Özgür basın hakikate ışık tutuyor!

  • 09:14 7 Ekim 2023
  • Güncel
 
 
AMED - Kürt kadın gazetecilerin bu yıl bir kez daha karşıladığı Kürt Kadın Gazeteciler Günü’ne dair konuşan gazeteciler, baskılara karşı halkın sesi olmaya devam edeceklerinin mesajını verdi, “Özgür basın susturulamaz” sloganını yineledi.
 
Hakikati açığa çıkarma mücadelesini verirken devletin ve iktidarın tüm baskı yöntemlerine rağmen yoluna devam eden özgür basın geleneği, bir kez olsun geri adım atmadı. Verdiği mücadeleyi kalıcılaştıran özgür basın, düne, bugüne ve yarına ışık tutuyor. Gazeteciler Aslı Erdem, Şirin Bayık ve Şilan Çil özgür basına, gazeteciliğe dönük baskılara ve bugüne dair konuştu.
 
‘Uzun bir tarihe ve geleneğe sahip’
 
Aslı Erdem, özgür basının uzun bir geçmişe sahip tarihi bir gelenek olduğunu belirtirken, baskıyla, zulümle hedef alınan özgür basının bunlara karşı gücünü halktan aldığını dile getirdi. “Özgür basın hak ve halk habercisidir ve halkın pusulasıdır” diyen Aslı, “Bugüne kadar değerlendirirsek; özgür basını susturmaya, yok etmeye, kapatmaya çalışanlar, bu kadar zulme ve direnişe rağmen özgür basının bu kadar basit susturulmayacağının, yok edilmeyeceğinin göstergesi olduğunu biliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Gücümüzü Gurbetelli Ersözlerden alıyoruz’
 
Özgür basının ana kaynağının kadınlar ve çocuklar olduğunu belirten Aslı, Kürtlere, kadınlara, halklara dönük baskıları açığa çıkarması nedeniyle özgür basının devlet tarafından sürekli hedef alındığını kaydetti. Aslı, Kürt basınının 3 ailenin evine çocuklarının kemiklerinin torbada, kutuda verildiği haberlerini de yaptığını hatırlatırken, “Bundan ötürüdür yok etmeye, susturmaya, kapatmaya çalışıyorlar. ‘Özgür basını o kadar kolay kapatamazlar’ mesajını sürekli veriyoruz. Çünkü biz gücümüzü halktan, halk da gücünü bizden alıyor. Ana gücümüzü Gurbetelli Ersözlerden, Nujiyanlardan, Nagihan Akarsellerden aldık” sözlerine yer vererek, tek bir kişi bile kalsalar kameralarını ve kalemlerini yerde bırakmayacaklarının sözünü yineledi.
 
‘Halkın sesi olmaya devam edeceğiz’
 
Aslı, özgür basının direnişle bugüne kadar geldiğini vurgularken, yakın bir tarihte gerçekleştirilen bir operasyonu örnek göstererek, “Geçtiğimiz yıl 16 gazetecimiz tutuklandı ve 13 ay hiçbir şekilde iddianame hazırlanmadı. Bu bir örnek aslında ve buna benzer birçok örnek verebiliriz. Prodüksiyon şirketlerimize ve ajanslarımıza baskın ile birçok materyalimiz, teknik eşyalarımız hedef halindeydi. Kameralarımızı ve bilgisayarlarımızı alsalar da biz hak habercisi ve halkın sesi olmaya devam edeceğimizin mesajını verdiğimizin ve duruşumuzu sergilediğimizin farkındayız” dedi.
 
90’lardan gelen direniş ruhu
 
Hedefte olmalarının nedenini, “hiçbir zaman devlet yandaşı olmadıkları” şeklinde açıklayan Aslı, şunları aktardı: “Devletin bugüne kadar yaptığı zulümleri ve halkın ezilmişliğini ortaya koyarak çıkaran özgür basın oldu, Kürt gazeteciler oldu. Bundan ötürüdür ki bizi sürekli yıldırmaya, gözaltına almaya çalışıyorlar. 90’lardan bugüne gelen bir direniş var. O direniş ruhuyla mücadele devam ediyor. Her bir gözaltına alınan arkadaşlarımızın yeri çok çabuk doldurulabiliyor. Bu yolda şehit düşen arkadaşlar, bu yolda hala cezaevinde olan arkadaşlarımızın mücadelesiyle hala biz mücadelemizi büyütüyoruz.”
 
Devletle aynı safta olmama cezası: Yargılanma
 
Kürt Kadın Gazeteciler Günü dolayısıyla çağrıda bulunan Aslı, “Zindanlarda olan gazeteci arkadaşlarımızın derhal bırakılmasını talep ediyoruz. Özgür basın Kürt kadın gazeteciliği bugüne kolay gelmedi. Biz, gazeteciliğin ölümsüzlüğünün farkına ve bilincine vardık. ‘Özgür basın susturulamaz’ sloganı ile bir kez daha tek bir kalem kalsak bile hak ve halk haberciliği yolunda mücadelemizi devam ettireceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz” mesajını verdi.
 
