Avukat Çiğdem Kozan: İnfaz yakmalar tecritten bağımsız değil
- 09:04 14 Ağustos 2023
- Güncel
Dilan Babat
ANKARA - İnfaz yakmaları değerlendiren Avukat Çiğdem Kozan, cezaevlerinde yaşanılan hukuksuzlukların PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecridin yansıması olduğunu söyledi.
Türkiye cezaevlerinde infazını bitiren onlarca tutsak cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararları nedeniyle tahliye edilmiyor. Mahkeme gibi hareket eden İdare ve Gözlem Kurulu tutsakların, “pişman olmaması, örgütlü koğuşta kalması ya da disiplin cezalarını” gerekçe göstererek tutsakların infazlarını 3 ya da 6 aya kadar erteleme kararı veriyor. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan 14 kadın tutsak ise İdare ve Gözlem Kurulunun verdiği kararlardan dolayı cezalarını bitirmesine rağmen yıllardır cezaevinde rehin tutuluyor.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Hapishane Komisyon Eş Sözcüsü Avukat Çiğdem Kozan, infaz yakmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Hukuki dayanağı yok’
Covid-19 sürecinde infaz yasasında bir kısım değişiklikler yapıldığını söyleyen Çiğdem, infaz yasasında yapılan değişikliklerle idare ve gözlem kurullarının yetkisinin fiilen genişletildiğini kaydetti. Çiğdem, “Orada yapılan değişikliklerden sonra idare ve gözlem kurulları karşımıza çıktı. Karşımıza çıkma biçimi ise karar merciler olması. Kişilerin koşullu salıverilmesi ile ilgili durumlarına dair kararları üst mahkeme olan ağır ceza mahkemeleri veriyordu, şimdi idare ve gözlem kurulu kararlarını artık infaz hakimlikleri inceliyor. Ağır ceza mahkemesi üç hakimli bir heyetten oluşuyor. Tutsakla birebir temas eden bir noktada ama infaz hakimliği sadece idare ve gözlem kurulunun kararını tabiri caizse tutsakla hiçbir temas etmeden dosya üzerinde inceleniyor. Buda idare ve gözlem kararının bir noterlik makamı gibi infaz hakimliğince onanması demek. İdare ve gözlem kurulu da hukuki bir alt yapısı olmayan bir kurul. İdare ve gözlem kurulu, cezaevi müdürü, cezaevi ikinci müdürü, idare memuru, cezaevi tabibi, psikolog, baş gardiyan ve teknik personelden oluşuyor. Hukuki bir alt yapısı olmayan bir kurul kişilerin cezalandırılmasına karar veriyor. Yasal hakları olan denetimli serbestlik, koşulu salıverilme hakkından faydalanmalarının önüne geçiyor ve cezalandırıcı bir karar veriyor. Mahkemeymiş gibi bir kuruldan söz ediyoruz” dedi.
‘Sayın Öcalan’a yönelik tecrit siyasi tutsaklara da yansıyor’
İnfaz yakmaların adlilere de uygulandığını duyduklarını ama kurumlarına siyasi tutsaklar yönünden başvuru aldıklarına dikkat çeken Çiğdem, infaz yakma uygulamalarına, siyasi tutsaklarla başlandığını belirtti. Çiğdem, “Aslında bu bir tecrit, kişilerin tutulmaya devam edilmesi, hapsedilmeye devam edilmesi bir tecrit hali. Bunu İmralı’da sayın Öcalan’dan bağımsız görmek mümkün değil. Cezaevlerinde uygulanan hukuksuzluklar önce İmralı’dan başlıyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit, mutlak iletişimsizlik halini Türkiye hapishanelerinde de kişilerin infazların yakılması, cezaevinde tutulmaya devam edilmesi haliyle bir tecrit yansıması oluyor. Bu siyasi bir yaklaşım, sayın Öcalan üzerindeki tecridin devamlılığı siyasi tutsaklara yansıyor değerlendirmesi mümkün” diye belirtti.
‘Eril sistem kadınları hiçbir alanda görmek istemiyor’
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan ve infazı yakılan 14 tutsak kadına da değinen Çiğdem şöyle ekledi: “Siyasi kadın olma özelinde bir durum var. Sincan hapishanesi infaz yakmalarla ilgili pilot bir bölge. Özellikle Sincan kadın özelinde daha biraz pilot. Sincan kadın hapishanesinde Nisan 2021’den beri infaz yasasında yapılan değişikliklerden beri tek bir tutsak tahliye olmadı. Başka cezaevlerinde tahliye olan tutsakları duyduk ama Sincan kadın hapishanesi hiçbir şekilde hiçbir tutsağı tahliye etmiyor. Salt bunu infaz yakma olarak değerlendirmek mümkün değil, siyasi kadın tutsak olma özelinde de devletin bu kadınlar karşısında kendini konumlandırmasından kaynaklı. Eril bir sistem içerisindeyiz, eril sistemin bir boyutu eril yargı ve eril hapishaneler. Sincan kadındaki tutsaklara şu söyleniliyor; ‘kadın alanında yürüttüğünüz mücadele, kadın hakları savunuculuğu yürütmeniz, kadın siyasetçi olmanızı istemiyoruz’. Eril sistem, hak savunuculuğu alanında, siyaset alanında kadınları gördüğünde kadınları daha fazla hapsetmek istiyor. Aslında kadınları daha fazla hapsederek, kadınları yıldırma çabasından öteye giden bir noktada değil.”
AYM başvuruları reddetti
Çiğdem son olarak, infaz yakmalarla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurulduğunu ama ret kararı verildiğini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) şuana kadar başvurulara dönük bir yanıtın gelmediğini ama bir ihlal kararı beklediklerini kaydetti.