Yangında yaşamını yitiren iki kadını anlattılar

  • 09:04 13 Temmuz 2024
  • Güncel
 
Şehriban Aslan
 
AMED - Xana Axpar’ın Herberê köyünde çıkan yangında yaşamını yitirenlerden Zekiye Erdenli’nin kızı Yeter Oluk, “Eğer o gün elektrik olsaydı belki sondajlardan gelen sular sayesinde yangın söndürülürdü. Ama elektrik yoktu, elektriklerimiz genel olarak sık sık gidiyordu. Fakat bu elektrik yakınlarımızı bizden aldı” dedi.
 
Amed'in Xana Axpar (Çınar) ve Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçeleri arasında 20 Haziran’da meydana gelen yangında 15 kişi ve binlerce canlı yaşamını yitirdi. Devletin kurumlarının yangına geç müdahalesinin, helikopterin yangın söndürüldükten sonra gönderilmesinin de etkisiyle bilançosu ağırlaşan yangın sonrası, yaşananlara tepkiler yükseldi.
 
Yangının yaşandığı bölgeden olayın ilk gününden bu yana yurttaşların, “Biz Kürt olduğumuz için, bizi topraklarımızdan çıkarmak istedikleri için yangına hiçbir müdahalede bulunulmadı” sözleri hala hafızalardayken, yaşamını yitiren her bir yakınını aileler ağıtlarında anıyor hala.
 
Yangının yaşandığı mahallelerden biri de Xana Axpar’a bağlı Herberê (Yazgülü) oldu. Herberê’de bir erkek iki kadın yaşamını yitirdi. Zekiye Erdenli ve Kerime Erdenli’nin yakınları yangının çıktığı geceyi ve iki kadının yaşamlarında çektiği zorlukları anlattı.
 
Fırtına çıkınca yangının ortasında kaldılar
 
 
Yangının olduğu geceyi anlatan Zekiye Erdenli’nin kızı Eylem Oluk, annesinin koşuşturduğunu gördüğünü ve nereye gittiğini sorduğunda yangının eve ulaşmasını engellemeye çalışacağı yanıtını verdiğini belirtti. Eylem, “Ben annemle gitmedim. Sonrasında baktım ki yengem de koşturuyor. Bana dönüp ‘Evimiz yanıyor gidiyorum’ deyince benle babam da gittik. Babam annemle yengeme yangına yaklaşmamalarını ve daha fazla yukarı çıkmamalarını söyledi. O sırada çok büyük bir fırtına koptu annemle yengem o yangın fırtınasının içinde kaldı. İkisi baştan aşağı yandı. Babama doğru bağırdım ve ikisinin yandığını söyledim ve yere yığıldım. Babam koştu yaralı olanı tanımayıp kim olduğunu soruyor yengem de ben Kerime’yim diyor ve annemin de yandığını söylüyor. İkisi yanmıştı ve tanınmayacak haldeydi” dedi.
 
‘Annem sürekli vücuduna su dökülmesini istemiş’
 
Traktörü getirerek annesini bindirdiklerini kaydeden Eylem, “Annemi bindirdiğimizde traktörün römorkunda oturdu, hatta kenarına dahi tutundu ama yengem direkt düşüyordu. Sonrasında traktörle annemi yola çıkardık ve dayımın aracına bindirerek hastaneye götürdük. Yengemi de hemen olduğu yerde başka bir araca koyup hastaneye götürdüler. Annem ilk olarak Çınar Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Orada hemşireye sık sık ‘Bana su verin, vücuduma su dökün, canım yanıyor’ demiş. Fakat yengem sadece birkaç kelime edebilmiş. Zaten ikisinin üzerinde elbise kalmamıştı. Yengemin başında saç teli kalmamıştı hepsi yanmıştı. Annem daha iyi görünüyordu. Hatta annem iyileşir diyorduk ama o da yaşamını yitirdi” sözlerine yer verdi.
 
‘Cesaret ile yangın alanına gitti’
 
Yine Zekiye’nin bir diğer kızı Yeter Oluk da annesini ve yengesini kaybettiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: “Annem cömertti, cesaretliydi, köyde çok iyi biliniyordu. Yangının çıktığı gün de hiç korkmadan, yangına aldırış etmeden yeni yaptığı eve koştu. Ev yanar diye koştu ama oradaki yangın onu da hayattan aldı. Herkes onu cesaretiyle biliyordu. Annemin öldüğünü geç öğrendim, ben gelene kadar zaten köyden götürülmüştü. Hala annemin evine gidemedim, gidemiyorum. Annemin evde olmadığını bilmek cesaretimi kırıyor. Sanki ev boşalmış gibi. Eğer o gün elektrik olsaydı belki sondajlardan gelen sular sayesinde yangın söndürülürdü. Ama elektrik yoktu, elektriklerimiz genel olarak sık sık gidiyordu. Fakat bu elektrik yakınlarımızı bizden aldı. Annemle yengem her yere birlikte gidiyordu. Tarla, bağ, bahçeye… Zaten ikisinin yangının olduğu yere gitmesinin nedeni de ikisi yeni ev yapmıştılar, emeklerinin elinden gitmesini istemiyorlardı. İkisi yine her zamanki gibi birlikte gitti ve birlikte yaşamını yitirdi.”
 
Kanseri yendi, yangında yaşamını yitirdi
 
Zekiye ve Kerime’nin bir diğer akrabası Hayat Erdenli ise yangın gecesi ilk olarak eşinin olay yerine gittiğini aktardı. Yengesi Zekiye ve halası Kerime’nin de arkasından gittiğini söyleyen Hayat, “Fakat eşim onları görmediğini söyledi. Eşim yangının dakikalar hatta saniyeler içinde fırtına ile birlikte yayıldığını söyledi. Dayım da oradayken kızının bağırarak birinin yandığını söylediğini duymuş. Dayım yangının evin yüksekliğini geçtiğini ve çare bulamayıp kendini yangının içine atarak yanan kişiyi kurtarmaya gittiğini söyledi. Dayım iki kişi olduğunu bilmiyor. Halamı kurtarırken halam onun eşinin de yandığını belirtiyor. Bir kişinin daha yandığını onun da sonradan İsmail olduğunu söylediler. İsmail zaten anında yaşamını yitirmişti. Halam cumartesi, yengem de pazar günü yaşamını yitirdi. Halam da yengem de köyde çok seviliyordu. Herkesin işine koşturuyordu ayrıca çok da cesaretliydiler. Diyarbakır’a hastaneye gittiğimizde halam bizi götürüyordu, çok bilgili ve girişken bir kadındı. 14 yıl önce halam kolon kanseri oldu. Bağırsaklarının yarısını kestiler. Yıllarca tedavi gördü. 14 yıl boyunca kanseri çekti, iyileşti fakat yangında yaşamını yitirdi. Yaşamı boyunca çok büyük zorluklar çekti” şeklinde konuştu.