kültür mücadelesi veriyor. Bu mücadele ırkçı saldırıların sistemi olan kültür kırım politikalarına rağmen asla durmayacaktır" denildi.
 
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, sabah saatlerinde Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ve Payîz Pirtuk'a yapılan baskın ve gözaltılara ilişkin Dağkapı'da bulunan Şex Seîd Meydan'ında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), sivil toplum kuruluşları, Barış Anneleri ile çok sayıda yurttaş katıldı. "Zimanê me hebûna me ye" (Dilimiz varlığımızdır) pankartının açıldığı açıklamada, basın metnini Eğitim-Sen 1 Nolu dönem sözcüsü Faruk Ercan okudu.
 
'Coğrafta kültür mezarlığına dönüştürüldü'
 
Açıklamada, ilk olarak sabah yapılan baskınlara dikkat çekilen açıklamada, AKP-MHP iktidarının saldırılarda ısrarcı olunduğuna vurgu yapılarak, "Çok değil 100 yıl öncesine kadar Anadolu ve Mezopotamya coğrafyaları çok dilliliğin, çok kültürlülüğün geliştirdiği zengin bir coğrafya iken 100 yıllık retçi, asimilasyoncu politikalar sebebiyle bu kadim coğrafyalar birer kültür mezarlığına dönüştürüldü. Bugün gelişen ahlaki kültürel krizin sebebi tam da budur. Kürt dili ve kültürü tarihsel derinliği ve zenginliği ile bu asimilasyoncu, retçi politikalara karşı en büyük dirilişi göstermiş ve bugün hala dünya üzerindeki 50 milyona yakın Kürdün kullandığı bir dil olarak yaşamaktadır" dedi.
 
'Bu uygulamaların kimseye faydası olmayacaktır'
 
Son dönemlerde özellikle Kürt kültürüne karşı geliştirilen bir kültür kırım politikasının olduğunu vurgulanan açıklamada, "Türkiye’nin batısında Kürtçe konuşan işçiler, gençler linç girişimine uğruyor; Kürtçe müzik dinlemek, halay çekmek suçmuş gibi yargı baskısı altında engellenmeye çalışılıyor; yerel yönetimlerin halkın anadilini gözeterek hazırladığı uyarı yazıları silinerek engelleniyor. Bu gibi uygulamaların, tertibatların iktidar başta olmak üzere kimseye faydası olmayacaktır. Geçmişten beri Kürdistan coğrafyasında köylerin, şehirlerin isminin değiştirilmesi, Kürtlerin çocuklarına Kürtçe isim vermelerinin yasaklanması nasıl kimseye fayda getirmediyse bunlarda getirmeyecektir. Aksine halklar arasındaki barış ve uyum halini daha fazla zedeleyecek ve toplumu gerecektir" diye belirtildi.
 
'Kırım politikalarına rağmen durmayacak'
 
Anadilinde eğitim hakkının hala tanınmasına değinilen açıklamada, Kürtçenin Meclis’te, “Bilinmeyen Dil” olarak tanımlanmasının eşitlik olmadığına dikkat çekilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: "AKP-MHP iktidarının Kürt kültürünü ve dilini soykırıma uğratarak Kürt halkını soykırıma uğratma çabasını görebiliyoruz. Uygulanan tam olarak kültürel faşizmdir. Kürtler on yıllardır dil ve kültür mücadelesi veriyor. Bu mücadele ırkçı saldırıların sistemi olan kültür kırım politikalarına rağmen asla durmayacaktır. Her toplum varlığını dili ve kültürü üzerinde sağlar dil ve kültür hakkı her birey ve toplum için ahlaki ve vicdani bir haktır. Bu hakkın yok edilmesi, çalınması, gasp edilmesi demokrasinin de barışın da imkânlarını ortadan kaldırır.
 
'Engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz'
 
Bu sebeple AKP- MHP iktidarını sadece Kürt halkının değil Türkiyeli tüm halkların, Türklerin, Kürtlerin ve diğer tüm halkların barış, demokrasi, refah ortamı içerisinde yaşamasını sağlamak için, toplumsal barışı yeniden tesis etmek için Kürt dili ve kültürü üzerinde geliştirdikleri politikalardan vazgeçmeye çağıyoruz. Yine biz emek ve demokrasi güçleri olarak bu sabah yapılan baskınlarla gözaltına alınan ve Kürt kültür ve dil çalışması yapan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmalarını, çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz."
 
Sık sık, "Be ziman jiyan nabe", "Be Kurdî Jiyan nabe", "Zimanê me rumeta me ye" sloganlarının atıldığı açıklama, slogan ve alkışlarla son buldu.