‘Cudi ve Akbelen arasındaki ayrım tecridin sonucu’
- 09:01 4 Ağustos 2023
- Güncel
ŞIRNEX - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi değerlendiren HDP Şirnex İl Eşbaşkanı Sabuha Akdağ, “Kadın özgürlükçü, ekolojik paradigmamıza saldırı söz konusu. Bu paradigma önderliğin paradigmasıdır. Cudi ve Akbelen arasına ayırım konuluyorsa bu da tecridin bir yansıması ve sonucudur” dedi.
Türkiye Anayasa ve hukukuna karşı düzenlenerek özel bir sistem halini alan İmralı tecridi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde 29 aydır aralıksız sürüyor. Aile ve avukatları her hafta Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na talepte bulunsa da taleplerin çoğuna ya yanıt alınamıyor ya da disiplin cezaları gerekçe gösterilerek görüş talepleri reddediliyor.
4 yıldır avukat, 2 yıldır aile ile iletişimi yok
Ailesiyle en son 25 Mart 2021’de telefon görüşmesi gerçekleştiren Abdullah Öcalan, avukatlarıyla ise en son 7 Ağustos 2019 tarihinde görüşebilmişti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şirnex İl Eşbaşkanı Sabuha Akdağ, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi değerlendirdi.
'Tecridin kimliğimiz üzerinde büyük etkisi var’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır büyük bir tecrit olduğunu ifade eden Sabuha, tecridin bir hastalık gibi yayıldığına dikkat çekti. Tecridin yalnızca Kurdistan’a değil tüm Türkiye’ye yayıldığının altını çizen Sabuha, “Ülkedeki olayların, sorunların esas kaynağı da tecrittir. Tecrit Kurdistan’ı daha çok etkiliyor. Tecridin dilimiz, kültürümüz, kimliğimiz üzerinde büyük bir etkisi var. İktidar, Kürtleri boğmak istiyor. Kürtlerin liderlerinden haber almasının önü alınmak isteniyor. Tecridin bu hale gelmesi Kürtleri çok etkiliyor. İmralı tecridi tüm cezaevlerine de yayılıyor. Şu anda bütün cezaevleri tecrit altında. Disiplin cezaları, infaz yakmalar ve çeşitli işkencelerle cezaevlerindeki tecrit derinleştiriliyor. Tecrit yalnızca cezaevleriyle de sınırlı değil, tüm yaşamı etkisine almış durumda” sözlerine yer verdi.
‘Kültürümüz ve cinsimiz üzerinden özel savaş uygulanıyor’
Tecridin toplumsal etkilerine değinen Sabuha, özel savaş politikalarına vurgu yaptı. Abdullah Öcalan üzerinden, topluma karşı bir özel savaş politikası uygulandığının altını çizen Sabuha, “Bu anlamda doğamız, kültürümüz, dilimiz, kimliğimiz ve hatta cinsimiz üzerinden bir özel savaş uygulanıyor. Bu politikaların tamamı tecrit politikasıyla doğru orantılı” şeklinde konuştu.
‘Dört parça Kurdistan birleşmeden tecridi kaldıramayız’
İmralı’da büyük bir hukuksuzluk olduğuna işaret eden Sabuha, Türkiye’nin kendi hukuk ve yasalarını çiğnediğini belirtti. Söz konusu Kürt ve Kürtlerin önderi olduğunda çözümsüzlüğün dayatıldığını ifade eden Sabuha, “Kürtlerin ilerlemesi istenmiyor. Lozan’ın yüzüncü yıldönümü vesilesiyle gerçekleşen konferansta önemli mesajlar verildi. Kürt birliğinin oluşması için mesajlar verildi. Ne olursa olsun şu gerçeği görmemiz lazım, dört parça Kurdistan birleşmeden ne tecridi kaldırabiliriz ne de Kürtler ilerleyebilir. Bize karşı yapılan onca haksızlık ve hukuksuzluğa rağmen neden hala bir olamıyoruz? Bu hukuksuzluğun görülmesi, bilinmesi lazım. Tüm halklarla birleşerek bu tecridi kırmalı, ortak bir şekilde sesimizi yükseltmeliyiz” dedi.
‘Kadın özgürlükçü paradigmaya saldırı var’
Tecridin bireysel ele alınmaması gerektiğinin altını çizen Sabuha, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tecrit, Kürtlerin doğası, dili üzerindedir. Kadın üzerindedir. Kadın özgürlükçü, ekolojik paradigmamıza saldırı söz konusu. Bu paradigma önderliğin paradigmasıdır. O nedenle önderlik tecrit edildiğinde paradigması da onunla birlikte tecrit altına alınıyor. Dil, kültür ve doğanın tamamı bundan doğrudan etkileniyor. Cudi ve Akbelen arasına ayırım konuluyorsa bu da tecridin bir yansıması ve sonucudur. Doğamızın ayrıştırılmasını istemiyoruz. Öncelikle bu ayrıştırmayı kırmalıyız. Doğayı da bütün olarak ele almalıyız.”