Gülistan Kılıç Koçyiğit: Sayın Öcalan’ı unutturmak için yapıyorlar

  • 13:31 31 Temmuz 2024
  • Siyaset
 
ANKARA - Kürtlere yönelik bir soykırım siyaseti yürütüldüğünü söyleyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “halay çekme” operasyonlarının amacının Kürtlere, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı unutturmak ve barış umudunu darbelemek olduğunu belirtti. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek bir yıllık yasama yılını ve güncel gelişmelere dair konuştu. DEM Parti’nin ana muhalefet güç olduğunu vurgulayan Gülistan, cumhurbaşkanı hükümet sisteminin meclisi bir olay makamı haline getirmek istediğine dikkat çekti. Gülistan, “Ama bizler DEM Parti olarak inatla ve kararlılıkla Meclis’i hakların meclisi, kadınların, emekçilerin, yoksulların, engellilerin, cümle canlının, doğanın meclisi haline getirmek için elimizden gelen mücadeleyi yürüttük. Ezilenlerin sesini ve sözünü meclis kürsüsüne taşıdık. Baskı, zulüm sömürü iktidarı olan AKP-MHP iktidarının ülkeye getirdiği çürüme hallerine karşı meclisi hakikatin ve hakkın meclisi haline getirmek için söz kurduk ve mücadele ettik. Sadece milletvekillerimize değil aynı zamanda danışman arkadaşlarımızla yoldaşlarımızla beraber var gücümüzle çalıştık. Elbette yetmezliklerimiz, eksikliklerimiz de var. Bizler bunun bilincindeyiz. Bizi meclise göndererek halklarımızı, kimliğimizi, yaşamımızı, kültürümüzü, alın terimizi, emeğimizi savunun diyen milyonlara layık olmak için daha çok çalışacağız” dedi.  
 
‘Kürt olmak yasak, halay çekmek yasak’
 
Son bir haftadır AKP iktidarının mevcut uygulamalarının faşizan bir hal aldığını “halay” meselesi üzerinden tüm herkesin takip ettiğini dile getiren Gülistan, 12 Eylül darbe dönemini aratmayacak bir konseptle Kürt kültürüne, diline, varlığına yönelik her gün bir saldırı dalgasının gerçekleştiğini kaydetti.  Gülistan, “80’lerde, 90’larda Kürtçe yasaktı, Kürtçe kasetleri toprağa gömen bir Türkiye gerçeği vardı. Bugün de Kürt olmak yasak, halay çekmek yasak. AKP iktidara geldiği günden beri Kürt diline ve kültürüne karşı ayrımcı, ötekileştirici yaklaşımını her alanda gerçekleştirmektedir. Meclis’ten tutun diğer kamu kurumlarına, oradan tutun sokağa kadar yaşamın her alanında Kürt düşmanlığı adım adım ilerliyor ve artık Kürtlerin gündelik yaşam pratiklerini hedef alacak bir noktaya doğru evrilmiş durumda. Kürt kültürüne ve diline yönelik saldırılar son günlerde bambaşka bir mecraya taşındı. Emniyet bünyesinde bir halay yakalama timi kuruldu, Kürtlerin özel alanlarına, düğünlerine girerek oradan paylaşılan sosyal medya görüntüleri taranarak Kürtlere yönelik yeni bir saldırı dalgasının startı verilmiş oldu. Kadınları katledenlerin ellerini kollarını sallayarak  gezdiği bu ülkede çetecilerin, mafyaların, uyuşturucu baronlarının uyuşturucu satıcılarının sokakta cirit attığı bu ülkede vergi kaçıranların, yolsuzluk yapanların, dolandırıcıların, yağmacıların özgür bir şekilde dolaştığı bu ülkede inançlara, kimliklere yaşam tarzlarına karşı nefret dilini körükleyenlerin mültecilere karşı ırkçı saldırını organize edenlerin bizzat bu saldırıda yer alanların ortalıkta gezdiği bu ülkede halay çektiği için Kürtler gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor” diye belirtti.  
 
