Tarihi Newroz'da Abdullah Öcalan'ın mesajı okundu

  • 13:40 21 Mart 2024
  • Güncel
 
AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın geçmiş yıllarda Newroz'a dair değerlendirmeleri, görkemli Amed Newrozu'nda okundu. Abdullah Öcalan şunları söylemişti: “Dört duvar arasında bile her gün kendimi on defa yeniyor, yeniliyor devrimler gerçekleştiriyorum. Selam olsun özgürlüğe güç verenlere, bitmeyen sevgi ve selamlarımla… Bijî Newroz!”
 
Amed'de “Rabe dema azadî û serkeftinê ye” şiarıyla gerçekleştirilen Newroz Bayramı kutlamaları sürüyor. Newroz'da Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın geçmiş yıllarda gönderdiği Newroz mesajlarından ve değerlendirmelerinden hazırlanan derlemeyi okudu.
 
'Zaman Sayın Öcalan zamanıdır'
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 25 yıldır İmralı’da tutulduğunu dile getiren Cengiz Çiçek, “Sayın Öcalan’dan 3 yıldır haber alamamaktayız. İmralı işkence sistemini geliştirenlere Kürt halkını kölelik koşullarında tutmak isteyenlere bir kez daha sesleniyoruz; on yıllardır boyun eğmedik, boyun eğmeyeceğiz. Kürt halkına yönelik soykırımcı politikalarda ısrar edenlere cevap vermek istemekteyiz. İmralı tecrit sistemini protesto etmek amacıyla bedenini ateşe veren Yunanlı El-Eftelya ‘Kürt Halkının başkanının özgürlüğü tüm halkın özgürlüğüdür’ mesajını bırakmıştı. Yine Evrim Demir yoldaşın bıraktığı bir mesaj var. ‘Biz kendi kendimizi yönetme hakkı istiyoruz’ demişti. Bir kez daha buradan haykırıyoruz. Sayın Öcalan 25 yıldır İmralı adasını bir direniş ve özgürlük adasına çevirdi. Bu nedenle sizlerle Kürt halk önderinin yıllar önce kaleme aldığı bir metni paylaşmak istiyoruz. Zaman Sayın Öcalan zamanıdır” dedi.
 
Ardından Cengiz, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kaleme aldığı metni okudu.
 
Okunan metin şu şekilde: “Newroz’u özgürlük ile anlamlaştıran, Zağros ve Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına ANA’lık eden, halkların en eskilerinden olan mensubu olduğum Kürt halkına selam olsun! Selam özgürlük ve eşitliği rehber edinen bu büyük özgürlük yolunun yolcularına! Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler ve kardeş topluluklar; siyasi baskılarla, dışardan müdahalelerle, grupsal çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış; hakkı, hukuku, eşitliği ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmek istenmiştir. 
 
Artık kökleri üzerinden yeniden doğmak istiyor
 
Son iki yüz yıllık fetih savaşları, emperyalist müdahaleler, baskıcı ve inkârcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara hapsetmiş; halklar suni problemlerle nefessiz bırakılmak istenmiştir. Kapitalist moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkâr eden çabalarını ifade etmektedir. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkâr eden kapitalist modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır. Ama Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Kendi öz tarihine uygun, alternatif bir modernite ve demokratik düzen arıyor. Artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ayağa kalkmak istiyor.
 
Newroz’un direniş-özgürlük ruhunu yeniden dirilttik  
 
Biz, onlarca yılımızı tekçilik adına yok sayılan Kürt halkının varlığını kanıtlamak için feda ettik ve bu uğurda büyük bedeller ödedik. Kürtlerin tarihsel varlığına denk bir hukuki statüye kavuşma kararlılığını gösterdik. Sonu ne olursa olsun Hallacı Mansur gibi adalet, özgürlük ve yakıcı hakikat arayışından asla vazgeçmedik. Bu fedakârlıkların, bu mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Milyonlarca Kürt bugün Newroz meydanlarında öz benliğini, aslını ortaya koyuyor. 1973’lerde bir Newroz günü, yokluk sınırındaki Kürtlerin varlığını koruma direnişi ve özgürlüğünü sağlama kararlılığı ile yola çıkarak, Newroz’un direniş-özgürlük ruhunu yeniden dirilttik ve bugüne kadar getirdik.
 
Milyonlarca kişiyi daracık bir odada nasıl tutabilirsiniz!
 
