Tülay Hatimoğulları: Bunların dostluğu JİTEM ittifakıdır
- 10:24 18 Eylül 2024
- Güncel
AMED - Katledilen 8 yaşındaki Narin Güran'ın mezarını ziyaret eden Tülay Hatimoğulları, AKP’li Galip Ensarioğlu’nun açıklamasına atıfta bulunarak, “Kendilerinin kurmuş olduğu dostluk düzeni olmaz olsun. Onların dostluk düzeni şu mezarda yatan küçük Narin’in mezarı, bedeni üzerinde kurulmuş olan dostluk çocuğun, insanın dostluğu olmaz. Bunlarınki JİTEM ittifakıdır” dedi.
Amed'in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çûlî (Tavşantepe) Mahallesi’nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül’de cenazesi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesine dair açılan soruşturma kapsamında cenazenin bulunmasının ardından gözaltına alınanlardan ve aralarında Narin'in annesi, abisi ve amcalarının da bulunduğu toplam 12 kişi tutuklandı. Buna dair tüm kesimlerden tepkiler gelmeye devam ederken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet Narin’in mezarına ziyaret gerçekleştirdi.
Tevgera Jinên Azad, DEM Partili belediye eşbaşkanları, siyasi partiler ve çok sayıda kişinin yer aldığı heyet, Narin'in mezarına çiçek bıraktı.
‘Katiller erkek egemen sistemin yereldeki mikro iktidarlarıdır’
Burada konuşan Tülay Hatimoğulları, sadece Narin’in katledilmesinin değil, diğer çocukların ve kadınların katledilmesinin sistemin politikalarının bir sonucu olduğuna dikkat çekti. Narin gibi binlerce çocuğun şiddete uğradığını, katledildiğini dile getiren Tülay, “Katiller erkek egemen sistemin, iktidarın, yereldeki mikro iktidarlardır. Bugün Narin’in mezarı başında cinsel istismara uğrayan, yakınları, erkek egemen sistem tarafından, polis TOMA’ları ile katledilen, Filistin’de kundakta katledilenleri saygıyla anıyorum. Narinleri, Ceylanları, Uğurları, Cemileleri bir kez daha anıyorum. Bu erkek egemen sistem bugüne kadar katilleri, tacizci, tecavüzcüleri korudu, kadınları ve çocukları korumadılar. Bu yasalara izin vermediler. Kadın ve çocukların şiddete maruz kalmasını engellemek için ibraz edilmiş 6284 sayılı yasayı tartışmaya açmış bir iktidar var. İstanbul Sözleşmesi kadınları, çocukları korumak içindir. Çocuk cinayetleri de Narin’in öldürülmesi de kadın cinayetleri de politiktir, siyasidir. Çocuklar bu toplumun geleceğidir. Çocukların mutlu bir şekilde oyun oynayacağı ortamı sağlamak toplumun, kamunun görevidir. Çocukları koruyacak yasalarda ısrarcı olmak kamunun görevidir. Çocukların yaşayabileceği, istismara uğramayacağı alanlar kamunun ve bizlerin görevidir. Biz bunu yaratmadığımız için Narinlere sahip çıkamadık. Bu olayı diğer ölümlerden ayıran çok önemli özellikler var. Bu olayın Tavşantepe’de olması, buranın sırra kadem cinayete ev sahipliği yapması, bugüne kadar devletin burada uyguladığı politikalar, buranın başka yüzünün olduğunu gösteriyor bize” sözlerine yer verdi.
