Yüksel Genç: Kürt sorunundaki çözümsüzlük seçmenin oyunu etkiliyor
- 09:02 8 Şubat 2024
- Güncel
Rozerin Gültekin
AMED - Yerel seçimlere doğru giderken Kurdistan’da 2 dönem belediyelere kayyım atanmasının seçmenlerin tercihini nasıl etkileyeceğini değerlendiren Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Genel Koordinatörü Yüksel Genç, “Kürt sorunundaki çözümsüzlük seçmenin oyunu etkiliyor” dedi.
Kurdistan kentlerinde 2016 ve 2019 yılları itibariyle 2 dönem uygulanan kayyım atamaları ile halkın iradesi 8 yıldır gasp edilmiş durumda. 8 yıldır halkın kendi oyları ile seçtiği belediye eşbaşkanları tarafından değil kayyımlar tarafından yönetilen Kurdistan halkları, 31 Mart’ta bir kez daha sandıklara giderek oyunu kullanacak. Gerçekleşecek olan seçim öncesi Kurdistan’daki atmosferi ve seçmenin yönelimini Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Genel Koordinatörü Yüksel Genç, değerlendirdi.
‘Halk seçim atmosferine girdi’
Önceki dönem genel seçimlerdeki atmosferin aksine Kurdistan’da halkın seçim atmosferine girdiğini belirten Yüksel, “2019 yerel seçimleri de bölge açısından oldukça heyecanlı ve motivasyonu yüksek seçimlerden biriydi. Özellikle 2016’da ilk defa atanmış olan kayyımların ardından seçmen olarak durduğu yeri gösterme ve kendisini yönetecek belediyeleri ve yöneticileri seçme ısrarını ilan etmekle ilgili çok güçlü bir motivasyon ve duygu vardı. 2015-2016 sonrası barış sürecinin bozulması ile beraber açığa çıkmış olan kırılmaların da kısmen yerel seçimlerdeki yansımalarına 2019’da rastlamıştık. Hem iktidar blokuna hem bölgede etkin siyaset olan HDP’ye dönük kimi mesajlar içeren bir yerel seçim 2019’da gerçekleşmişti. Şimdi ise bölge insanının 2019’daki gibi, ‘Biz kayyım istemiyoruz, kayyımı reddetmek için oy kullanıyoruz, kendi yöneticilerimize sahip çıkıyoruz’ duygusu sadece etkili değil. Şimdiki motivasyon biraz daha yerelden doğru ‘Ne yaparsanız yapın ben tercihimi değiştirmeden duruyorum’ duygusuna hazırlanıyor gibi duruyor” dedi.
‘Bölgede hala en etkili iki parti DEM Parti ve AKP’
Yerel seçime dair gerçekleştirdikleri saha çalışmalarına değinen Yüksel, detaylara dair şunları paylaştı: “‘Hangi partiye 2019'da oy verdiniz? 2023 son genel seçimde kime oy verdiniz? Bugün bir yerel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? Genel seçim olsa kime oy verirsiniz? Oy verme davranışınızın sebebi nedir? Kararsızsanız kararsız olmanızın nedeni nedir? Şimdiye kadar A partisine ya da B partisine hiç oy verdiniz mi’ gibi sorular soruyoruz. Bölge, hala en etkili iki partinin DEM Parti ve AKP olduğunu gösteriyor. 2019’da yerel seçmende, ne olursa olsun devlete bir yanıt verme ihtiyacı vardı. Şimdiki seçimde şunu gözlüyoruz; hem kayyım politikalarına yanıt verme, seçme ve seçilme hakkına dönük sahiplenme, politik perspektiflerine, yerel ihtiyaçlarına uygun aday ve söylemlerle de birlikte olmasını istiyorlar. Yani salt devlete yanıt verme istemi ile değil de bunun yanına hizmet ve temsil isteğini de eklemiş görünüyor.”
Çözümsüzlük seçmenin oyunu etkiliyor
Yüksel, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün Kurdistan’da siyasal atmosferi etkilediğinin altını çizerken, “Bölge çok güçlü bir biçimde kimlik talebinde bulunan oldukça politik, örgütlü bir tabana haiz bir yer” vurgusu yaptı. Kürt sorununun belirleyiciliğine işaret eden Yüksel, “Çözümü istenen ana problemin kendisinin hem sosyal, hem siyasal hayatı etkilememesi, hatta belirlememesi imkansız. Özetle Kürt meselesi bölgedeki siyasi atmosferi de sosyal yapılanmayı da talep biçimlerini de çözüm mantığını da etkiliyor ve bunların hepsinin bir bütün sandık sürecinde analizini mümkün kılıyor” dedi.
