AKP-MHP döneminde çocuğa yönelik suçlar arttı
- 12:37 13 Temmuz 2023
- Siyaset
ANKARA - Çocuk yaşta evlendirmenin de içerisinde yer aldığı çocuğa yönelik suçlarda artışa dair basın toplantısı düzenleyen Yeşil Sol Parti milletvekilleri, 15 yaş altı doğum oranlarının yüzde 25 arttığına dikkat çekerek, “Çocuğa yönelik istismarın adımlarını AKP ve MHP ördü” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) kadın milletvekilleri, çocuk yaşta evlendirme de dahil çocuğa yönelik her türlü suça ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşil Sol Parti Çocuk Komisyonu adına Yeşil Sol Parti Merdin Milletvekili Beritan Güneş Altın konuştu.
‘15 yaş altı doğum oranları yüzde 25 arttı’
Çocuk yaşta evlendirmenin AKP-MHP iktidarlığında daha fazla arttığını kaydeden Beritan, “Yaşanan artışlar, TÜİK’in son verilerine de yansımıştır. Açıklanan verilere göre 15 yaş altı doğum oranları yüzde 25 artarken, 19 yaş altındaki gebe sayısı 2 milyonu aşmış ve 22 yılda 15 yaşından küçüklerin yaptığı doğum sayısı 21 bin 87 ulaşmıştır. Bunun yanı sıra; 2002-2021 yılları arasında yine TÜİK’in açıkladığı verilere göre 16 ve 17 yaşında olup aile onayı ile evlendirilen kız çocukları sayısı 731 bin 16, oğlan çocuklarının sayısı ise 34 bin 795 olarak kayıtlara geçmiştir. 2012-2021 yılları arasında mahkemeler tarafından reşit olmadığı halde 129 bin 547 çocuk için ‘evlenebilir’ kararı verildiği de kamuoyuna yansıyan veriler arasındadır. Peki, bu sayılar bize neyi göstermektedir? Bizler biliyoruz ki bu sayılardaki artış, iktidarın kadın düşmanı politikalarının açık sonucudur. İktidar gerek söylemleri gerekse hâlihazırda süren uygulamaları ile her geçen gün çocuk hakkı ihlallerinin önünü açmaktadır” dedi.
Yargı kararlarının rolü
18 yaş altı doğum oranlarının artmasında yargı kararlarının rolünü görmezden gelinmemesi gerektiğine dikkat çeken Beritan, 18 yaşından küçük olduğu halde gebe kalan çocuklara evlilik izni verilmesi hala hukuken zorlayıcı neden sayıldığına dikkat çekti. Beritan, “Bu ve benzeri hukuki kararlar evlilik adı altında çocuk istismarının önünü açıyor. Yine birkaç gün önce kamuoyuna yansıyan bir diğer haber de yargının geldiği noktanın en açık özeti niteliğindedir. Gebze 4. Aile Mahkemesi 15 yaşındaki hamile çocuğun H.B. isimli erkekle evlendirilmesi için mahkemeye başvuran ailenin talebini onayladı. Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebinde bulununca Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kararı kanun yararına ve sonucu etkilememek üzere bozdu. Yargıtay’ın bu kararı mahkeme sonucunu etkilemedi. Bizler henüz 15 yaşında bir kız çocuğunun gebe olmasının evlilik için zorlayıcı neden olarak görülmesini kabul etmiyoruz. Yerel mahkeme ise Yargıtay kararlarını tanımıyor” diye belirtti.
