Êzidî kadınlar artık toplumun öncüsü
- 09:02 2 Ağustos 2023
- Güncel
Leyla Şengalî
HABER MERKEZİ - DAİŞ’in Şengal’e saldırısı ve ardından gelişen kadın mücadelesi ve örgütlülüğünü anlatan TAJÊ Koordinasyonu Üyesi Zozan Simo, fermandan önce evlerinden çıkamayan kadınların artık tüm çalışmalara öncülük ettiğini söyledi.
3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’e saldıran DAİŞ, binlerce Êzidî’yi katletti, binlercesi toprağını terk etmek zorunda kaldı, binler kadın ve çocuk ise kaçırılarak tecavüz edildi, köle pazarlarında saldırdı. KDP’nin kaçarak halkı katliamla yüz yüze bıraktığı Êzidîlerin de 74’üncü Ferman olarak adlandırdıkları soykırımdan halk, PKK’lerin kente ulaşması ile kurtuldu.
Şengal’in özgürleşmesinin ardından Êzidî kadınlar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigması ile örgütlemeye başladı. Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ) Koordinasyonu’ndan Zozan Simo, yaşanan fermanı, Êzidî kadınların mücadelesini ve örgütlülüğüne ilişkin JINNEWS’in sorularını yanıtladı.
*DAİŞ’in Şengal’e saldırması ile Êzidî toplumu bir katliama maruz kaldı. Öncelikle şunu sormak istiyorum. Bu katliamdan, fermandan önce Êzidî kadınların durumu nasıldı?
Êzidî kadınlar evlerine kapatılmış bir durumdaydı. Dört duvar arasındaydılar. Evin dışına çıkamıyorlardı. Bizler etrafımızdaki köyleri bile görmemiştik. Kendimizi tanımıyorduk, komşularımızı tanımıyorduk. Hiçbir yeri bilmiyorduk. Bir şey olduğunda dahi çıkamıyorduk. Eve kapatılmış kadınlar ne yapabilir kendisi için. Evin içinde de baskı ile karşı karşıyaydılar. Kadınların korunması gerektiği mantığı ile bir yere gitmelerine izin verilmiyordu. Özellikle de kız çocuklarının okumasına izin verilmiyordu, sadece 6’ıncı sınıfa kadar okuyabiliyorlardı. Kız çocuklarının da köyün dışına çıkmasına izin verilmiyordu. Kız çocukları Müslümanların arasına gitmesinler ve okumasınlar deniyordu. Okulu bitiren kız çocuklarının bu yüzdün Musul’a gidip okulun devamını getirmelerine izin verilmiyordu. Benim zamanımda 100 kız çocuğundan sadece biri Musul’a gidip okuyabildi. Ancak ardından da binlerce söz söylendi. Fakat o gitti, doktor oldu ardından köyüne gelip hizmet etti.
Dediğim gibi Êzidî kadınlar evlerinde tutsak gibiydi. Bu benim için de böyleydi. Ben 6'ıncı sınıfı bitirdim, sınav için Sinûnê’ye gittim. Ama döndükten sonra ailem bana nasıl gittin diye sordu. Gidişimi kabul etmiyorlardı. Sadece erkek çocuklara izin veriliyordu, kızlara değil. Okula gidip okuyan erkekler de bitirdiklerinde gelip evlerinde oturuyorlardı ve sadece amelelik yapıyorlardı. Genel olarak durum bu şekildeydi.
*DAİŞ, Şengal’e saldırdığında Êzidî kadınlar ne yaşadı, ferman döneminde kadınların durumu neydi?
DAİŞ saldırdığında önce kadınları hedef aldı. Kadınları alırsak Şengal’de başarılı oluruz diyorlardı. Namus adı altında önce kadını hedef aldılar. Kadınlara ve genç kadınlara yönelik büyük baskı uyguladılar. Eğer kadınlar daha öncesinde tutsak olmasaydı ferman döneminde zulme karşı direnebilirdi. Kadın daha cesaretli. Eğer kadınlar bugünkü gibi güçlü olsaydı bu ferman olmazdı. O zaman gözümüz kapalıydı ve bir yeri tanımıyorduk. Köyümüzü, dağımızı tanımıyorduk. Bu yüzden de kendimizi koruyamıyorduk. Êzidî bir kadın silah alıp kendini savunmaya cesaret edemiyor, DAİŞ’lileri öldüremiyordu. 2 DAİŞ’li gelip yüzlerce kadını alıp götürüyordu. Neden? Çünkü kadınlar cesaretli değildi o zaman. Eğer şimdiki gibi olsaydı kadınlar DAİŞ’lileri öldürüp, savaşabilirdi. Erkekler de güçsüzdü ve bir şey yapamıyorlardı. Fermanda hangi kadına baksan ağlıyordu. Neden? Çünkü bir şey yapamıyorlardı.