Özgür basın platformunda sesler duyuruluyor
 
Özgür basının üstü örtülen, yok sayılan, ötekileştirilen konuların artık duyurulabileceği bir platform olduğunu söyleyen Gazeteci Şirin Bayık da “Özellikle Türkiye’de geçmişten günümüze kadar bir genel basın var bir de gerçekten halktan yana olan ve halkçı düşünen ve bir duruşu, tutumu olan bir basın geleneği var. Türkiye’de tabular çok. Çok fazla üzerine konuşulamayan, çok fazla ayrıştırılan, üstü örtülen ve yok sayılan konular var. Seslerin artık duyurulduğu platform olan özgür basın, daha çok ezilenin, yok sayılanın, dışlanan kesimin ve ötekileştirilen kesimin sesi olmaya çalışıyor” sözlerine yer verdi.  
 
‘Özgür basın gerçeği yazdığı için hedefte’
 
“Hepimiz Kürt kimliğini taşıyoruz ve bu ülkede Kürt kimliği taşımanın geçmişten bugüne kadar gelen bazı zorlukları var. Eğer bu kimlik yok sayılıyorsa bunun sesini çıkaracak olan özgür basındır” diyen Şirin, özgür basın halkın sorunlarını ve gerçeği yazdığı için hedef alındığına dikkat çekti. Şirin, devamla şunları dile getirdi: “Geçmişten günümüze kadar iktidarların istediği teksesliliktir, karşı çıkmayan bir politika isterler. Özgür basının aslında bir kez daha önemi ortaya çıkıyor. Buna karşılık bir söylem geliştiriyor. Uzun bir süredir hak ihlali haberi görüyoruz. Bunlar özgür basında yer alan haberler. Eğer özgür basın bugün olmasa kamuoyu bunları duymaz. Şu an gerçekleşen hak ihlalleri aslında ana akım medyada gösterilmiyor. Bir örnek vermek istiyorum, geçtiğimiz günlerde zırhlı aracın bir çocuğa çarpması, onun ağır yaralanmasını biz özgür basın medyasından duyduk. Fakat ana akım medya, bunu duyar, görür ama asla bunu kamuoyuyla paylaşmaz.”
 
‘Özgür basın her zaman susturulmak istendi’
 
Özgür basının her zaman susturulmak istendiğinin altını çizen Şirin, “Ama birileri halktan yana bir şeyler yazmak zorunda. Bunu da özgür basın yapıyor. Ve bu gelenek sürecek. Özgür basın çalışanları her an baskıyla ve gözaltılarla karşı karşıya. En küçük bir gözaltıda, bir baskıda bile birbirine sahip çıkmak gerekiyor” dedi.
 
Mücadele alanı
 
Özgür basında henüz yer alan Şilan Çil ise “Havuz medyası dediğimiz medyaya baktığımda kendime oranın içerisinde yer bulamıyordum. Tamamen bir noktadan yönetilen devletin tabiri yerindeyse düdüğünü çalan, onların söylediği şekilde yayın yapan mecraydı. Ne olursa olsun sesi olmayan, sesini duyuramayan herkesin sesi olmak istedim, bu yüzden özgür basına girmeye karar verdim. Özgür basına gelmeme vesile olanlardan bir tanesi hak odaklı olması ve medyadaki o cinsiyetçi dilin burada olmaması. Bir kadın olarak en iyi burada, bu şekilde mücadele edebileceğimi düşündüm” ifadelerini kullandı.
 
Enkaz başında dahi ayrımcılık
 
6 Şubat’ta meydana gelen depremden sonra aktif olarak çalıştığını belirten Şilan, çalışmaya başlar başlamaz hak ihlallerini daha detaylı gördüğüne değinen Şilan, “Hepimiz oradaki sorunu, sıkıntıyı aktarmak için enkaz başında bulunduk ama biz oradaki alandan uzaklaştırıldık. Bizim dışımızda havuz medyası dediğimiz iktidara yakın medya, enkazın başında canlı yayın yaptı. Onlara daha farklı imkânlar sunuldu. Her yerde kolluk güçlerinin engellemelerine maruz kalıyoruz” derken, bu baskıların kendilerini engelleyemediğini aktardı.
 
Bu coğrafyada hak ihlallerinin devletin eliyle yapıldığının altını çizen Şilan, duyulmayan sesleri duyurmak konusunda devletin engellemelerine maruz kalacağının bilincinde olduğunu ve yapılan engellemelerin hiçbirinin kendilerine tesir etmediğini ifade etti.