Şahsıma yönelik uluslararası komplo da Kürt halkının özgürlük ruhuna yönelikti. İmralı sürecinde de bana dayatılan komplo, tıpkı halkıma dayatılan gibi umudun zerresini bırakmayan cinstendi. İmralı’da bulunduğum ilk günlerde şöyle bir düşüncem oluşmuştu: 'Milyonlarca kişiyi daracık bir odada nasıl tutabilirsiniz! Gerçekten Kürt Ulusal Önderliği olarak, zindana giriş koşullarında kendimi milyonların sentezi haline getirmiş veya getirilmiştim. İnsan, ailesinden ve çocuklarından yoksun kalmaya bile hiç dayanamazken ben, bir daha hiç kavuşmamacasına ölümüne birleşmiş milyonların iradesinden ayrılmaya uzun süre nasıl dayanacaktım! Öyle büyük gerekçelerim olmalıydı ki tecride dayanabileyim, tecritte de olsa büyük bir yaşamın sergilenebileceğini kanıtlayayım. Şöyle düşünüyordum; Benim özgür yaşamı arzulamam için bağlı olduğum Kürt Toplumunun özgür olması, bir toplumsal statüye sahip olması gerekirdi. Fakat Kürtlerin yaşamı, etrafına duvar örülmüş zifiri karanlık bir zindandan farksızdı.
 
Varlık ve Özgürlük Savaşçısı olmakla mümkündür
 
On yıllardır Kürtlerin özgür yaşam, özgür insan ve özgür toplum arayışını gözeten bir Kürt Aklını oluşturmaya çalışıyorum. Ama hala prangalarımızdan kurtulabilmiş değiliz. Bu koşullarda bir Kürt bireyinin, kendini dışarıda özgür sanarak yaşaması, büyük bir yanılgıdır. Yanılgı ve yalanın egemenliği altında geçecek bir yaşam, kaybedilmiş ve ihanete uğramış bir yaşamdır. Bundan çıkardığım sonuç, dışarıda ancak bir şartla yaşanabileceği, onun da günün yirmi dört saatinde Kürtlerin Varlık ve Özgürlüğü için savaşım içinde olmakla mümkün olabileceğidir. Ahlâklı ve onurlu bir Kürt için yaşam, kesinlikle günün yirmi dört saatinde Varlık ve Özgürlük Savaşçısı olmakla mümkündür.
 
Devrimci Gerçekçilik denilen bir yaşam tarzının sahibiyim
 
İmralı’daki yaşamımla bağlantılı olarak halkımızca merak edilen bir soru, cezaevinden çıkış halinde nerede ve nasıl yaşayacağımla ilgilidir. Pek hayalcilik yapacak bir kişilik değilim. Devrimci Gerçekçilik denilen bir yaşam tarzının sahibi olduğum çok iyi bilinmelidir. Çok kısaca özetlemeliyim ki benim için yaşam, özgür yaşandıkça mümkündür. İnsan yaşamı, ancak toplumsal olarak özgür, farklılık içinde eşit ve demokratik yaşanabilir. Bunun dışındaki yaşam biçimleri, sapaktır dolayısıyla hastalıklıdır. O halde olası bir cezaevinden çıkışta her nerede olursam olayım, hangi anda yaşarsam yaşayayım sonuna kadar gerekli olan her söylem ve eylem tarzıyla sürekli mücadele içinde olacağım doğaldır.
 
Her gün kendimi on defa yeniyor, yeniliyor devrimler gerçekleştiriyorum
 
Dört duvar arasında bile her gün kendimi on defa yeniyor, yeniliyor devrimler gerçekleştiriyorum. Toplumsal sorunların tek bir tanesini on devrim gerekçesi olarak ele alıyorum. Bugün dışarıda olanlar, imkanı-koşulları olanlar sizlersiniz. Amed’e, Botan’a ve daha birçok yere selam söylemiştim. Ancak bilinmelidir ki önemli olan bu selamlarıma nasıl karşılık verildiğidir! Mesela ben olsaydım, kendi köyüme, Cudi Dağına, Cilo Dağı eteklerine, Van Gölü çevresine, Ağrı, Munzur ve Bingöl dağlarına, Fırat, Dicle ve Zap kıyılarına, Urfa, Muş ve Iğdır ovalarına kadar yolum nereye düşerse düşsün, her yerde sanki korkunç tufandan çıkan Hz. Nuh’un gemisinden inmiş gibi davranır, Hz. İbrahim’in Nemrutlardan, Hz. Musa’nın Firavunlardan, Hz. İsa’nın Roma İmparatorlarından ve Hz. Muhammed’in cehaletten kaçması misali kapitalist moderniteden kaçar, bu tarihsel kişiliklerden ve toplum gerçeklerinden ilham alarak işlerime koyulurdum.
 
Selam olsun özgürlüğe güç verenlere
 
Sizleri bu düşüncelerle; bedenen, ruhen ve zihnen varoluş felsefesi temelinde benimle yol yürümeye, yeterli yoğunluk ve irade ile eşlik etmeye, Demokratik Modernitemizi inşa etmeye çağırıyorum. Selam olsun özgürlüğe güç verenlere, Bitmeyen sevgi ve selamlarımla… Bijî Newroz! 
 
Abdullah Öcalan.”
 
Abdullah Öcalan'ın metninin ardından Newroz alanı “Bijî Serok Apo” sloganlarıyla yankılandı.