*Êzidî kadınların ilk örgütlülüğü nasıl gelişti? Örgütlülüğe yaklaşımı ve katılımları nasıl oldu?
Fermanda dediler bir güç geldi ve halkı savunacak. Bir gücün gelip bizi koruyacağına inanmıyorduk. Şengal artık gitti diyorduk. Kadın ve erkelerin bu güç içerisinde olduğunu gördüğümüzde çok şaşırdık, çünkü inanmıyorduk. Bunların hepsi erkek diyorduk. Bu grupta saç örgülerini saklayan biri saçlarını bize göstererek “Evet ben kadınım” dedi. Bizler de gücümüzü o kadınlardan aldık, her kadın onlardan cesaret aldı. Şengal Dağı ve Serdeşt’te kadınlar toplandı ve silah aldılar. Silah aldıktan sonra da DAİŞ’e karşı erkeklerle birlikte savaştılar. Artık Êzidî kadınlar cesaretli ve güçlüydü. Gelenler kendileriyle bir düşünce getirdiler ve Êzidî kadınların kafasına yer etti bu. Êzidî kadınlar ayağa kalktı, düşmana karşı direndi ve savaşmaya başladı.
Şengal Dağı’ndaki direnişte artık Êzidî kadınlar toplanmış ve DAİŞ’e karşı savaşıyorlardı. Kadınlar bu bir araya gelmeyle meclislerini oluşturdu. Başlangıçta 4 kadınlardı, sonra 10 kadın oldu ardından da yüzlerce kadın oldular. Biz gücümüzü bize yardıma gelen kadınlardan aldık. Onlar kadınlarla konuşup, mücadeleden bahsediyorlardı. Şengal Dağı’ndan sonra kadınlar örgütlülükleri ile köyleri de cesaretlendirdi. Köylüler de direnişten güç aldı ve ayağa kalktı.
* PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın düşünceleri Êzidî kadınları nasıl etkiledi, nasıl yorumlarsınız?
Şimdi Şengal’in her köyünde kadın meclisi var. Binlerce kadın özgürlük düşüncesi ve mücadelesi ile genel örgütlerde de yer alıyor. Çalışmalarını sürdürüyor ve cesaretliler. Êzidî kadınlar önderliğin düşünce ve fikirleri ile ayağa kalktı ve direndi. Kadın erkek eşitliği düşüncesi artık aramızda gelişti. Bu da eşbaşkanlık sistemi ile ortaya çıktı. Kadınlar eşbaşkanlık yapabilir, kadın ve erkek aynı düzeyde. Eğitim talebimiz oldu. Çünkü eğitimle başarabiliriz. Önderliğin düşüncelerine ilişkin eğitimler verildi ve o düşünceler temelinde kendimizi yeniden inşa ettik. Eğitimle her şeyi yapabileceğimizin bilincine vardık. Önderliğin düşünceleri ile binlerce yıllık Êzidî düşüncesini bir araya getirmek istedik. Çünkü bu fikirler birbirine yakın. Bu temelde kendimizi örgütlüyoruz. Êzidîlikte bir düşünce var sabah kalktıklarında dua ederler. Önce 74 ulus için dua ediyorlar daha sonra kendileri için dua ederler. Êzidîler alçak gönüllü ve bizler önderliğin düşüncelerini tanıdıktan sonra kendimizi daha çok tanıdık. Artık kadınlar bu düşünce ile kendi örgütlülüklerini oluşturuyor ve yönnünü TAJÊ’ye veriyor.
* TAJÊ’nin kuruluşundan biraz bahseder misiniz, TAJÊ Êzidî kadınları nasıl etkiledi?
TAJÊ 2017’de kuruldu. TAJÊ’nin kuruluşunun ardından tüm Êzedî kadınların ilgisi çekti. Şimdi tüm Şengal’de çalışmalarını yürütüyor. Hem genç kadınlar hem de anneler için çalışmalar yürütüyor. Hepimiz TAJÊ çatısı altında toplanıyoruz. Daha da büyümeye ve çalışmalarımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Şengal’deki tüm kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. Daha önce evlerinin dışına çıkamayan kadınlar, şimdi Bağdat’a kadar gidip orada bakanlarla, devlet yetkilileri ile görüşmeler yapıyor, siyasi parti ve kurumları ziyaret ediyor. Artık yaşadıkları acıları dile getirebiliyorlar. Bu TAJÊ düşüncesi sayesinde oldu. Bu yapılan çalışmalar kutsal ve başarılı oluyor.