'Çocuklar fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalacak'
Çocuk yaşta evliliğin önünü açmak yerine sorulması gereken soruların açık olduğunu vurgulayan Beritan, “15 yaşındaki kız çocuğu kim tarafından ne zaman istismar edildi? Bu istismar neden cezasız kaldı? 15 yaşındaki kız çocuğunun ruhsal sağlığı erişimine herhangi bir şey yapılmış mıdır? Bu kız çocuğunun devam etmesi gereken eğitim hayatı ne olacak?” sorularını sorarak, şöyle devam eti: “Ekonomik bakımdan istismarcı erkeğe bağımlı kılacağınız bu kız çocuğunun; evlilik içinde tekrar tekrar ruhsal, bedensel, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalacağının farkında mısınız? Eğer farkındaysanız ne yapmayı planlıyorsunuz. ‘Küçüğün rızası vardı’ gibi hakikatten uzak, istismarı meşrulaştıran ve üstünü örten gerekçeler kabul edilemez. Gerçek şu ki; bu ülkede çocuklar, evde aile bireyleri tarafından, kamusal alanda; komşuları, akranları, dini eğitim adı altında iktidarın artık organik bir parçası olan tarikat-cemaat yurtlarında, kuran kurslarında cinsel istismara uğruyorlar. İstismara uğrayan çocuklar ise zorla evlendirilerek bir kez de devlet tarafından istismar ediliyor. Çocuğu istismar eden ile evlenmeye zorlayan, istismar sonucu oluşan gebeliği evlilik için zorunlu hal sayarak meşru kılan bu anlayış ve uygulamalar kabul edilemez.”
Faillerin tahliyesine tepki
“Küçüğün rızası vardı” gerekçesi ile verilen tahliye kararlarını artık sayamadıklarını kaydeden Beritan, “Bunlar yalnızca yargı kararlarının istismar vakalarındaki artışı etkiler. Oysa biliyoruz ki yargıyı da, toplumu da etkileyen iktidarın çocuk düşmanı söylem ve politikalarının ta kendisidir. İstismar vakalarındaki artış; gelenek görenek ve dini araçsallaştıran yaklaşımlarla, ‘evlendirme’ adı altında çocuk istismarını meşrulaştıran söylemlerin iktidar tarafından sıklıkla tekrarlanması, kız çocuklarının ve kadınların kamusal alandan uzaklaştırılmaları ve erkeğe ekonomik olarak bağımlı kılınması, genç kadınları eğitimden ve iş gücünden dışlayan anlayış ve uygulamaların sonucu niteliğindedir” sözlerini kullandı.
Beritan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Daha bir gün evvel Milli Eğitim Bakanı açıklama yaparak kız çocuklarının sözde eğitiminin devamlılığını sağlamak kaygısıyla diyor ki ‘gerekirse kız okulları açarız’ Aileler kız çocuklarının erkeklerin olduğu okullarda okumasını istemiyormuş, güya kız çocuklarının eğitime devam etmemesinin en büyük sebebi buymuş. İktidarın kadın düşmanı politikaları değil, kadın yoksulluğu değilmiş. Peki çözüm kız çocukları için ayrı okul açmak mı? Kız çocuklarının eğitimi gibi bir konu üzerinden kadın düşmanı politikalarınıza söylem üretmekten, çocukların yaşamlarını kirli siyasetinize alet etmekten utanmadınız, utanmıyorsunuz.
Kaçak kurslar serbest bırakıldı
AKP iktidarı boyunca istismarın meşrulaştırılması adım adım örüldü. Daha öncesi de var ancak bakalım 2009’dan bu yana şimdi sayacağımız uygulama ve düzenlemeler ile istismarın önü ne şekilde açıldı; birlikte hatırlayalım. 2009’da yayınlanan yönetmelikle nişanlılık şartı kaldırıldı ve ortaöğrenim yaşındaki çocukların nişanlanması serbest bırakıldı. Bu düzenleme; çocuk yaşta evlilik yoluyla istismarın önünü açan önemli adımlardan biriydi. 2013’te cemaatlere öğrenci yurdu, pansiyon açmanın yolu açıldı. Daha önce Türk Ceza Kanununun 263. maddesi kanuna aykırı eğitim kurumu açanlara, çalıştıranlara, bu kurumlarda öğretmenlik yapanlara 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile bu kaçak yurtların kapatılmasına hükmediyordu. 2013’te bu madde iptal edildi, o güne kadar suç sayılan kaçak yurt açmak ve işletmek suç olmaktan çıkarıldı. Böylece sıkça istismar ile gündeme gelen vakıf ve cemaatlerin açtığı kaçak kurs, yurt ve okullar serbest bırakılmış oldu.
