Doğanın Çocukları’ndan Licik’e dair açıklama
- 20:49 14 Şubat 2024
- Güncel
İZMİR - Doğanın Çocukları, Licik'teki altın madeninde meydana gelen faciaya dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Murat Kurum’un hesap vermesi gerektiği vurgulandı.
Doğanın Çocukları, Erzîngan'ın Licik (İliç) ilçesinde bulunan Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen göçüğe ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen açıklamada “Canlılara mezar olan İliç altın madeni derhal kapatılsın” pankartı açılırken sık sık “Murat Kurum hesap verecek”, “Havama suyuma toprağıma sokunma”, “AKP elini doğamızdan çek”, “Kaza değil bu bir katliam” sloganları atıldı. Basın metnini Doğanın Çocukları’ndan Can Okan okudu.
‘Göz göre göre katliam!’
Licik'te altın çıkarmada kullanılan siyanürün biriktirildiği atık barajının, madende çalışan işçilerin vardiyaları esnasında çöktüğünü söyleyen Can, dokuz madencinin göçük altında kaldığının bildirildiğini söyledi. Yukarı Fırat Su Havzası’nda Avrupa'da yasak olan siyanür liçli altın madenciliğinin geçtiğimiz yıllarda hız kesmeden devam ettirildiğini kaydeden Can, “Devamlı olarak gerçekleşen siyanür sızıntılarına rağmen siyasi iktidar, dönemin çevre ve şehircilik bakanı Murat Kurum vasıtasıyla çıkardığı ÇED olumlu kararlarıyla madenin kapasitesinin devamlı olarak arttırılmasını sağladı. Sızıntılara karşı tepki gösteren gerek yerel halk, gerekse bilir kişilerin itirazlarına rağmen göstermelik, hiçbir caydırıcı özelliği olmayan para cezalarıyla çevre felaketine giden yol açılmış oldu. Göz göre göre katliam! Milyonlarca ton sülfirik asit ve siyanürle zehirlenmiş toprak Fırat Nehri'nin beslediği vadiye tam da şu günlerde sızmaya başladı bile. Fırat nehrine karışacak olan siyanür, bölgedeki tüm bioçeşitliliği ve canlı yaşamını tehdit etmekte. Sadece Türkiye'nin de değil halihazırda zaten yapılan HES'lerle Fırat'ın suyundan yeteri kadar faydalanamayan Suriye, Irak ve de Basra Körfezi'ne kıyıdaş olan bütün ülkeler bu çevre kırımından etkilenecekler. Zaten bölgesel savaşlarla yeterince yıpranmış milyonlarca insanın canının attığı içme suları ve tarım sahaları zehirlenip kullanılamaz hale gelecek. Bölgedeki tüm canlılar için nesiller boyu hastalık, kanser ve ölüm gibi geri dönülemez ciddi sonuçlar doğacak” dedi.
‘Ekoloji ve emek hareketi bileşenleri olarak bu madene hep karşı çıktık’
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Murat Kurum'un Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptığı dönemde bahsi geçen madene defalarca kez hukuk yoluyla faaliyet durdurma kararları çıkarıldığını vurgulayan Can, “Lakin alınan kararlar uygulamaya konmadı. Tam tersine ihmaller zinciri, bizim de gayet alışkın olduğumuz şekliyle, ödüllendirilircesine katil madenin kapasitesi arttırıldı, ilgili şirketin vergi borçları halkın cebinden ödenip sıfırlandı. Sermayenin kazancını, işçinin ocağından, köylünün mahsulünden, balığın kuşun canından, dinamitlerle havaya uçurulup siyanürle zehirletilen toprağın kıymetinden daha fazla önemseyenlere karşı bizler, ekoloji ve emek hareketi bileşenleri olarak bu madene hep karşı çıktık. Bu denli ihmalkarlıkla idare edilen, eksikleri örtbas edilen bir madeni kapatmaya yanaşmayanlar bugün, milyonların yaşam alanları olan kentleri idare etmeye soyunmaya cesaret edemezler! Akkuyu'da yapılmakta olan nükleer santral gibi en ufak ihmalkarlıkla birlikte doğa ve insan hayatı için geri dönülemez sonuçlar doğurabilecek projelerin altına imzalarını atamazlar!” dedi.
‘Murat Kurum hesap versin!’
Can son olarak şu ifadelere yer verdi: “Biz şuan burada Fırat'ı her geçen saniye biraz daha zehirleyen ilgili madenin derhal kapatılmasını istiyoruz! İşçi ve doğa katili örtbasçı yetkililerin adalet karşısına çıkarılıp, yargılanmalarını istiyoruz! Siyanür liçli madencilik yöntemlerinin yasaklanmasını ve katil Anagold Holding'in tüm mal varlığına el konulması suretiyle kapatılmasını istiyoruz! İstanbul'a belediye başkanı olabilmek için adaylığını koymuş olan Murat Kurum'un bu kararından vazgeçmesini ve hesap vermesini istiyoruz!”