Dedeoğulları davasında yargının toptancı yaklaşımı: Deliller dosyada yok!

  • 09:05 29 Temmuz 2023
  • Hukuk
Dilan Babat
 
ANKARA - Dedeoğulları davasında çıkan kararları değerlendiren dosya avukatlarından Ebru Akal, birçok delilin dosyaya konulmadığını belirtti.  Avukatlar, temyiz aşamasında istenilen sonucu almazsa AYM ve AİHM’e başvuruda bulunacak.
 
Konya'nın Meram ilçesinde 12 Mayıs 2021 tarihinde Keleş ve Çalık aileleri tarafından ırkçı saldırıya maruz bırakılan Dedeoğulları ailesinden 7 kişi saldırıya maruz bırakılmıştı. Saldırıya maruz kalanlar emniyete can güvenliklerinin olmadığını belirtmesine rağmen önlem alınmaması sonucu 30 Temmuz’da tetikçi Mehmet Altun tarafından 7 kişi katledildi. Dedeoğulları’na dönük katliamın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen siyasi iktidarın ve yargının Kürtlere dönük ırkçı katliamlardaki yaklaşımı Dedeoğulları davasında bir kez daha kendini gösterdi.
 
Dedeoğulları davası avukatlarından Ebru Akal, katliama dönük yargılama sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Koruma tedbirleri sağlanmadığı için katliam gerçekleşti’
 
Türkiye’de hukuksuzlukların açık bir şekilde yapıldığı birçok dosyanın olduğu ve Dedeoğulları dosyasının da bunlardan biri olduğu değerlendirmesinde bulunan Ebru, “Soruşturma aşamasında hatta 12 Mayıs saldırısından itibaren 30 Temmuz’a kadar gelinen süreçte göz göre göre bu katliama yol açıldığını söyleyebiliriz” ifadelerinde kullandı.  Ebru, “12 Mayıs’ta Dedeoğulları ilk saldırıya uğradığında, kendilerine yeterli koruma tedbiri uygulanmadığı için yardım makamlarına, CİMER’e, basına seslerini duyurmak için çabaladıkları halde durumun vahameti hiç dikkate alınmayarak aslında koruma tedbiri sağlanmadığı için 30 Temmuz katliamı bir anlamıyla gerçekleşmiş oldu. Biz bunu mahkemedeki savunmalarımızda defalarca dile getirdik. 12 Mayıs’taki olaya ilişkin soruşturma aşamasında hiçbir araştırma yapılmaksızın, adeta takipsizliğe giderken 30 Temmuz katliamı gerçekleşti” dedi.
 
‘Soruşturma makamı kendi takipsizlik kararına itiraz etmek zorunda kaldı’
 
Katliamla beraber soruşturma makamının bazı işlemlere yeniden bakmak zorunda kaldığına dikkat çeken Ebru, 12 Mayıs saldırısında “kimin elinde silah vardı, kimin elinde yoktu” kriminal incelemeler beklenilmeden bir kısım failler hakkında takipsizlik kararının verildiğini dile getirdi. Ebru, “Takipsizlikten sonra gelen kriminal incelemede sanıkların elinde sıva atış artığı tespit edilince, kendi takipsizlik kararına itiraz etmek zorunda kaldı. Nitekim koruma talepleri karşılanmadığı için bu konudaki hem Anayasada hem de Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) devletin pozitif yükümlülüğü anlamında üstlenmesi gereken sorumluluğu üstlenmediği için Dedeoğulları ailesinden 7 kişi katledilmiş oldu. 30 Temmuz’dan sonra da çok fazla usulsüzlük gördük. Bunlara ilişkin yaklaşık 40 tespit takikak araştırma taleplerini Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalarda hem dilekçelerle, hem sözlü olarak mahkemeye detayları ve gerekçeleri ile anlattık” diye belirtti.
 
‘Birçok delil dosyaya konulmadı’
 
Dosyada tespit edilmeyen, görmezden gelinen çok sayıda delilin ortaya çıkarılması için taleplerde bulunduklarını ama mahkeme heyetinin taleplerinin bir kısmını kabul ettiğini bir kısmının ise reddettiğine vurgu yapan Ebru şunları ekledi: “Esasa dair dosyada olan olayın aydınlatılmasına katkı sağlayacak noktayı da gerekçeli kararını hazırlarken hükmünü tesis ederken dikkate almadı. Bunları neden dikkate almadığını bizler gerekçeli karardan net bir sonuca ulaşamadık. Geldiğimiz aşamada 30 Temmuz katliamı ile ilgili istinaf başvurularımızda reddedildi. Temyiz aşamasındayız, sanık tarafı da kendi başvurularını yaptılar. İstinaf mahkemesinin kararı da aslında bizim açımızdan tatmin edici bir karar değil. Sadece dört satıra sığdırılmış, dosyadaki onlarca talebin, delilin neden değerlendirilmediğini izah etmeyen, açıklamayan toptancı bir yaklaşımla tesis edilmiş bir karar. Temyiz dilekçelerimizi bu nedenle dosyadaki delillere dayandırmak durumunda kaldık. Mehmet Altun’un 122 ile yaptığı 35 dakikalık görüşmeyi zar zor dosyaya getirebildik. Bu görüşmeyi bile dosyada unutulan evrak sayesinde öğrendik. Yine dinlenilmesi gereken bazı tanıklar için ilk başta dinlenilmesi için ara karar kurulurken, sonradan vazgeçildi, gerekçesi açıklanmadı. Mehmet Altun’un katliamdan önce HTS kayıtları, gidip geldiği yerler, görüştüğü insanlar ile ilgili şüphe uyandırıcı bazı durumlar söz konusuydu. Bunların araştırılmasını istedik ama bu deliler dosyaya konulmadı.”
 
Temyizde istenen sonuç alınmazsa AYM ve AİHM’e başvurulacak
 
Dosyanın şu anda Yargıtay’da olduğunu ifade eden Ebru, delilerle ilgili değerlendirme yapmasını talep ettiklerini ve Yargıtay’ın değerlendirmelerini beklediklerini aktardı. Ebru, “Yargıtay’dan dosyanın ne zaman geleceğine dair bir zaman aralığı yok.  4. Ağır’daki dosya Yargıtay’a yeni gitti ve zaman alacaktır. Biz orada Çalık ve Keleş ailesinin doğrudan olayla irtibatlı olduğunu, bu iki meselenin birbiriyle ilişkisi olduğunu somut delilleri ile ortaya koyduk. Talebimiz de, temyiz talebimizin kabul edilmesi ve diğer sanıklarında cezalandırılması yönünde. 12 Mayıs saldırısı ile ilgili olan dosya bozuldu. Eylül’de ikinci duruşması görülecek. Bu dosyada usule ilişkin bir bozmaydı, İstinaf Mahkemesi esasa ilişkin bir değerlendirme yapmaktan kaçındı. Biz mahkemede esasa ilişkin bir değerlendirmede yapılması gerektiğini belirttik, şu andaki görüntü tekrar esasa ilişkin bir değerlendirme yapmayacağı yönünde. Katliam dosyasında temyiz aşamasını bekleyeceğiz. İstediğimiz sonucu alamazsak, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracağız” sözlerini kullandı.