Tülay Hatimoğulları: Nasıl bir Türkiye istiyoruzu konuşmamız lazım
- 10:44 11 Şubat 2024
- Siyaset
İZMİR - DEM Parti’nin İzmir’de sivil toplum örgütleriyle düzenlediği buluşmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “3’üncü yolu inşa etme konusunda seçimler biçim bizim için sadece bir durak. Esas olan 1 Nisan’dan işbirliği sağlayacağımız güçlerle birlikte nasıl bir Türkiye istiyoruzu hep birlikte konuşmak” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM Parti) İzmir İl Örgütünün düzenlendiği etkinlikte DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla sivil toplum örgütleri temsilcileriyle bir araya gelindi. Etkinlik alanına “Demokratik yerel yönetimler için kültürler buluşuyor” yazılı pankart asılırken 100’ün üzerinde sivil toplum kuruluşu (STK) etkinliğe katılım gösterdi. Buluşmaya ayrıca DEM Parti İzmir Milletvekilleri Burcugül Çubuk ve İbrahim Akın da katıldı.
Eşit yurttaşlık vurgusu
Burada konuşan Tülay Hatimoğulları, eşit yurttaşlık hakkı temelinde demokratik bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceklerini belirterek, “Anadolu ve Mezopotamya topraklarında her milletten yurttaşın bir hukuk temelinde Anayasal güvence altına alınmış olduğu eşit yurttaşlık hakkı temelinde inşa edilmesi için çalışıyoruz” dedi.
‘Adil bir ekonomi programının uygulanması için mücadele edeceğiz’
Dünyanın bir savaşın eşiğine geldiğini, en çok Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında barışa ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Tüay, Türkiye’nin en temel gündemlerinden birisinin açlık ve yoksulluk olduğunu kaydetti. Türkiye’nin derin bir ekonomik krizden geçtiğini dile getiren Tülay “Ülkeyi bu kadar açlık ve yoksulluğa mahkûm eden, insanların aldığı asgari ücretle bir haftasını dahi geçindiremeyen, bir ay içinde market raflarına 3 kez zammın geldiği, yediğimiz ekmeğimizi gelecek ay aynı fiyattan alamadığımız bir dönemden geçiyorsak; inanın ve bilin ki yerel yönetimlerin de bunda payı vardı. Yerel yönetimlerden çıkan sonuçlar merkezi hükümeti ciddi anlamda etkiler. Bizler bu ülkeyi yönetenlerin karnesini bu yerel seçimlerde siz değerli halklarımızla birlikte vereceğiz. Çok sayıda sendikadan emek ve meslek örgütlerinden temsilci arkadaşlarımız var aramızda. Onların en yoğun gündemlerinin bu olduğunu biliyoruz, farkındayız. Birlikte güçlü bir çalışma ile bu ülkede adil bir ekonomik programın uygulanması için mücadelemizi daha güçlü sürdürmeliyiz” diye konuştu.
‘Kadınlar örgütlenmeye devam edecek’
Kadınların özgürce yaşamak istediğini belirten Tülay “Biz kadınlar saçımızdan başımızdan etek boyumuzdan makyajımıza, başımızın örtüsüne karışılmasını istemiyoruz. Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece ansızın lağvedilmesini, 6284 sayılı yasanın bir gece ansızın ortadan kaldırılma ihtimalini, kazanılmış nafaka hakkımızın elimizden alınmasını asla kabul etmiyoruz. Bakın İzmir özellikle 2015’ten sonra çok göç alan bir kent. Çünkü insanlar İstanbul’un göbeğinde de Ankara’da da İç Anadolu’nun birçok kentinde de AKP iktidarının yarattığı basınç ve toplumsal zihniyete karşı seküler yaşamı başka yerlerde aramaya çalışıyorlar. İzmir bu anlamıyla seküler yaşam için sembol olan kentlerimizden biridir. Biz buradan kadınlar olarak gerek yerel seçimlerde gerekse genel politik duruşumuz itibariyle kadınlar olarak örgütlenmeye haklarımızı talep etmeye onlar için mücadele etmeye özgürlüğümüz için mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘STK’ler taleplerini dile getirmeli’
6 Şubat Depreminde 100 bini aşkın yurttaşın hayatını kaybettiğini, bunda merkezi hükümetin aldığı “imar affı”nın büyük bir etkisi olduğunu dile getiren Tülay sözlerine şöyle devam etti: “Biz DEM Parti olarak hangi yerel yönetim olursa olsun hangi partinin elinde olursa olsun o belediye o kentin depreme doğal afetlere dirençli hale getirilmesi için yerel yönetimlere düşen denetim görevi ruhsat başta olmak bütün bunlar en iyi şekilde yerine getirilmelidir ve bu konuda çağrımızı her zaman yapacağız. İster orayı biz DEM Parti olarak yönetelim ister iktidar partisi, ister muhalefet partileri olsun. Bu konuda hiç kimsenin yanlışına göz yummak seyirci kalmak, bir kereden bir şey olmaz demek gibi bir lüksümüz yoktur.”