Evliliği teşvik eden uygulamalar gündeme geldi
2013’te ortaöğretimde evlenmenin yolu açıldı. Evli öğrenciler için açık öğretim lisesi mecbur kılındı. Hem evli hem de öğrenci olabilmeyi mümkün kılan, en düşük evlendirme yaşını 17 olarak belirten Medeni Kanun’a aykırı olan bu düzenleme erken yaşta evliliklerin önündeki bir engeli daha kaldırmış oldu. Yine 2013’te üniversite öğrencilerine evlenirse kredi veren, borçlarını silen bakanlık kararları alındı. Bu karar ile öğrencilerin evliliğini teşvik eden uygulamalar gündeme geldi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yeni evlenen üniversite öğrencilerine 10 bin TL’ye kadar ‘evlilik kredisi’ verme kararı aldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı da, pek çok mezunun ödemekte zorluk çektiği Kredi ve Yurtlar Kurumu öğrenim kredisini ve yurt ücretlerini evlenen üniversitelilerden almayacağını ilan etti.
İstismarın adımları AKP MHP eliyle adım adım örüldü
Bu yolla kadın yoksulluğunun tırmandığı AKP-MHP iktidarı döneminde zaten ekonomik olarak eğitim hayatının gereklerini karşılamakta güçlük çeken, barınamayan genç kadınlar adeta evliliğe mecbur kılınmış oldu. 2015’te Anayasa Mahkemesi resmi nikâhsız dini nikaha cezayı iptal etti. 2016’da Anayasa Mahkemesi çocuk istismarına 15 yaş kriteri getirdi. Yine 2016’da istismara evlilik yoluyla af tasarısı tepkiler üzerine geri çekildi. 2017’de müftülere dini nikâh kıyma yetkisi verildi, çocuğun nüfusa kaydına sözlü beyan yeterli hale getirildi. 2021’de cinsel suçlarda ‘somut delil’ şartı aranmaya başlandı. Son olarak Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilindi. İşte bugün karşılaştığımız 18 yaş altı doğum oranındaki artışların da, artan evlilik yoluyla istismarın da adımları AKP-MHP iktidarı tarafından böyle örüldü.
Politikalar yeniden gözden geçirilmelidir
Çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarı, sosyal, kültürel, inançsal bahanelerle meşrulaştırılamayacak ağır bir suçtur. Çocuğun yüksek yararı ilkesi gereğince çocuğun insan haklarını tanımak, ihlal etmemek, korumak ve gereğini yerine getirmekle yükümlü olan devlet; yasalarını, uygulamalarını, fiillerini yani her türlü politikasını çocukların tarafında olarak gözden geçirmeli ve yeniden düzenlemelidir. Çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarı; çocuk cinsel istismarının devlet eliyle meşrulaştırılmasıdır.
Çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenebilmesi için;
*Kadın düşmanı politikalardan derhal vazgeçilmeli, İstanbul Sözleşmesi yeniden imzaya açılmalıdır.
*Kız çocuklarını ve genç kadınları eğitimden uzaklaştırarak eve hapsetmeye çalışan anlayışlardan ve yoksulluğun kadınlaştığı bu dönemde kadını iş gücünden ve kamusal alandan uzaklaştıran uygulamalardan vazgeçilmeli, kadını ekonomik olarak erkeğe bağımlı kılan sebepler bertaraf edilmelidir.
* Çocuğun evlilik yoluyla istismarını meşrulaştıran Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ilgili maddeler çocukların yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmelidir.
*Cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce koruyucu önleyici politikalar üretilmeli ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmalar acilen yaratılmalıdır.
* Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikâyet, başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
*Cinsel istismar eyleminin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı işletilmelidir.
* İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren sağlık tedbirleri alınmalıdır.
‘Evlilik adı altında istismara karşı mücadele edeceğiz’
Son olarak bir kez daha ifade etmek istiyoruz ki; bizler Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi Çocuk Komisyonu olarak iktidarın kadın ve çocuk düşmanı politikalarına, evlilik adı altında istismara karşı mücadele etmeye ve çocukların seslerini daha güçlü bir şekilde duyurmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”