‘Bir Cumartesi torunuyum, dedem ve dayıma ne oldu?’
- 13:14 13 Temmuz 2024
- Güncel
İSTANBUL - Hizbullah tarafından kaybedilen İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetinin sorulduğu Cumartesi Annelerinin eyleminde yazdığı mektubu okuyan İbrahim Çelik’in torunu Şevil, “Ben Galatasaray’da büyüyen bir Cumartesi torunuyum. Neden mi Galatasaray’dayım? Dedeme, dayıma ne olduğunu bilmek istiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyorum” dedi.
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1007’nci haftada da bir araya geldi. Ellerinde karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarının yer aldığı dövizleri taşıyan Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine, Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı. Eylemde bu hafta 30 yıl önce Êlih’te (Batman) Hizbullah tarafından evlerinden alınarak kaybedilen İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbeti soruldu. Eylemde basın metnini İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin okudu.
Hizbullah tarafından kaçırıldılar
90’lı yıllarda, kayıp yakınlarının Galatasaray’da, Amed Koşuyolu’nda, Êlih Gülistan Caddesi’nde Hizbullah tarafından kaçırılarak kaybedilen insanların fotoğraflarını taşıyanların içerisinde İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in de olduğunu dile getiren Eren, “İbrahim Çelik’in evine 10 Temmuz 1994 gecesi maskeli ve silahlı dört kişi geldi. Bu kişiler yer gösterme bahanesiyle İbrahim Çelik’i zorla yanlarında götürdü. Durumdan şüphelenen 19 yaşındaki Edip Çelik de babasını yalnız bırakmamak için peşlerinden gitti. Baba-oğul eve dönmeyince endişelenen aile jandarmaya ve Emniyet’e başvurdu. Aile daha sonra olayla ilgili Hizbullahçıların isimlerini vererek savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak ailenin bütün başvuruları sonuçsuz kaldı; İbrahim Çelik ve Edip Çelik’ten bir daha haber alınamadı.”
‘Onları kaybedenler cezasızlıkla korundu’
Yapılan başvurular ile ilgili etkin bir araştırma ve soruşturma yürütülmediğini belirten Eren, “İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetleri 30 yıldır karanlıkta bırakıldı, onları kaybedenler cezasızlıkla korundu. 1007’nci haftamızda bir kez daha siyasi ve adli makamlara sesleniyoruz: Zamanaşımı hükümlerini gözaltında kaybetme suçunu cezasız bırakmanın bir aracı olarak kullanmaya son verin. Kayıp yakınlarının hakikat ve adalet arayışını engellemekten vazgeçin. İbrahim Çelik ve Edip Çelik’in akıbetlerini açığa çıkaracak etkinlikte soruşturma-kovuşturma yapma ve failleri cezalandırma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin İbrahim Çelik ve Edip Çelik için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘Anneme, anneanneme bu acıları yaşatanlar bulunsun’
Ardından İbrahim Çelik'in torunu Şevil, yazdığı mektubu okudu. Mektupta şu ifadelere yer verildi: “30 yıldır Anneannem oğlunu ve eşini, annem babasını ve kardeşini, torunlar olarak biz de dedemizi ve dayımızı arıyoruz. Biz dedemizi ve dayımızı hiç görmedik. Onları fotoğraflarından tanıyoruz. Bir de anneannemizin ve annemizin gözyaşlarından, hiç azalmayan acılarından. Ben Galatasaray’da büyüyen bir Cumartesi torunuyum. Neden mi Galatasaray’dayım? Dedeme, dayıma ne olduğunu bilmek istiyorum. Onların bir mezarı olsun istiyorum. Anneme, anneanneme bu acıları yaşatanlar bulunsun, yargılansın istiyorum. Adalet yerini bulsun istiyorum. Ailesi olarak İbrahim Çelik ve Edip Çelik’i aramaya devam edeceğiz. Onlara ulaşma umudumuzu kaybetmeyeceğiz.”