‘Kayyım atanan şehirlerimizi alacağız’
Kürdistan’da yapılan halk oylamalarıyla eş başkanların ve meclis üyelerinin belirlendiğini ve kayyım atanmış belediyelerin tek tek geri almak için Türkiye’nin her yerinde çalıştıklarını söyleyen Tülay “Çalışma yürütürken sadece oranın insanları olarak çalışma yürütmemiz yeterli olmayacaktır. Neredeyse Kürdistan’ın her ilinden burada yöre dernekleri, diğer kentlerimizden insanlar var. İzmir’de de, kayyım atanmış belediyelerimizi geri almak için hep birlikte çalışmalıyız. Kayyım, bugün faşist otoriter rejimin gelebileceği en önemli noktanın göstergesidir. Kayyım erken dönemde Türkiye’de elde edilmiş olan seçme seçilme hakkının Kürt’ün elinde alınması demektir. Kürt’e destek olanın elinden seçme seçilme hakkını almak demektir. Bunu asla kabul etmiyoruz. Demokrasinin asgari koşulu seçme ve seçilme hakkıdır. Belediyelerimizi kendi irademizle, halkın iradesiyle yöneteceğiz” diye belirtti.
‘Kent uzlaşısı, üçüncü yol vurgusu’
Batı için özellikle kent uzlaşısından bahsettiklerini ve bunun siyasi partilerle sınırlı olmadığını ifade eden Tülay “ Bir kaç gün içinde bir netlik sağlanarak siz değerli halkımıza İzmir’le ilgili seçim stratejimizi ve taktiğimizi paylaşacağız. Kent uzlaşısı basitçe bir seçim işbirliği gibi algılanmamalıdır. Kent uzlaşısı siz değerli kurum temsilcilerinin her birinin kendi kurum deneyiminde yaptığı çalışmanın esasen kentin politik tutumuna, kentin kültürel dokusuna yansıtılmasını istiyoruz. Bizim için seçimler gelip geçicidir. Bu toplumsal yapıyı dönüştürmek istiyoruz. Biz 100 yıllık tarihinde başarılmamış olan eksik kalan demokratikleşmeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Yani 3’üncü yoldan en temel kastımız budur. 3’üncü yol demek cumhuriyetin demokratikleştirilmesidir, bütün farklı hakların ve inançların bu ülkede eşit yurttaşlık hakkı temelinde sevgili Hrant Dink’in dediği gibi bir güvercin tedirginliğinde değil cesurca ‘ben bu ülkenin asli yurttaşı’ diyebileceği bir güveni hissettiği bir demokratik cumhuriyeti inşa etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Demokratik cumhuriyet için müzakere ve diyalog partisi’
AKP’nin artan baskıları ve işsizlik kaynaklı göçlerin 1980 darbesinden sonra yaşanan göçlerden fazla olduğuna dikkat çeken Tülay “Göç yolunu tutan gençlerimize burada gelecek kurmak, kendi topraklarında emek vermesi için gençlerin burada özgürce ve gelecek kaygısı yaşamadığı bir şekilde bir demokratik cumhuriyet kurmak istiyoruz. Bizler doğanın havanın suyun, toprağımızın bir rant alanı olarak görülmesini istemiyoruz. Deprem konutlarını bile rant alanına çevirip depremzedeyi müşteri olarak gören anlayışa karşı bizler ekolojik demokratik bir anlayışla kentin ve ülkemizin yönetilmesini istiyoruz. Demokratik Cumhuriyetten kastımız tam da bu budur. Bizler 40 yıldır devam eden Kürt sorununun savaş ve çatışma ile çözülmeyeceğinin farkında olarak bir müzakere ve diyalog partisi olan DEM Parti’nin demokratik cumhuriyete en temel yaklaşımı Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi Türkiye’nin demokratikleşmesinin sağlanmasıdır” şeklinde konuştu.
‘Nasıl bir Türkiye nasıl bir İzmir hayali birlikte konuşulsun istiyoruz’
Ülke içinde ve komşu ülkelerle huzur ve barışı tesis etmek yüzyıldır başarılmayan demokratikleşmeyi gerçekleştirmek için 3’üncü yolda yola koyulduklarını dile getiren Tülay “Bizler seçimlerde yapacağımız bazı işbirlikleri bizleri bu yoldan alıkoymaz. 3’üncü yolu inşa etmek paradigmamızı inşa etmek konusunda seçimler biçim bizim için sadece bir durak. Esas olan 1 Nisan’dan itibaren siz değerli kurumlarla birlikte seçimlerde işbirliği sağlayacağımız güçlerle birlikte nasıl bir Türkiye nasıl bir İzmir hayalini kuruyoruz bunu nasıl inşa edeceğimizi hep birlikte konuşmak istiyoruz. Sadece seçim kazanmak değil ülkemizi kazanmak demokrasiyi kazanmak istiyoruz. Bizler batıda kent uzlaşısının gerçekleşebileceği her yerde kent uzlaşısını zorladığımızı bilmenizi istiyorum” dedi.
Konuşmanın ardından etkinlik sona erdi.