Kürtçe için mücadelede kararlılar
- 09:02 1 Temmuz 2024
- Güncel
WAN - Meclis’e verilen Kürtçe soru önergelerinin kabul edilmemesi ve artan saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Mücadele bayrağını daha da yükselteceğiz” dedi.
Kürtçe’ye yönelik baskılar devam ederken, Meclis’te de aynı politikaların devamı olarak Kürtçe soru önergeleri geri çevriliyor, Kürtçe konuşulduğunda mikrofonlar kapatılıyor ve tutanaklara “Bilinmeyen dil” ya da “X” olarak geçiyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Kendi toprağımız üzerinde yaşıyoruz herhangi bir yerde yaşamıyoruz’
Kürtçe önergelerin işleme bile alınmadığını, Meclis’in bu tutumunun aslında devletin Kürtlere olan bakış açısını yansıttığını belirten Gülcan, “Biz her defasında şunu ifade ediyoruz biz milyonlarca Kürt’üz ve kendi toprağımız üzerinde yaşıyoruz herhangi bir yerde yaşamıyoruz. Kendi toprağımız üzerinde, kendi dilimizle, kendi kültürümüzle, kendi tarihimizle yaşamımızı sürdürüyoruz. Bundan sonrada sürdüreceğiz her ne kadar karşımıza imha, asimilasyon, inkar politikaları çıksa da bir hakikatimiz, bir mücadele gerçekliğimiz var ve biz bu doğrultuda mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Kürtçe önergelerimiz işleme bile alınmıyor’
“Kürtçe’ye olan tutum bizzat sistemin Kürtlere karşı olan tutumudur” diyen Gülcan sözlerine, “Sadece kendi topraklarımızda asimilasyona uğramıyoruz. Şu an Kürtleri temsil edenlerin, bu siyasetin içerisinde mücadele edenlerin her yerde karşı karşıya kaldığı bir asimilasyon var. Meclis’te de Kürtçe önerge veriyoruz Kürtçe önergelerimiz işleme bile alınmıyor, Meclis kürsüsünde Kürtçe konuştuğumuz zaman anında mikrofonumuz kapatılıyor. Bunlar devletin Kürtlere yönelik bakış açısını tarihe leke olarak geçmeyi yansıttığı durumlar” şeklinde konuştu.
‘Bu noktada sesimizi daha gür çıkarmamız gerekiyor’
Kürtçe’nin tutanaklara “Bilinmeyen dil” olarak geçtiğini ama seçim süreçlerinde iktidarın Kürtçe propaganda yaptığını hatırlatan Gülcan, “Bilinmeyen bir dil üzerinden bir propaganda hayata geçiyor. Tarihimizi, kültürümüzü yok sayıyorlar ama seçim müziklerini Kürtçe yapıyorlar. Böyle bir çelişkiyle de karşı karşıyayız. Biz Meclis’te bunu ifade etmeye devam edeceğiz, Kürtçe soru önergeleri vermeye devam edeceğiz. Kürtçe’nin resmi dil ve eğitim dili olması noktasında zaten çalışmalar yürütüyoruz. Bu noktada sesimizi daha gür çıkarmamız gerekiyor. Çünkü bu devletin açığa çıkarmış olduğu asimilasyon, imha, inkar politikalarına baktığımız zaman aslında şu an hayatımızın her alanına sirayet etmiş durumda. Mesela Wan yüzde 90’ı Kürtlerden oluşan bir kent ama maalesef Kürtçe konuşma oranına baktığımız zaman yüzde 40’lara düşmüş durumda. Evlerimizde Kürtçe konuşma oranı her geçen gün azalıyor” ifadelerini kullandı.
‘Devletin ilmek ilmek ördüğü asimilasyonun sonucu’
Kürtçe konuşma oranının düşmesine yönelik güçlü bir mücadele hattı kurulması gerektiğinden bahseden Gülcan, şunları belirtti: “Bu devletin şimdiye kadar peyderpey ilmek ilmek örüp buraya getirdiği asimilasyonun sonucudur. Bu asimilasyon politikalarının karşısında bizler ne kadar önemli ve sonuç alıcı bir hat oluşturabiliriz bunun üzerinden de çalışmalar yürütmemiz gerekiyor. Bu çok yönlü bir mücadele çok yönlü bir çalışma bununla ilgili kurumlarımız var bu kurumlarımızı daha çok sahiplenmemiz gerekiyor. Özellikle çocuklarımıza Kürtçe öğretmemiz gerekiyor. Çocuklar zaten okula başladıkları zaman Türkçe öğreniyorlar.”
