Ayşegül Doğan: Anayasanın yeni olması için eskiden tamamen vazgeçilmeli!
- 11:05 10 Mayıs 2024
- Siyaset
ANKARA - Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, iktidarın “yeni anayasa” tartışmalarına ilişkin “Anayasanın gerçekten yeni olması için eskiden tamamen vazgeçtiğini göstermesi gerekir” derken “yumuşama” söylemleri için de “Hiçbir yumuşama girişimi Türkiye’de yaşayan ezilen halkları, farklı kimlikleri, dilleri, inançları dışında tutarak gerçek ve sahici bir normalleşme ya da yumuşama olamaz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası alınan kararları ve gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Yaşamını yitiren Celal Başlangıç’ı anarak konuşmasına başlayan Ayşegül, ardından MYK gündemine geçti.
‘Bu müfredatta anayasal hak kullanılamıyor’
1 Mayıs’ta yaşanan ablukayı değerlendiren Ayşegül, anayasal hakların iktidar tarafından engellendiğini kaydetti. Ayşegül, “1 Mayıs mitinginin engellenmesi milyonlarca insanın yaşadığı bir kentin adeta ablukaya alınması, onlarca gözaltı soruşturma yetmezmiş gibi bir de tutuklamalar ve nihayet ne engellenmiş oluyor, Anayasal bir hakkın kullanılması engellenmiş oluyor. Anayasal hak kullanılamıyor üstelik bu konudaki AYM kararlarına rağmen. Şimdi AYM kararı demişken, hangi AYM ya da AİHM kararlarını hatırlatalım. Uygulanmayan AYM ve AİHM kararlarından bazılarını hatırlatmak istiyorum. Özellikle bu günlerde hatırlatmanın çok önemli olduğunu Gezi Davası’nı mı, 16 Mayıs’ta görülecek Kobanê Kumpas Davasını mı, Can Atalay’ı mı, Cumartesi Annelerini mi, bu listeyi uzatabiliriz” sözlerini kullandı.
‘2014 yılında binlerce Êzidî çocuk ve kadın IŞİD tarafından kaçırıldı’
Dün Ankara’da IŞİD tarafından kaçırılan, adı Ayşe olarak değiştirilen 9 yaşındaki kız çocuğunun davasına dikkat çeken Ayşegül, “Bu duruşmada tutuklu yargılanan kimse yok! Kimse tutuklu yargılanmadığı gibi 9 yaşındaki kız çocuğunun gerçek ailesini bulmak için herhangi bir çaba da yok. Aksine bu çocuğun ve diğer mağdurların hak arayışları engelleniyor ve sesleri duyulmuyor. 2014 yılında binlerce Êzidî çocuk ve kadın IŞİD tarafından kaçırıldı ve esir alındı. DEM Parti olarak özel olarak değinmek istedik, duruşmayı da takip ettik, bu olayı da yakından takip ediyoruz” dedi.
Öğretmenler can güvenlikleri sağlansın diye bugün iş bırakıyor
Ayşegül konuşmasının devamında şunları söyledi: “Okulda evde sokakta ne yazık ki şiddette bitmiyor. Kadın cinayetleri adeta bir kırıma dönmüş durumda. Bakınız Nisan 2024’te en az 30 kadın katledildi, bunlar tabi ki tespit edilebilenler. Elde edilebilen verilerle ortaya çıkan rakamlar. Muhtemel sayılar daha fazla. Nisan 2024’te en az 30 kadın ve iki çocuk öldürüldü. Sorumluluk alması gereken bakanlık şiddet bütün dünyanın sorunu diyerek bunu söylemekle yetinebiliyor Bir yandan da kadınlara ve çocuklara dönük bu şiddeti olağanlaştırma girişiminde bulunuyor. Daha birkaç gün önce öğrencisi tarafından vurularak öldürülen bir öğretmenin ardından bugün eğitimciler Türkiye’de iş bırakıyor. Niye iş bırakıyor hangi taleple iş bırakıyor, can güvenliği sağlansın, gerekli tedbirler alınsın diye iş bırakıyor.”
Hilvanlıları gasp edilmek istenen haklarına ve iradelerine sahip çıkmaları çağrısı yapıyoruz
“Urfa’yla devam edelim. Hilvan’da kazandığımız bir seçim yenileniyor” diyen Ayşegül, “2 Haziran’da yenilenecek olan seçime iki gün önce start verdik. Seçimlerin demokratik ve adil koşullarda gerçekleştiğini söyleyenlere Hilvan’daki süreci hatırlatmak isterim. 31 Mart gecesi, Hilvan ilçesinde önce oy pusulaları yakıldı. Ardından sandık görevlileri darp edildi. Öyle ki Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında tutuklanan 7 kişiden biri de AKP’nin ilçe seçim kurulu üyesiydi. Tüm bunlara rağmen yakılan oy pusulalarına, darp edilen sandık görevlilerine bir süre veri akışı da durdu o gece. Bütün bunlara rağmen Dem Parti, 521 oy farkla Hilvan’da seçimleri kazandı ama kazandığımız bir seçim tekrarlanıyor. İl seçim kurulu, ilçe seçim kurulu, Yüksek Seçim Kurulu’nun bir parti lehine karar vermesi üzerine tekrarlanıyor. Hilvan DEM Parti’den şimdi de kumpasla alınmak isteniyor. Tüm Hilvanlıları gasp edilmek istenen haklarına ve iradelerine en güçlü şekilde 521 oy farkını arttırarak 2 Haziran’da sahip çıkmaları çağrısı yapıyoruz. Bu arada Hilvan’daki hak gaspına seyirci kalanlar, ortak olanlar, önlem almayanlar Birecik ilçe binamıza yönelik silahlı saldırı karşısında da suskunluklarını koruyorlar. 2 gün üst üste yaşanan bu saldırı da gösteriyor ki seçim öncesi ve sonrasında yaratılmak istenen her türlü provokasyona açık bir ortama ve tüm uyarılarımıza rağmen gerekli önlemler alınmıyor, alınması konusunda da herhangi bir girişimde bulunulmuyor. Birecik’te yaşanması muhtemel olayların sorumlusu başta da söylediğim gibi tüm bu yaşananlara göz yumanlar, seyirci kalanlar, seç çıkarmayanlar ve ortak olanlardır” ifadelerini kullandı.