‘Hakikat gökyüzü gibidir kapanmaz’
 
“Bütün bunlar Kürt düşmanı değil de nedir” diye soran Gülistan, bakanlık eliyle ırkçı bir furyanın başladığına vurgu yaptı. Gülistan, “25 kişi gözaltına alınmış, içinde çocuklar da var. Yine içinde çocukların da olduğu birçoğu tutuklandı. Neymiş efendim? Bijî Serok Apo demek suçmuş. Şimdi bir kere sloganın suç olmadığını genel kurulda da söyledi. Buna ilişkin Yargıtay, AİHM ve AYM kararları var. Ama bu meseleyi zaten suç ve suçluluk üzerinden tanımlamayı da biz reddediyoruz. Bu mesele hakikatin dile gelmesidir ve bu hakikati siz kapatmaya çalıştıkça hiç ummadığınız bir yerde bir gün Mersin’de bir sahilde, bir gün Batman’da bir düğünde bir gün Esenyurt’ta bir meydanda, bir gün Ardahan’da bir şenlikte bir gün Diyarbakır’da bambaşka bir etkinlikte karşımıza çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek. O anlamıyla Kürt’ün hakikatiyle oynamaya çalışmaktan vazgeçmenizi bir kez daha tavsiye ediyoruz. Bu hakikati karartamayacaksınız. Hakikat gökyüzü gibidir, ne yaparsanız yapın kapanmaz ve sizler de bunu kapatamayacaksınız. Bu siyasi operasyonların amacını da gayet iyi biliyoruz. Kürt halkına karşı tam bir düşmanlığın son gaz devam ettiğini bir yerde bunun tecrit politikalarından ayrı düşünmeyeceğimizi de ifade etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.  
 
Gülistan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
 
“Aylardır uygulanan tecrit 41 aylık mutlak bir tecritten bahsediyoruz. Niçin yapılıyor? Kürtlere, Sayın Öcalan’ı unutturmak için yapılıyor, Kürtlere barış umudunu darbelemek için yapılıyor. Kürtlerin ortak yaşam tahayyülünü yok etmek için yapılıyor. Kürtleri demokratik siyasetten ve halk olma gerçeğinden koparmak için yapılıyor. İşte bu politikaların karşısında halkımız bir ezgisiyle, bir gün sloganıyla, bir gün halayıyla, bir gün horonuyla bu hakikati haykırıyor, haykırmaya da devam edecek. O nedenle Kürtlerin halayına el uzatmaktan, Kürtlerin kültürünü kriminalize etmekten ve saldırmaktan vazgeçin. Hiçbir şekilde buna geçit verilmeyeceğini bilmeniz gerekir. Çünkü geçmiş örnekler bunlarla dolu. Geçmişte Kürtlere yapılan saldırılar karşısında halkımızın nasıl durduğunu bütün Türkiye halkları da biliyor. En çok siz siyasiler biliyorsunuz. O anlamıyla Kürtçe ve halayla başlayan saldırının bambaşka bir saldırıyla devam ettiğini ifade edelim.
 
Tahammülsüzlüğünüzü nasıl ifade edeceğiz 
 
Şimdi asfaltın üstüne ne yazmış belediyelerimiz ‘Pêşî Peya’  yani ‘önce yaya’. Bu yazının size ne zararı var. Bunca yıl dilini kimliğini rengini yok saydığınız Kürtlerin hayatı kolaylaşsın diye yazılmış bir yazı. Bu nasıl bir akıldır sormak istiyoruz. TRT’de Kürtçe kanal açtığı için övünen bir AKP iktidarı, Kürtçe siyaset yapılmasını kolaylaştırdık diyen bir AKP iktidarı, artık cezaevlerinde Kürtçe serbest diyen bir AKP iktidarı ki bunların hepsinin gerçek olmadığını biliyoruz. TRT’deki yayınların içeriklerini ve Kürtlerin asimilasyonuna nasıl hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bunlarla övünen AKP iktidarının belediyelerimizin halkın hayatını kolaylaştırmak için yazdığı yazılamalara tahammülsüzlüğünü nasıl ifade edeceğiz, iktidar bunu nasıl ifade ediyor tekrar sormak istiyoruz. 
 
