3 kentte kayıpların akıbetini sordular
- 13:22 13 Temmuz 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, 3 kentte gözaltında kaybedilen ve katledilenlerin akıbetini sorarak mücadeleyi sürdürme mesajı verdi.
Amed, Êlih ve Colemêrg’de bir araya gelen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları bu hafta da kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınlarının her hafta, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle gerçekleştirdiği eylem 805’inci haftasında devam etti. Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirilen eyleme, çok sayıda kayıp yakını ile İHD üyesi katıldı. Açıklamada kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı.
Bu haftaki eylemde 2 Temmuz 1994’te Amed’deki evinden iş yerine gitmek için yola çıkan fakat o tarihten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Recai Aydın’ın hikâyesine yer verildi.
İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Türkiye Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana tekçi bir anlayışla yönetilmeye başlandığını ve Türkçülüğün esas alındığını söyledi. Zilan Katliamı’nın yıl dönümü olduğunu hatırlatan Ercan, “Bu katliamın cumhuriyetin tekçi anlayışından bağımsız olmadığını belirtmek istiyoruz” diyerek, Zilan Katliamı’yla yüzleşilmesi gerektiğinin altını çizdi.
SES Amed Şube Eşbaşkanı Mehmet Nur Ulus da, 1990’lı yıllarda çok fazla kaybettirmeler olduğuna dikkat çekerek, “Sağlıkçı arkadaşlarımız da kaybedildi. Recai arkadaş bunlardan biriydi. Halkın sağlığı için mücadele veriyoruz. Bu esas üzerine çalışma yürütüyoruz. Devlet arkadaşlarımızı düşman olarak baktı ve katletti, kaybettirdi. Sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Recai Aydın’ın hikayesi paylaşıldı
İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi, Recai Aydın’ın kayıp hikayesini okudu. Recai Aydın’ın hikayesi şöyle: “Amed’in Xana Axpar (Çınar) ilçesinde hekim olarak çalışan Aydın, 2 Temmuz 1994’te iş yerine gitmek için arabasıyla yola çıkar ve aynı gün arabası iş güzergahı olmayan Farqîn (Silvan) yolunda, kapıları açık bir şekilde bulunur. Ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve diğer tüm resmi kurumlara başvuruda bulunsa da, Aydın’ın akıbeti hakkında bilgi alınamaz. 2005 yılında JİTEM tetikçisi Abdulkadir Aygan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak ilettiği ifadesinde, ‘Recai Aydın'ın JİTEM tarafından infaz edilen kişiler arasında olduğu’ itirafında bulunur. Bu itirafa ve tanıklığa rağmen Recai Aydın’ın akıbeti açığa çıkarılmaz, failler tespit edilmez.”
Açıklama yapılan oturma eylemi ile son buldu.
Êlih
Êlih’te İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 641’inci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eyleme, kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, DEM Parti, DBP Êlih İl Örgütü yöneticileri katıldı. Eylemde, Mêrdin’in Dêrik ilçesine bağlı Dêşî (Kocatepe) köyünde 7 Temmuz 1996 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İsa Efe’nin hikayesi okundu.
Aynı gün iki kez gözaltı
Kayıp hikayesi İHD Êlih Şube Yöneticisi Melek Atalay, tarafından okundu. İsa Efe’nin hikayesi şöyle: “İsa Efe, Dêşî köyünde ikamet etmekteydi. Olay günü sabah saatlerinde Derik Üçyol Karakolu’na bağlı askerler tarafından gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılır. Aynı gün öğleden sonra Kocatepe Dêşî köyüne askeri araçlarla gelen üniformalı bir grup asker, Derik İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan geldiklerini, vermesi gereken bir ifadesinin olduğunu, daha sonra eve geri gönderileceğini söyler. İsa Efe araca bindirip götürülür. O dönemde Cemal Vural adlı yüzbaşı bölük komutanıdır. Ailesi serbest bırakılır düşüncesiyle hiç itiraz etmez. Ancak serbest bırakılmaz ve bir daha kendisinden haber alınmaz.
Yıllar sonra, Derik Cumhuriyet Savcılığı’na bir ihbarda bulunulur. İhbarda 1993 yılında askerlerce boşaltılan Derik İlçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Tepebağ köyüne bağlı Çat mezrasının hemen girişinde bulunan bir noktanın mezar görünümünde olduğu belirtilir. İhbar üzerine Derik Cumhuriyet Savcılığı 04 Ağustos 2013 tarihinde kazı çalışması başlatır. Söz konusu yerde bir insana ait kemikler bütün halinde bulunur. Savcılığın kazı çalışması yapıp ceset bulduğu yer ile İsa Efe'nin kayboluşundan sonra ailenin duyumu üzerine şüphelendiği noktanın aynı olması nedeni ile çocukları DNA eşleşmesi ve faillerin bulunması için İHD Mardin Şubesi vasıtasıyla 14 Ağustos 2013 tarihinde Derik Savcılığına başvuruda bulunur. Alınan kan örnekleri ile kazıda çıkarılan kemikler Adli Tıp Kurumu’na gönderilir. Ailenin tüm çabaları sonuçsuz kalır ve 27 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen İsa Efe’den hiçbir haber alınamaz.”
Açıklama oturma eylemi ile sona erdi.
Colemêrg
Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesinin Sanat Sokağı’nda yapılan eyleme, kayıp yakınları Colemêrg Milletvekili Öznur Bartın, DEM parti Gever ve Şemzinan ilçe örgütü ile çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları eylemlerinin 131’nci haftasında 20 Mayıs 1993 yılında işkence edilerek gözaltına alınıp kaybettirilen ve cenazesi 7 Haziran 1993 yılında bulunan Resul Ercan’ın akıbeti soruldu.
'İnsanların kendi güvende hissetmesi olanaksızdır'
Eylemde konuşan İHD Colemêrg Şube Sekreteri Pınar Zengin, toplumların kendini güvende hissetmesinin hukuk normlarının doğru temelde işletilmesine bağlı olduğunu belirterek, bir yurttaşın anayasadan doğan haklarının işleyiş biçiminde bir eksiklik olduğunu düşünmesi halinde hak, hukuk ve adaletten bahsetmenin imkansız olduğunu vurguladı. Gözaltında zorla kaybetmenin bir Türkiye gerçeği olduğunu ifade eden Pınar, “Bu gerçeklikle yüzleşmediği sürece insanların kendini güvende hissetmesi olanaksızdır. Bu gerçeği bu gün Resul Ercan dosyası ile bir daha kamuoyunun dikkatine sunuyoruz” dedi.
'Mücadelemiz devam edecek'
Yurttaşların kendilerini güvende hissetmediği yerde adaletten bahsedilemeyeceğini söyleyen Pınar, “Ercan ailesi bu topraklarda kendilerini güvende hissetmedi. Katledilen sevdikleri ile ilgili herhangi bir dava açılmadı. Sorumlular hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan Resul Ercan’ın akıbeti faili meçhul bırakıldı. Buradan yetkililere bir daha sesleniyoruz gözaltında insan kaybetmek bir insanlık suçudur. Her şart ve koşulda Resul Ercan’ın akıbetini sormaya ve etkin bir soruşturma ile bu suçu işleyenlerin ceza aldığını görene kadar mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.