‘Mücadele etmeye devam edeceğiz’
Devletin ‘Kürtçe ülkeyi böler’ bakış açısına dikkat çeken Gülcan, “Ama aslında bir dil bütünleştiricidir bölmekten çok bütünleştirici bir özelliği var. Biz Kürtler de kendi anadilimizde yaşamımızı sürdürmek istiyoruz, kendi anadilimizde eğitim almak istiyoruz, kendi anadilimizde çalışmalar yürütmek istiyoruz ve bunu her alanda yapmak istiyoruz. Bu haliyle mücadele etmeye devam edeceğiz, kürsüde de bunu konuşmaya devam edeceğiz, soru önergelerinde de bunu vermeye devam edeceğiz. Sonuç alıcı olduğuna inandığımız bir mücadelenin içerisindeyiz haklı olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Kürtçe’nin eğitim dili olması ve resmi dil statüsünü kazanana kadar bu mücadele devam edecek. Bu bizim Meclis boyutuyla yürüteceğimiz mücadele ama yerel boyutuyla da ciddi çalışmalar yürütmek lazım” dedi.
Kayyımlar sosyolojik yapıya saldırıyorlar
Kayyım atamalarının 3 dönemdir devam ettiğine ve kayyımların ilk müdahalelerinin dile yönelik çalışmalar olduğuna değinen Gülcan şunları dile getirdi: “İlk etapta müdahale ettikleri yer bizim dilimiz üzerinde yaptığımız çalışmalara müdahaleydi, kadın çalışmalarına müdahaleydi burada aslında sosyolojik yapıyı değiştirmeye yönelik kayyımların ciddi imha politikaları oldu. Biz bunları ifade ederken ekonomik boyutuyla daha çok ön plana çıkıyor ama ekonomik boyutunun yanında burada kültüre yönelik, dile yönelik ciddi asimilasyon politikaları açığa çıktı. Yani bize ait olmayan bir kültür içerisinde yaşamamız dayatıldı bize. Kayyımın açığa çıkardığı politikalardan biri de buydu. Bu noktada kendi kentlerimizde özellikle kendi dilimize sahip çıkmamız önemli bu yönlü çalışmalar yürütmemiz önemli.”
‘Aslında Kürt’ün varlığına yönelik bir saldırı var’
Çok yönlü bir mücadeleye karşı çok yönlü bir saldırı yürütüldüğünü, Kürtlere yönelik bir düşman hukukunun devreye sokulduğunu söyleyen Gülcan, “ Kürt’ün diline, kültürüne Kürt’ün aslında varlığına yönelik yüz yıldır sürdürülen bir politika var ama bu 22 yıllık AKP-MHP iktidarında bu yüz yıldır açığa çıkarılmış o faşist zihniyetin, o devlet aklının o sistem aklının ete kemiğe büründüğü bir halle karşı karşıyayız. 2015 sürecinden bu yana da bu saldırılar devam etti. Yani mücadele arttıkça saldırılar da bu yönle artıyor. O yüzden bizim mücadele bayrağını daha da yükseğe çıkarmamız gerekiyor. Çok yönlü bir saldırı varsa mücadelenin de bunun karşısında çok yönlü olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Sonuç alacağımızı biliyoruz’
İktidarın Kürt halkının mücadelenin sonuç almasından korktuğu için saldırıları arttığına işaret eden Gülcan, son olarak şöyle dedi: “Bugüne kadar bizi yok sayan partilere baktığımız zaman mazide kaldılar. Kürt halkı hala var, Kürt halkının mücadele gerçekliği hala var, Kürt halkının hakikat mücadelesi hala var. Bu kadar gözaltı, tutuklama, öldürme, kayyım atama, iradesini ve dilini yok sayma politikalarına rağmen dimdik ayakta duran bir halk gerçekliği var ve her geçen gün artan büyüyerek ilerleyen bir mücadeleden bahsediyoruz. Bu yüzden sonuç alacağımızı biliyoruz biz. Bu inançla hareket ediyoruz.”