Baro İrem Yıldız'a açtığı soruşturmayı geri çekti

  • 09:05 10 Ağustos 2024
  • Güncel
Şehriban Aslan – Rozerin Gültekin 
 
AMED - Amed Barosu, üyesi avukat İrem Yıldız’ın, cinsiyetçi söylemlerde bulunan yönetmen Zeki Demirkubuz’un katılımıyla 8 Mart’ta söyleşi gerçekleştirmesine tepki göstermesinden dolayı soruşturma başlattı. Soruşturmanın geri çekilmesi ardından konuşan İrem, “’Kol kırılır yen içinde kalır’ bakış açısının kadın mücadelesine katkısı olmadı” dedi.
 
Amed Barosu Kültür Sanat Komisyonu’nun cinsiyetçi söylemlerde bulunan yönetmen Zeki Demirkubuz’un katılımıyla 8 Mart’ta söyleşi gerçekleştirmesine tepki göstermesinden dolayı Amed Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu Genel Sekreteri ve Rosa Kadın Derneği üyesi avukat İrem Yıldız hakkında soruşturma açtı. Bunu dijital medya hesabından duyuran İrem’e büyük bir destek gelirken baroya da tepki gösterildi. İrem, hakkında açılan soruşturmanın ardından geri çekildiğini fakat kendisine resmi olarak herhangi bir şekilde bildirilmediğini kaydetti.
 
 
İrem, bu sürecin nasıl ilerlediğini ve neler yaşadığını anlattı.
 
“Öngörüsüz davranılarak, 8 Mart düşünülmeyerek hareket edilen bir etkinlikti” diyen İrem, Kadın Hakları Merkezi’nin bu söyleşinin yapılmaması gerektiğini açık bir şekilde ifade etmesine rağmen ısrarla etkinliğin gerçekleştiğini aktaran İrem, bu yaşananların sadece son süreçle bağlantılı olmadığını, önceki süreçlerde de baro yönetimi ile yaşanan sıkıntıların devamı niteliğinde olduğunu dile getirdi. İrem, “Kadın Hakları Merkezi’nin açıklamasından bildiğim kadarıyla ‘bu etkinlik yapılacak, bir sözünüz varsa gelin söyleyin’ gibi bir tavsiyede bulunulmuş. Kadın Hakları Merkezi’nin açıklama yapması baro tarafından tepkiye yol açtı. ‘Baronun kurumsal kimliğini neden göz önünde bulundurmadınız?’ gibi tepkiler oluştu. İfşa yöntemi kadınların bir kazanımı ve en son başvurulan bir yöntem. Gönül isterdi ki Diyarbakır Barosu gibi bir baro bu şekilde tartışılmasın, ama ‘kol kırılır yen içinde kalır’ bakış açısının kadın mücadelesine katkısı olmadı, aksine hep geriletti ve çok eril bir bakış açısı” dedi.
 
‘Yazmış olduğum flood bana soruşturma olarak döndü’
 
Kadın iradesinin yok sayılmasına karşı bu sefer kendisinin etkinlik gerçekleşmeden önce tweet attığını ve baronun bu etkinliği gerçekleştirmemesini ifade ettiğini söyleyen İrem, çoğunlukçu bir anlayışla yönetim hakkında soruşturmaya karar verdiğini belirterek, baro yönetiminde kadın sayısının az olmasına dikkat çekti. İrem, “Baro yönetiminde kadınlar sıkıntılar yaşıyorlar. Söyledikleri dikkate alınmıyor, engellemeler oluyor. Biz bunlara ilişkin de baroyla tartışma içerisine çok girdik. İktidarlaşma kadınlar için çok fazla tehlike yaratan bir mesele. Bu anlayışın çok sorunlu olduğuna ve bunun nasıl önüne geçilebileceğine dair yazmış olduğum flood bana soruşturma olarak döndü. 8 Mart’ı baltalayacak bir etkinliğin yapılmaması önemsenmeliydi. Aleni bir şekilde kadınları aşağılayan, cinsiyetçi küfürlerde bulunan, feminizme karşı olduğunu her alanda dile getiren bir erkek söyleşi yapmak üzere çağrılıyor. Diyarbakır Barosu bu kişi ile neden söyleşi yapma gereği duymuş soruyorum. Bu adam kim diye benim derdim sadece Zeki Demirkubuz değil, baro ile temasa giren kişi kim diye bir sorulsa bu olayların çok rahat önüne geçebileceği yönünde söz kurdum. Bu söz birilerinin çok ağrına gitmiş, şahsileştirmişler” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu soruşturma cinsiyetçi bir tavır’
 
