Cumartesi Anneleri Rıdvan Karakoç’un faillerini sordu
- 13:00 17 Şubat 2024
- Güncel
İSTANBUL - Eylemlerinin 986’ncı haftasında, 1995 yılında İstanbul’da gözaltında kaybedilen ve işkence ile katledilmiş cenazesi Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Rıdvan Karakoç’un faillerini soran Cumartesi Anneleri, “30 yıldır burada hukuk mücadelesi veriyoruz. Ama hiçbir gelişme yok. Son kayıp bulununcaya, tüm sorumlular yargılanıncaya kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri / İnsanları, eylemlerinin 986’ncı haftasında, 1995 yılında İstanbul’da gözaltında kaybedilen ve daha sonra işkence ile katledilmiş cenazesi Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Rıdvan Karakoç’un faillerini sordu. Çok sayıda Cumartesi Annesi’nin katıldığı eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Hapishaneler Komisyonu, Kadınlar Birlikte Güçlü üyeleri ile hak savunucuları katıldı. Eylemciler, gözaltında kaybedilenlerin yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Talepleri faillerin hesap vermesi
Bu haftaki basın metnini gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Cumartesi İnsanı İkbal Eren okudu. İkbal, “Gözaltında kaybedilişinin 29’uncu yılında Rıdvan Karakoç’u unutmadık. Sevdiklerimizin devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolmasıyla başlayan hakikat ve adalet arayışımızın 986’ncı haftasındayız. Buradayız çünkü uluslararası hukuk, gözaltında kaybetme suçunun "önlenmesi ve cezalandırılması" için devlete bir yükümlülük getirmesine rağmen, devlet bu yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Gözaltında kayıplar, devlet görevlilerinin talimatları ve göz yumması sonucu gerçekleştiği için etkin bir şekilde soruşturulmaları mümkün olmuyor. Her hafta olduğu gibi bu hafta da kayıplarımızın akıbetlerinin açıklanmasını istiyoruz. Bu suçun faillerinin ve sorumlularının adalet önünde hesap vermesini talep ediyoruz. Devletin uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
İşkence edilen cenazesi bulundu
986’ncı hafta eylemlerinde, annesi Asiye Karakoç’un bıraktığı yerden Rıdvan Karakoç için adalet istediklerini paylaşan İkbal, “34 yaşındaki Rıdvan Karakoç İstanbul’da yaşıyordu. Kürt siyasi partileri ile kültür ve sanat kurumlarında çalışmalar yürütüyordu. 1994 yılında gözaltına alınan bir kişinin verdiği ifade doğrultusunda hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Rıdvan Karakoç’u arayan polisler ailesinin evini gözetim altında tutuyordu. Zaman zaman da eve baskınlar düzenliyor, ‘Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diye aileyi tehdit ediyordu. Eve gelemeyen Rıdvan, 15 Şubat 1995 tarihine kadar ailesi ve avukatı ile düzenli haberleşti. Bu tarihten sonra Rıdvan ile bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı. Polis baskınları son buldu. Karakoç Ailesi, tüm mercilere başvuru yaptı ancak sonuç alamadı. Gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları, ‘Bizde yok’ cevabı verdi. 110 gün süren ısrarlı bir arayışın ardından Rıdvan Karakoç’un işkence izlerini taşıyan bedenine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı” dedi.
Dosya 29 yıldır derdest durumda!
Dosyada 29 yıldır hiçbir işlem yapılmadığını dile getiren İkbal, “Ailesi her yerde Rıdvan’ı ararken onun cansız bedeninin savcılık dahil tüm resmi kurumlardan geçtiği, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda (ATK) bekletildikten sonra emniyette parmak izi olmasına rağmen ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldüğü açığa çıktı. Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın takip ettiği dosyada Rıdvan Karakoç'u kaybedenlerin ortaya çıkarılmasına, yargılanarak cezalandırılmasına imkan verecek etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi. Soruşturma dosyasında, 29 yıldır rutin yazışmalar dışında bir işlem yapılmadı. 2016 yılında aramızdan ayrılan anne Asiye Karakoç kendilerine yaşatılanları, ‘Devlet bizi vatandaşlıktan düşürmüş, tüm kapılarını bize kapatmış’ diye ifade etmişti. 986’ncı haftamızda bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Rıdvan Karakoç’un gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçeği ortaya çıkarma görevinizi yerine getirin. Suçtan sorumlu olan kişi ve kurumları tespit ederek cezalandırılmalarını sağlayın” ifadelerini kullandı.
‘Kaç yıl geçerse geçsin vazgeçmeyeceğiz!’
İkbal, “Kaç yıl geçerse geçsin, Rıdvan Karakoç ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle seslendi.
30 yıldır hukuk mücadelesi yürütüyor
Ardından Rıdvan’ın kardeşi Hasan Karakoç, 29 yıldır acılarının dinmediğini ve her Cumartesi günü taleplerini haykırmaktan vazgeçmediklerini belirtti. Ali, “Hukuk arayışımızı tekrarlıyoruz. Ama 29 yıldır bir yol alınmadı. Her sene Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’na gidip dosyamızın akıbeti hakkında bilgi soruyoruz. Ama her gittiğimizde yeni gelen biriyle karşılaşıyoruz. Savcı diyor ki, ‘Ben yeni geldim. Dosyayı inceleyeyim size haber vereceğim’. Her yıl aynı şeyleri tekrarlıyorlar. 30 yıldır burada hukuk mücadelesi veriyoruz. Ama hiçbir gelişme yok” diye konuştu. Abisi Rıdvan’ın gözaltına alındığı süreçte, kendisinin de polisler tarafından yapılan ev baskınında işkenceye maruz kaldığını ve 15 gün gözaltında yine işkence gördüğünü kaydetti.
‘Asla bu mücadeleyi bırakmayacağız!’
Ali, “Abim hakkında gıyabi tutuklama kararı verdiler. Daha sonra abimi işkenceden geçirip öldürdüler ve yol kenarına attılar. Dava açan büyüklerimiz yaşamlarını yitirdi. Kardeşlerimizi, babalarımızı, evlatlarımızı yitirdik. Bir türlü hukuka ulaşamadık. Bu devletin başındakilerin bir tanesi de, ‘Bunların derdi nedir, şuna bir el atalım’ demez. 30 senedir verdiğimiz hukuk mücadelesinin bir gram savunucusu olmadılar. Onlardan bunu beklemiyoruz da. Eğer devlet yetkililerinden birinin yakını olsaydı, emin olun bir gün içerisinde ortaya çıkardı. 30 yıldır haykırıyoruz, kayıplarımızı arıyoruz. Hiçbir savcı görevini yerine getirmiyor. Dosyalarımız savcılıkların tozlu raflarında bekletiliyor. Bin sene de geçse bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Son kayıp bulununcaya, tüm sorumlular yargılanıncaya kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadeleye annemin ömrü refah etmedi. Onlardan devraldığımız mücadelemizi sürdürmekte ısrarcıyız. İnatçıyız, kararlıyız, asla bu mücadeleyi bırakmayacağız.
Eylem, Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’na ellerinde taşıdığı karanfilleri attıktan sonra son buldu.