Diyanet’in Kobanê Davası’na katılma talebine tepki
- 09:10 7 Ağustos 2023
- Güncel
DERSİM - Kobanê Davası’na Diyanet İşleri Başkanlığı’nın katılması talebini değerlendiren kadınlar, buna karşı durmak için kadın platformları ve demokrasi güçleri olarak mücadele edeceklerini belirtti.
Yargının bağımsızlığının tartışıldığı, eğitimde dincileşme politikasının arttığı, okullara “manevi danışman” adı altında imamların atandığı bugünlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak’ın aralarında olduğu siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’na Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müşteki olarak katılması talebi, yargının dincileştirildiği tartışmalarını yarattı.
Dersim’deki 21’inci Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne katılan kadınlar, Diyanet’in Kobanê Davası’na katılma talebine dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Tüm kadınların birlikte mücadele vermesi gerekiyor’
İzmir Kadın Platformu üyesi Songül Duman, kadınların örgütlenmesine dikkat çekerek, ancak örgütlenmeyle mevcut sorunların aşılabileceğini ifade etti. Kadınların eril zihniyet tarafından hedef alındığını kaydeden Songül, “Amaç belli. Kadınları baskı altına alarak eve kapatmak. Kadının sokağa çıkmasını engellemek istiyorlar. Bu durum dinci ve şeriata doğru giden tehlikeli bir durum. Seçimlerden sonra bu durum daha çok arttı ve yerel seçimlerden sonra da kadınlar üzerindeki baskının daha da artacağını düşünüyorum. Daha baskıcı bir rejim bizi bekliyor. O nedenle topyekun mücadele etmek gerekir. Ayrım yapmaksızın tüm kadınların bir araya gelerek mücadele vermesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Konca Kuriş hatırlatması
Kocaeli Demokrasi Girişimi üyesi Sema İnal ise Kobanê Davası’na Diyanet İşleri Başkanlığı’nın katılma talebini duyduğunda dehşete kapıldığını dile getirdi. Kobanê Davası’nı takip ettiğini belirten Sema, “Kadınlar üzerinden yapılan tüm siyasi olumsuzlaştırmalar hepimizi geçmişte olduğu gibi ileride de etkileyecek. Konca Kuriş ile başlayan bir Hizbullah katliamı var ve Hizbullah bundan sonra da Meclis’te. Meclis’te olmalarının karşılığını da bu şekilde davaya müdahil olarak çıkarmaya çalışıyorlar. Müdahil olma hakkını kendilerinde görüyorlar. Biz de kadınlar olarak, emek ve demokrasi güçleri olarak, kadın platformları olarak bu konuda üzerimize düşeni yapacağız” sözlerine yer verdi.
İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmeyle ilgili kadınlar olarak tüm tepkilerini ortaya koyduklarını ekleyen Sema, erkek egemen toplumun kadın düşmanı politikalarına devam ettiğini kaydetti.
‘Êzidî kadınlar DAİŞ tarafından katledildi’
Yıldönümü olması nedeniyle Şengal’de Êzidî kadınların DAİŞ tarafından katledilmesini de hatırlatan Sema, “Bugün Birleşmiş Milletler’de (BM) Êzidî kadınlarla yönelik durum görüşülüyor. Ve ortada soykırım olarak kabul edilecek bir durum var. Bu her an hepimizin başına gelebilecek bir zihniyetin tezahürü olabilir. Bizler de o tehlikenin altında olabiliriz. Hepimizin uyanık olması gerekiyor. Bu davaya karşı da tüm platformlarda tepkimizi koyacağız. Onların müdahil olma arzularını kırmamız gerekiyor. Meclis’teki Yeşil Sol Parti gibi, CHP gibi güçlerin birleşerek buna tepki koyması gerekiyor. Bu bir şekilde basın susturularak başlatılan bir süreç. Bunlar bir süreç ve sürecin sonucu ne olacak merak ediyoruz” dedi.
‘Kadınlar tüm demokratik ve siyasi güçlerini koysunlar’
Kadınların öncelikle okullara imamların atanmasına dair okullara ve Milli Eğitim Bakanlığı’na dilekçelerle tepki göstermesi gerektiğini vurgulayan Sema, şöyle konuştu: “İmza kampanyalarıyla, siyasi parti kimlikleriyle veya başka kanallarla bu tepki ortaya konabilir. Bu, çocuklarımızı etkileyen bir durum. Kadınlar örgütlensinler, bir araya gelsinler ve korkmasınlar. Kadınlar siyasetin içinde olarak tüm demokratik ve siyasi güçlerini koysunlar. Ve bu anlamda Kobanê Davası’nda yargılanan kadınlar başta olmak üzere tutsak siyasi kadınlara kartlar göndererek dayanışabiliriz.”