Amed Barosu’nun ifade özgürlüğünü savunduğunu, hak savunuculuğu geleneğinden geldiğinin altını çizen İrem, yaşananların bu geleneğe ters düşeceğinin öngörülmesi gerektiğini dile getirdi. İrem, “Bu soruşturmanın sonucunun ne olacağının benim için önemli olmadığını başından beri söylüyorum. Bu soruşturma ‘siz bir söylerseniz, bizi teşhir ederseniz bununla karşılarsınız’ mesajı ile yapıldığını çok net gördüm. Bu soruşturma cinsiyetçi bir tavır. Bu durum beni çok rahatsız ettiği için kamuoyunun bilmesi gerektiğini düşündüm ve paylaştım. Tweete etiketlediğim kurumlar çok fazla destek sundular. Onlara çok teşekkür ediyorum. Bunu asla şahsi bir mesele olarak algılamadım. Cinsiyet kimliğime yönelik bir saldırıydı. 
 
 Soruşturmaya ilişkin kararı paylaştıktan sonra Diyarbakır Barosu LGBT+ Hakları Komisyonu tarafından bir toplantı alındı. Orada da bunun geri alınabileceği konuşuldu, fakat toplantıya katılan baro başkanımız böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi.  Fakat akabinde arandım yönetim kurulunun toplandığını ve bu kararın geri alındığı bilgisi verildi ama karar tebliğ edilmedi. Hafıza oluşturması açısından bir kaç arkadaş ile birlikte hazırladığımız metni soruşturma dosyasına yine de sundum. Umarım bunu okurlar. Diyarbakır Barosu geri almayla ilgili açıklama yapabilirdi ama başka tavrı seçti” dedi.
 
İrem, son olarak şöyle konuştu: 
 
“Kadın Hakları Merkezi yapmış olduğum açıklamadan sonra refleksiv davranmadı. Yürütücülerden çok destek olan arkadaşlarım oldu, Kadın Hakları Merkezi’nin temsilcisi için de ayrıca teşekkür etmem gerekiyor. Ama orada çalışan ve emek veren birisi olarak beklentim olay olur olmaz tepki vermeleriydi. Onlar da karardan dönüldüğüne dair, süreç boyunca yanımda olduklarını ve olmaya devam edeceklerine dair tweet attılar. Attığım tweetin inanılmaz bir etkileşimi var fakat retweetleyen, alıntılayan, beğenen sayısı çok az. Tweetimde kadınlara ve lubunyalara bir çağrı yapmıştım. Benden savunma yapmam isteniyordu. Nasıl bir savunma yapacağım konusunda çok kararsız kaldım, çünkü Diyarbakır Barosu’na ifade özgürlüğüne ilişkin içtihatları mı paylaşmalıydım? Sizin geleneğiniz bu değil diyerek onların tarihinden mi bahsetmeliydim? Hiçbir şey bulamadığım için bu kararı birlikte mücadele ettiğim kadınlara ve lubunyalara bırakıyorum dedim.
 
Bizim için bir argüman oldu
 
Diyarbakır Barosu’nun hafızasını tazeleyecek, bizi neyin yorduğunu ifade eden bir beyan verdik. Metnin içeriği bir tavrın cinsiyetçi olup olmadığına ilişkin sürekli izah edin tavrına maruz kaldığımıza ilişkin bir beyandı. Diyarbakır Barosu, ‘Ermeni Soykırımı’ ifadesi ile soruşturmaya maruz kalan bir baro. Baro yöneticileri bu soruşturmaya dair savunma yaparken hem iddia makamına hem de mahkemeye teşekkürlerini sunmuşlardı. Biz elimizdeki argümanlarla ne kadar ifade edersek edelim sağlam zeminde tartışamayacaktık, bize bu fırsatı verdiniz ve bunlar mahkeme tutanaklarına geçti diyerek. Biz de yazdığımız metinle baromuza aldığı bu karar için teşekkür ettik. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım bu tür hareketlerin dışarıda fiziki bir şiddete maruz kalmakla, ya da dışarıda sesimizi yükselttiğimizde soruşturmaya maruz kalmayı anlatmanın başka bir yolunu bulamazdık. Bizim için bir argüman oldu. Geri alma meselesi de tabi ki önemli. Umarım bir daha tekrar edilmez.”