TAJÊ, Şengal’in her yerinde. Köy ve mahallelerde çalışmalar yürütüyor. Yıl dönümlerinde, kutlamalarda, tüm özel çalışmalarda TAJÊ öncülük ediyor. Köylerde kadınlar sorun yaşadığında yönünü TAJÊ’ye veriyor. Bu bizim için çok önemli. Çözümün adresi olduk. Devlet, hükümet yetkililerine, muhtara gitmiyorlar. Zaten fermandan sonra onların bir kıymeti de kalmadı. Köylerde çalışmalar yürütüyoruz ve kadınlarla yakınlaşıyoruz. Kadınların ne işi olursa TAJÊ tarafından organize ediliyor. Êzidî kadınların sesi TAJÊ ile Süleymaniye’de, Bağdat’ta ve tüm dünyada yayılıyor.
TAJÊ kendi çalışmaları ile yeni fermanların önünü almak istiyor. Örgütleneceğiz ve bir daha ferman yaşanmasına izin vermeyeceğiz. Düşmanın karşısında duracağız sürekli. Bizi düşmanın önünde bırakanlara örgütlülüğümüzle cevap vereceğiz. Êzidî kadınlar olarak hangi yol bizim için doğru ve hangi yolda yürüyeceğimizi biliyoruz.
* Şengalli kadınların şu anda yaşadıkları sorunlar nedir ve TAJÊ bu sorunları nasıl çözüyor?
Kadınların üzerinde hala fermanın etkisi ve sorunlar yaşıyorlar. Birçok kadın kendini yakma girişiminde bulunuyor. O kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. Yaşamlarına son vermesinler, TAJÊ’ye katılıp intikamlarını alsınlar diyoruz. Örgütlülüğümüzü tanıyan kadınlar artık yaşamına son vermeyi düşünmüyor. Çalışmalara katılıyor, kendini tanıyor, çevresini tanıyor. Kadınların evlerinden çıkamamaları gibi sorunları, sadece ev işleri ile ilgilenme gibi sorunlar devam ediyor. Tüm Êzidî kadınların meclis ve çalışmalar içerisinde örgütlenmelerini umuyoruz. Bizler kardeş ve yoldaşız ve birlikte sorunlarımızı çözeceğiz. Sorun yaşayan her kadının bize ulaşmasını ve sorunları birlikte çözmeyi istiyoruz. Acılarımız aynı. Erkekler asla kadınların acılarını anlamaz. Bu yüzden kadınlar çok rahat bize gelebilir, bizimle paylaşabilir ve bu çağrıyı yapıyoruz onlara. Bu temelde biz de ev ev gezip kadınları dinliyoruz.
* TAJÊ’ye diğer kurumlardaki kadınlar nasıl katılıyor, temsiliyetleri nedir ve sizin diğer kurumlarla ilişkileriniz nasıl?
TAJÊ’nin toplum içerisinde rolü önemli. Şengal’deki siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri kadın örgütlerini dinliyor. Kadınların kararlarına sahip çıkıyor. Kadınlar, diğer örgütlerle bir araya gelip ortak çalışmalar yürütüyor. Kadınlar kendi kararlarını alıyor. Sivil toplum örgütleri, kültür-sanat kurumları Êzidî Demokratik Özgürlük Partisi (PADÊ), TAJÊ çalışmalarına katılıyor, ve TAJÊ’nin kararlarını esas alıyorlar. Kadınların özgürlüğü, özgürlüklerin yolunu açıyor. Kadınlar artık kendi kararlarını veriyor, eylemlere öncülük ediyor yine diplomasi çalışmalarına öncülük ediyor.
* Kadınlara ne mesaj vermek istersiniz?
Biz kadınlar arasında ayrım yapmıyoruz. Bizim için tüm kadınlar aynı ve hepsine ulaşmaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki artık fermanlara ve saldırılara karşı savaşacak yüzlerce kadın var. Eğer birliğimizi oluşturmazsak yok oluruz. Bizler kadının öncülüğü ile topraklarımızı koruyacağız ve kazanacağız. Düşünce ve fikirlerimizle köylerde, mahallelerde olacağız ve eril zihniyete karşı duracağız, tüm kadınları örgütleyeceğiz.