‘Partimiz anayasanın toplumsal uzlaşmaya dayanmasını önemsiyor’
Anayasa tartışmalarına dikkat çeken Ayşegül, şunları belirtti: “Bir yandan da anayasa tartışmaları sürüyor. Anayasa DEM Parti için yalnızca bugünle ya da güncel tartışmalarla sınırlandırılacak bir mesele değil. Onlarca yıldır sivil anayasa, demokratik bir anayasa, yeni bir anayasa için mücadele veren bir parti geleneğinden bahsediyoruz. Peki anayasanın yalnızca sivil olması yeterli mi? Hayır değil. Aynı zamanda yeni ve demokratik olması gerek anayasanın toplumsal bir sözleşme niteliği taşıyabilmesi için gerekir. Toplumsal bir uzlaşmaya dayanması ve toplumsal bir sözleşme niteliği taşıyabilmesi için yeni ve demokratik bir sivil anayasanın kullanılacak yol ve yöntemler partimiz tarafından çok önemseniyor ve izleniyor. Sadece izlemiyoruz bu aslında bizim gündemimiz, bizim hayatımız. Kimlerin hayatını ilgilendiriyor. Ezilenlerin, kadınların, gençlerin, emekçilerin hayatını ilgilendiriyor. Yıllardır emek sömürüsüne maruz kalanların hayatını ilgilendiriyor.
Gerçek bir yumuşamadan bahsedeceksek Kobanê Kumpas Davası’ndaki karar önemli olacaktır
AKP döneminde bu anayasada sayısız değişiklik yapıldı. 12 Eylül darbe anayasasının dahi uygulanmadığı günlerden bahsediyoruz. Mevcut anayasaya bağlı kalın, gereklerini yerine getirin çağrıları yapmak durumunda kalıyoruz. Böyle bir ortamda Anayasa tartışmaları ve ziyaretler, bir yandan da bir trafik sürüyor. Anayasa DEM Parti için bu tartışmalarla sınırlandırılabilecek bir mesele değildir. Bu konuda çok büyük bir deneyim ve birikim ve mücadele geleneğine sahip bir parti olarak anayasanın gerçekten yeni olması için eskiden tamamen vazgeçtiğini göstermesi gerekir. Bunun en önemli göstergelerinden biri iktidardan muhalefetine kadar önümüzdeki hafta tüm Türkiye kamuoyunu bekliyor. Çünkü tüm Türkiye kamuoyunu ilgilendirecek bir karar ile karşılaşabiliriz. Müspet veya menfi diyorum çünkü bu bir siyasi karar olacak. 16 Mayıs’ta görülecek Kobanê Kumpas davasından bahsediyorum. 16 Mayıs bir yandan ortaya koyduğumuz bu fotoğraf diğer yandan anayasa tartışmaları, siyasi partiler arası trafik. Normalleşme ya da yumuşama tartışmaları sürerken alınacak bu kararın önemini bir kez daha hatırlatıp kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapmak isteriz.
Ezilen halkları dışında tutan hiçbir normalleşmede sahici bir yumuşama olamaz
Siyasette yumuşama dönemi diye tarif etti CHP Lideri Özgür Özel ile görüşmesinde. Yumuşama demek için bir sertliğin kabulünün olması gerekir. Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'de bir sertlik en deyimiyle söylemek gerekirse bir otoritelerle olarak tarif ettiğimiz durumu bir yandan kabul ediyoruz. Meclis’te AKP’den bazı yetkililerin açıklamalarına göre bizim yıllardır söylediğimiz ekonomik kriz ve demokrasi ve özgürlükler dengesinin birbirini nasıl desteklediğini anlatan açıklamalar bunlar. Doğru orantılı bir şekilde ilerlediğini söyleyen. Fakat buna rağmen bu konulara dair atılacak adımlara ilişkin eğer varsa böyle bir niyet henüz ortada bir emare olmadığını söylüyor bu davaları hatırlatıyoruz. Diyoruz ki hiçbir normalleşme, hiçbir yumuşama girişimi Türkiye’de yaşayan ezilen halkları, farklı kimlikleri, dilleri, inançları dışında tutarak gerçek ve sahici bir normalleşme ya da yumuşama olamaz.”