‘Seçmen her durumda benim partimdir oy veririm demiyor’
DEM Parti’nin ve geldiği siyasi geleneğin sürekli baskıyla karşı karşıya kaldığına ama seçmenin baskılara karşı partisinin yanında durduğuna dikkat çeken Yüksel, ancak DEM Parti seçmenin de partisinden daha güçlü politika üretmesini, somut söylemler geliştirmesini beklediğini kaydetti. Yüksel, “Seçmen artık, ‘Her durumda benim partimdir, oy veririm’ demiyor. Aynı zamanda ‘Beni temsil edecek şu özellikli insanları çıkarsın, şu taleplerimi görsün, bu ihtiyaçlarıma dair politikalarını açıklasın’ gibi şeyler söylüyor. Kürt sorununun çözümüne dair ürettiği güncel politikaları, ilişkileri, temasları, diplomasisini dikkatle takip ediyor ve beğenmediğine müdahil olmak istiyor. Eskiden bu konuda daha sınırlı bir müdahillik talebi vardı. Şimdi daha yoğun bir müdahillik talebi var. Çoklu krizin sonuçlarına dair de politika beklentisi içinde. Ekonomik krize, işsizliğe, yoksulluğa dair çözüm beklentileri içerisinde. Yine toplumsal çözülme ve değişim var. Tam olarak bu çözülme ve dönüşüm biçiminin, inandıkları siyasal tahayyüle uygun olarak kurgulayabilecek bir örgütlenme biçimine de ihtiyaç duyuyor ve bununla ilgili beklentisini de oy verdiği siyasete yüklüyor açıkçası” ifadelerini kullandı.
Kadınların eğilimi
Kadınların yerel seçimlerde oylarını partilerin yerelde kurduğu ilişkiyi dikkate alarak kullandığının altını çizen Yüksel, “Kadın gündelik hayat içerisinde hala toplumsal cinsiyetçiliğin derin karşılıklarına haiz. Kendisinin ya da istihdama kazandırılmasını sağlayacak bir dizi kurs ve eğitim sistemini bekliyor yerelden doğru. Bakım hizmetlerinden desteklenmek istiyor. Toplumsal cinsiyetçiliğin kırılabilmesi için kamusal alanlara daha rahat çıkabilmesi açısından bir dizi farkındalık çalışmasını önemsiyor. Güçlü toplumsal cinsiyetçiliğe dair farkındalık eğitimlerine de ihtiyaç duyuyor. Kadın bütün kamusal sahalarda ve özel sahalarda hem güvende, hem rahat hem de eşit olabilmenin koşullarını arıyor. Bunları yapabilen bir yerel yöneticilik zaten kadına duyarlı bir yerel yöneticilik olarak açığa çıkacaktır. Kadına duyarlı yerel bir yöneticiliğin ve belediyeciliğin kendisinin de Türkiye’ye büyük katkıları olacaktır” şeklinde konuştu.
DEM Parti ve AKP seçmenini ne etkiliyor?
Etkili olan DEM Parti ve AKP seçmeninin oy verme nedenlerinin farklılık gösterdiğini paylaşan Yüksel, “DEM Parti’nin seçmeni oy verme gerekçesinin birinci önceliğinde Kürt meselesinde kurduğu temsil ve Kürt meselesi çözümünde yerel politikalarına verdiği önem var. İkinci nedeni ise seçmeninin DEM Parti’yi diğer siyasetlere göre daha ilerici ya da daha demokratik, daha çoğulcu bulmasıyla alakalı. AKP’nin öteden beri çıkış koşullarında da o çokça dile getirdiği inanç, din temsili meselesi. İkincisi ise devlet-hükümet olmaktan kaynaklı maddi ve manevi, sosyal kaynaklardan yerelde faydalanma isteminde olan seçmen grubu AKP üzerinden devlet mekanizmasına dahil olmasıyla gelişiyor” dedi.
‘Seçmenlerin adresi olabilmeyi başaran parti güçlü çıkacaktır’
Yüksel son olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Bölgede, özellikle uzun yıllar iktidar olmuş siyasetler açısından seçmen tabanının bir kısmında dağılma, memnuniyetsizlik, partilerini yıpranmış görmekle ilgili eğilim de var. Özellikle de iktidar partisi seçmeni açısından. Diğer partiler açısından da bu geçerli ama en çok orada rastlıyoruz. Bu seçimlerde seçmenlerin adresi olabilmeyi başaran parti, bölgede güçlü çıkacaktır.”