Kuşatma siyaseti 
 
Diyarbakır cezaevini müzeye dönüştürerek 12 Eylül’ün izlerini unutturmak istediklerini söylediler. Peki halay operasyonlarıyla yollardaki Kürtçe yazıların silinmesiyle Kenan Evren’in pratiklerini tekrar etmiyor musunuz? Siz Kenan Evren ve 12 Eylül darbeci zihniyetinin izin gitmiş olmuyor musunuz? Kürt düşmanlığında sınır tanımıyorsunuz. Düşmanlığınız asfalta kadar düşmüş durumda Yakında o asfaltları da sökerseniz hiç şaşırmayız. Bundan aylar önce havaalanında bir annemiz Kürtçe hizmet alamadığı için mağdur olmuştu. Bu mağduriyeti de kamuoyuna yansımıştı. İşte bizim belediyelerimiz Kürdistan’da halkın mağduriyetini gidermek için hizmet üretmeye ve onların ana dilleri ile hizmet üretmeye çalışıyorlar. Engellemeye çalıştığınız halkın hizmet alma hakkıdır. Buna hiç bir şekilde ne hakkınız var ve ne de haddiniz var. Faşizm ve ırkçılığın geldiği son nokta bu olsa gerek. Bu Kürt halkına karşı bir kuşatma siyasetidir. Siyasal iradeyi baskı alma pratiğidir. Dilini, kültürünü, faşizan uygulamalarla yasaklı hale getirme, demokratik siyasetten silme hamlesidir.
 
Kürtleri böyle yok edemezsiniz 
 
Çaresiz yönelttiğiniz asfalttaki yazıyı silmeniz Kürtlerin yıllardır verdiği mücadeleyi silmenizi yetmez yetemez yetmeyecek. Yollardan tabelalardan duvarlardan silebilirsiniz, yine yine yine yazarız. Yorulmayız, bıkmayız usanmayız. Anadilimizi beynimizden yüreğimizden türkülerimizden gündelik hayat pratiklerimizden asla silemeyeceksiniz. Asıl dillerden renklerden halaylardan çoğulculuktan korkan zihniyetin acziyetin bu ülkeden silinmesi gerektiği açık ve net. Sizin bu beyhude çabaları bırakmanızı ve yeni bir başlangıç yapmanızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Kürtleri böyle yok edemezsiniz. Kürt sorunu böyle çözemezsiniz. Ne tecrit politikalarınız ne Kürtlerin anadilini yok saymanız, ne onların halayını yasaklı hale getirmeniz size yol aldıramayacak. 
 
Sayın Öcalan ile görüşerek bir adım atabilirsiniz 
 
Oysaki bir yol var. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü için bir yol var. Bugün Sayın Öcalan derhal görüşülerek Kürt sorunun demokratik çözümü için bir adım atabilirsiniz. Kan gölüne dönmüş Ortadoğu coğrafyasını barışla ve yeni bir yaşamla buluşmasına kapı aralayabilirsiniz. Tecrit politikalarından, siyasi soykırım operasyonlarından vazgeçerek yeni bir başlangıca kapı aralayabilirsiniz. Bugün ülkenin ihtiyacı olan baskı yok sayma tecrit politikaları değil ülkenin ihtiyacı olan barış demokrasi ve eşitliktir. Buradan bu çağrıyı bir kez daha yapmak istiyoruz. 
 
Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ın barış aklına dönüş çağrıları yapıyor
 
Kürt sorunun bu ırkçı faşizan politikalar, asimilasyon politikaları ve savaş siyaseti ile çözülemeyeceği gerçeğini görmeniz için illa bunun bir sloganda açığa çıkması gerekmiyor. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ı siyasi iradesi olarak kabul etmiş. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ın 25 yılını dolduran tecrit altındaki mahpusluğu için özgürlüğünü talep ediyor. Milyonlarca insan Sayın Öcalan’ın barış ve çözüm aklına dönüş çağrıları yapıyor. Milyonlarca insan Kürt olduğunu, dilinin ve kültürünün baskı ve zor politikalarıyla yok edilemeyeceğini her gün alanlarda meydanlarda haykırıyorlar. Size tavsiyemiz, bu sese ve hakikat kulak vermenizdir. 
 
Hiçbir belediyemiz bu yasayı uygulamayacak
 
Pazartesi sabaha kadar meclisten hayvan katliam yasası geçti. Bu katliama yasasını nasıl genel kurulda önce sokakta ve komisyonda itiraz ettiysek. Genel kurulda nasıl itirazımızı en yüksek perdeden söylediysek bundan sonra da sokaklarda bu yasaya karşı mücadele edeceğiz. Hiçbir belediyemiz bu yasayı uygulamayacak ve aşıla kısırlaştır ve yerinde yaşat ilkesiyle sokak köpeklerini korumaya onların doğal yaşamlarını korumaya da devam edeceğiz. Bu anlamıyla bir yasanın çıkmış olması, onu meşru kılmıyor. Bu yasa meşru değildir. Toplumsal insani ve vicdani kabulü olmayan bir yasadır. Bu meşru olmayan yasaya karşı meşru demokratik barışçıl direniş hakkımızı gösteri hakkımızı da sonuna kadar kullanacağımızı ifade etmek istiyoruz. Bu konuda bize yönelik vekillerimizin az katılımı üzerinden bazı eleştiriler oldu. Biz AKP grubuna çok uzun süre meclis takvimini netleştirin ve yaz sürecini beraber planlayalım önerisi ile gittik. Ama ne yazık ki bu önerimize olumlu yanıt vermediler.
 
Linçler sözümüzü söylemekten alıkoyamayacak 
 
Bütün muhalefetin iç tüzükten doğan haklarını kullanması sonucunda mecbur kalarak 3 paketi bunların içerisinde yargı, öğretmenlik meslek kanunu ve ticaret kanununu sonbahara, ekim ayına ertelemek zorunda kaldılar. Bu vesileyle de hayvanları katletme yasası pazar pazartesiye çok hızlı bir şekilde kaymış oldu. Bu nedenle bu takvimi ön görmediğimizi ifade etmemiz gerekiyor. Bizim oylamaya katılmayan milletvekili arkadaşlarımızın oylamaya katılmamasının bir tercih değil zorunluluktan kaynaklandığını ifade etmemiz gerekiyor. Hem daha önce yurtdışına giden heyetlerimiz, hem yerel görevleri nedeniyle yerelde olan vekillerimiz. Çünkü biliyorsunuz her gün bir saldırı ile karşı karşıya kalıyoruz, bu nedenle gelemediler. Ayrıca Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan’ın taziyesi hala devam ediyordu, gelmeyen vekillerimiz oylamaya bu nedenle katılamadı. Bizim Meclis’te yürüttüğümüz etkin muhalefetin çoğu zaman AKP-MHP çoğunluğuna büyük bir rahatsızlık yarattığını da çok iyi biliyoruz. Meclisi AKP-MHP çoğunluğuna asla teslim etmedik. Her türlü meşru, demokratik hakkımızı kullanarak, içtüzük hakkımızı kullanarak, muhalefet ettik ve bu muhalefet nedeniyle de Meclis’te AKP tarafından da 2 defa lince maruz kaldık ama ne bu linçler ne bu şiddet asla bizi muhalefet etmekten, sözümüzü söylemekten alıkoyamayacaktır.”