Çözülmesi engellenen Tavşantepe ve Narin olayı
Narin’in katledilmesinin ardında neyin gizlendiğini soran Tülay, konuşmasında şunlara işaret etti: “Bizler başından beri dava sürecini negatif etkilememek için, gözlemlerimizi kamuoyu ile paylaşmamıştık. 19 gün geçtikten sonra Narin’in nasıl, kimler tarafından öldürüldüğü, neden gizlendiği soruları kamuoyuna açıklanmadığı için bunları koruyan anlayış, kolluğun içindeki, derin devletin içindeki örgütlenmeler bu soruları sormaktan rahatsızlar. Türkiye’de en profesyonel mafyanın cinayetini bile açığa çıkaracak altyapıya sahip olan kolluk, Narin’in cinayetinin açığa çıkmasını, niye kaybedildiğini gizlemek için kullanmıştır. Bir siyasi partinin milletvekili nasıl çıkıp der ki, ‘Biz biliyoruz olanları ama aile arasıdır, biz konuşmayız’. Aileden kastettiği Güran ailesi mi devletin kendisi mi? Bu bir soruşturma konusudur. Ki partisinin milletvekilinin soruşturmaya tabi tutulmaması suçtur. Onun yaptığı açıklamadan dolayı suç duyurusunda bulunuyoruz. Yetkilileri işlem yapmaya davet ediyoruz.
Bunlarınki JİTEM ittifakıdır!
Kendilerinin kurmuş olduğu dostluk düzeni olmaz olsun. Onların dostluk düzeni şu mezarda yatan küçük Narin’in mezarı, bedeni üzerinde kurulmuş olan dostluk çocuğun, insanın dostluğu olmaz. Bunlarınki JİTEM ittifakıdır. Bunu asla kabul etmiyoruz. Tavşantepe’de ne var? Mermiler çıkmış, silah deposu var. Korunmak istenen, bu silah deposu mudur? Kurdistan’da başka kaç tane silah deposu var? Bunun Narin’in katledilmesiyle ilgisi nedir? Ailenin nasıl ifade verileceğinden basına servis edilen sistematik haberler kim tarafından, hangi amaçla servis edilmektedir? Dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen ifade verilir verilmez bu hangi amaçla sızdırılmıştır? Açığa çıkması gereken nasıl katledildi, kim katletti? Bu katiller kim ve neden korunmaktadır? Narin katledildikten sonra bütün delilleri yok etmek amacıyla suyun altında taşlardan mezar yapanlara teknik bilgiyi kim vermiştir? Fiili kim gerçekleştirilmiştir?
Bırakın çocuklar gördükleri şiddet karşısında susmasın
Narin’in ölümünün ardından devasa soru ve sorunlar bırakılmıştır. DEM Parti olarak Narin’in katilleri açığa çıkana kadar, bu soruların yanıtlarına karşı bizlerin yorumları var ama bunlarla hareket etmek istemeyiz. Bütün bu sorular yanıtlanıncaya kadar davanın takipçisi olacağız. Bu dava çocuklar katledilmesin diye devam edecek. Bu davada hani derler ya çocuklar bağırmaz, çocuk şikayet etmez derler ya bizler böyle telkin ederiz ya, sizden ricam bırakın çocuklar konuşsun, gördükleri şiddetin karşısında susmasın. Artık her anne, kendi çocuğunu en yakınına bırakmaya korkmuştur. Bu Amed’in değil İstanbul, Ankara ve İzmir’in de travmasıdır. Bu coğrafyada bütün çocuklar istismara uğramayana kadar, çocukların mutlu, parklarda kaygısız oynayacakları ortamı yaratana kadar mücadelemiz sürecek.
Bu silahlar döner, köyü birbirine kırdırır!
Narin’in mezarı başında bir kez daha şunu söylemek istiyorum, silah deposu, bazı partilerin üssü haline gelen köylerdekiler şunu bilmeli. Bu silahlar döner köyü birbirine kırdırır. Bizler Kürt sorununun demokratik çözümünden yanayız. Bu sorunların çözülmemesi için ölen çocuklarımıza dahi sahip çıkmamızı engelleyen anlayışa karşı demokrasi zemininde mücadelemiz devam edecek. Sevgili Narin sana sözümüz olsun ki DEM Partili kadınlar adına değil, Türkiye ve Kurdistan’daki bütün kadınlar adına diyoruz ki, biz kadınlar sizlerin yaşam hakkına sahip çıkacağız. Senin ölü bedenine bile işkence edilmiş. Bundan dolayı kelimelerle anlatamayacağımız kadar üzgünüz. Senin gibi başka çocukların da başına bir şey gelmesin diye mücadele edeceğiz.”