Yeni anayasa tartışmaları: Mücadelemizi yükseltmek zorundayız

  • 09:02 21 Mayıs 2024
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - Yeni anayasa tartışmalarına dair konuşan DEM Parti PM üyesi Aysel Batyar, bu tartışmalarda kadınların ne istediği ve düşündüğüne önem verilmesi gerektiğini ifade ederek “Kadınlarla hiçbir istişarede bulunmadan ne iyi bir anayasa çıkar ne de kadınlara yönelik iyi kararlar alınır” dedi.
 
31 Mart’taki yerel seçimlerin ardından iktidarın beklenen “yeni anayasa” hamlesi Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un partilere yaptığı ziyaretler ile somutlaştı. Bu ziyaretler sonucunda kamuoyunda da “Yeni anayasa gerekli mi, değil mi? Olursa ne kadar ‘demokratik’ olur?” tartışmaları başladı. Öte yandan 1982 Anayasası’nın değiştirilmesiyle ilgili yürütülen tartışmalar, geçmişten bugüne süregeliyor. 12 Eylül askeri darbesinden sonra hazırlanan ve “darbe anayasası” olarak görülen 1982 Anayasası’nda üzerinden geçen 42 yılda bazı değişiklikler yapılsa da yeni bir anayasa için uzlaşı sağlanamadı. Mevcut anayasada son değişlik, 2017 referandumunda parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle yapıldı.
 
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bu çerçevede Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile de görüştü. Bu görüşmenin ardından Tülay Hatimoğulları, “12 Eylül Anayasası’nın dahi uygulanmadığı bir dönemden geçerken, 12 Eylül Anayasası’nın değişmesi ve demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesi konusunda adımlar atılmasıyla ilgili görüşlerimiz kamuoyunca bilinmektedir. Bu dönemde elbette bir yol temizliğine ihtiyaç var. Türkiye’de bir demokratik anayasa yapım sürecini inşa edebilmek için mevcut olan baskı sürecinin ortadan kalkması, antidemokratik uygulamaların ortadan kalkması, anayasasının hükümlerinin uygulanması, AİHM kararlarının uygulanması, bütün bunlar bizler açısından çok önemli” şeklinde açıklamalarda bulundu.
 
DEM Parti PM üyesi Aysel Batyar, yeni anayasa tartışmalarına dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
Testinin sızdırdıkları
 
“Testi içindekinin sızdırır” diyerek sözlerine başlayan Aysel, her gün bir kadının katledildiğini ve 6284 sayılı kanunun uygulanmadığını ifade ederek “Kadın kavramının özellikle AKP rejimince, aile ve çocukla aile içine sığdırılan çabalarını her gün yaşıyoruz. AKP’nin iktidarı boyunca yaptığı iki iyi işten birisi İstanbul Sözleşmesi’ydi. Bunu da alelacele bazı çevrelerin baskısıyla rafa kaldırdı ve ondan sonra kadınların hayatındaki karanlık, baskıcı atmosfer gittikçe kadın mücadelesini de daraltmaya başladı. Tam da bu süreçte yeni anayasa tartışmalarının yapılıyor olması ve buradan kadınların eline olumlu adımların çıkacağını ummak biraz saflık olur diye düşünüyoruz“ dedi.
 
‘Mücadeleyi sokağa taşımak zorundayız’
 
Kadınların mücadele ederek elde ettiği kazanımların, AKP-MHP iktidarı tarafından anayasa eliyle yok edilmeye çalışıldığını vurgulayan Aysel, “Kendi rejimini, tekçi, eril anlayışını anayasa eliyle garantiye almak, uygulamalarını kalıcı hale getirip ona bir hukuki kılıf hazırlamaya niyeti içerisinde. Bu atağa karşı kadınların ciddi anlamda kazanımlarına sahip çıkan bir yerden bir araya gelip ses yükseltmeliler. Mücadeleyi sokağa, iş yerlerine, tarlalara taşımak zorundayız” şeklinde konuştu.
 
‘Anayasa böyle yapılmaz’
 
Kadınların bu konudaki düşüncelerinin ve itirazlarının çok net olduğunu dile getiren Aysel, önemli olan noktanın, bu itirazları kadınlar olarak örgütlemek olduğunu söyledi. Anayasanın bu şekilde yapılamayacağına dikkat çeken Aysel, “Anayasa böyle yapılmaz. Kadınlarla ilgili maddelerde öngörülen değişiklikler de zinhar hiç böyle yapılmaz. Nerden tutsan tutarsızlık. Anayasa, bireyleri ve özellikle kadınları devlete karşı korumak için yapılır. Anayasa, bireyi devlete karşı korur. Oysa bu anayasa çalışmaları hem kadınlar açısından hem toplumun tüm kesimleri açısından devleti vatandaşın üstüne doğru salan ciddi bir devlet otoritesiyle bütün alanları yaşanmaz hale getirmenin adımlarıdır” diye belirtti.
 
Kadınlarla görüşülmeden iyi bir anayasa çıkarılamaz
 
Kadınlar açısından bu durumun katmerli bir karanlık olduğunu kaydeden Aysel, özellikle Medeni Kanun’daki kadın kazanımlarının mücadele ile alındığını ifade etti. Aysel, “Erkek kurumlar ziyaret edilerek kadın kurumlarıyla, kadınlarla hiçbir istişarede bulunmadan ne iyi bir anayasa çıkar ne de kadınlara yönelik iyi kararlar alınır. Bunların ben beyhude çabalar olduğunu düşünüyorum. Testinin içinden sızdırdıklarına bakarak bu testinin içinde ne olduğunu biliyoruz. Bu testinin içinden boca edilecek olan kadınların geleceğini karartma, kazanımları gasp etme adımlarıdır. Mücadelemizi yükseltmek zorundayız” diye konuştu.