‘Aile yılı’ tepkisi: Şiddet en çok aile içinde! 2025-02-09 09:03:10   Pelşin Çetinkaya   ADANA - Kadına yönelik şiddet ve katliamların en çok geçtiğimiz yıl yaşandığını belirten KCDP’den Berfin Kılıç, iktidarın bu yılı “aile yılı” ilan etmesine ilişkin şiddetin daha çok aile içerisinde yaşandığına dikkat çekerek tepki gösterdi, çözüm olarak da kadınların örgütlenerek mücadele etmesine vurgu yaptı.   AKP-MHP iktidarı kadınlara yönelik saldırılarını ve kadınların haklarını gasp etmeyi sürdürüyor. İktidarın kadınlara yönelik saldırılarını 2025 yılını “Aile yılı” ilan edip, aileyi kutsallaştırarak sürdürdüğünü belirten kadın örgütleri  de buna karşı tepkilerini sürdürüyor.    Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, her türlü ayrımcılığı sonlandırmak için alanlarda örgütlü ve politik mücadeleyi sürdüren Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu (KCDP) Adana temsilcisi Berfin Kılıç, iktidarın kadına yönelik uyguladığı politikalarını ve bu politikalar sonucunda ortaya çıkan durumları değerlendirdi.   Kadın katliamlarına ilişkin veri tutulmuyor   Berfin Kılıç, yetkili kurumların ve bakanlıkların görevlerini yerine getirmediğini ve bu kapsamda da kadın katliamı verilerinin tutulmadığını belirterek, “Çeşitli kurumların tutması gereken kadın cinayeti verilerini tutmadığını fark ediyoruz. Tabii ki bakanlıklara, kurumlara, yetkililere bu raporları tutup tutmadıklarını soruyoruz. Sorduğumuz zaman cevap alamıyoruz. Çünkü bu veriler tutulmuyor. Biz ise 2010 yılından beri Türkiye'de kadın cinayeti verilerini platform olarak tutuyoruz. 2010 yılından beri 14-15 yıllık süreçte bu verileri tutarken şunu fark ediyoruz aslında; kadın cinayetleri azalmıyor. Artış gösteriyor ve artış göstermesinin elbette ki birçok sebebi var. Fakat sadece 2011 yılında İstanbul Sözleşmesi imzalandığı zaman kadın cinayetlerinin azaldığını görüyoruz. Bu da aslında bize bir cevap gösteriyor. Bu da aslına şunu gösteriyor; siz kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ile ilgili bir adım attığınız zaman bunun aslında gerilediğini fark edebiliyorsunuz. İstanbul Sözleşmesi bu anlamda çok önemliydi” dedi.   ‘Kadın, en çok 2024 yılında katledildi’   Kadın katliamları verilerine bakıldığında kadın katliamının en yüksek olduğu yılın 2024 olduğunu söyleyen Berfin Kılıç, “2010 yılından bu yana en yüksek kadın cinayeti verilerini 2024 yılında tuttuğumuzu görüyoruz. 2024 yılında azalarak hatta bitmesini istediğimiz, durdurmak amacıyla yola çıktığımız kadın cinayetlerinin en yüksek verilerini tuttuk. 394 kadın cinayetinin ve 258 şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiğini kamuoyuyla paylaştık. Bunlar en yüksek veriler. Bu verilerin yüksek olmasının sebeplerine baktığımızda aslında şunu görüyoruz: İstanbul Sözleşmesi’nden çekinilmesiyle ve 6284'ün etkin uygulanmamasıyla birlikte kadın cinayetleri artıyor ve görevini yapması gereken bakanlıklar ya da siyasi iktidar politik olarak aile politikalarını benimsemiş ve nüfus arttırıcı politikaları çok odaklanmış durumda. Kimse kadın cinayetlerine yönelik, kadına şiddetin durdurmasıyla ilgili adım atmıyor. Attığı bütün adımlar da cezasızlık politikası dediğimiz politikaları besler durumda. Bunlar kadın cinayetlerinin artması için elbette ki sebep oluşturuyor” ifadelerini kullandı.   ‘Kadınlar kamu kuruluşlarına güvenemiyor’   Berfin Kılıç, kadınların ceplerinde koruma talepleri varken de katledildiğini belirterek, “2024 yılında 20 kadın koruma tedbiri varken öldürüldü. Görevini yapması gereken kamu kuruluşları görevini yapmıyor. Kadınlar koruma talep ediyorlar. Sizler bir daha şiddet gördüğünüz zaman o kamu kuruluşlarına başvuru istemiyorsunuz çünkü güvenmiyorsunuz. Bu noktada şu devreye giriyor; Örneğin bizim başvuru destek hattımız var. Bizi arayan, şiddete uğrayan birçok kadın arkadaşımız veya çocukları öldürülen kişiler, aileler arıyor. Bizle birlikte mücadele etmeyi ya da ne yapacağını soruyorlar. Çünkü bize kamu kuruluşlarından daha çok güveniyorlar ve biz o süreci şöyle devam ettiriyoruz; diyelim ki karakolda bir kadın hak ihlali yaşadı ya da hak bilmiyor. Arayıp karakollara hesap soruyoruz. ‘başvuran bir kadın var ve örneğin koruma tedbirini istiyor. Neden bunu uygulamıyorsunuz?’ diyoruz ya da kadın arkadaşlarımıza, onlara ‘kadın cinayetlerini durduracağız platformuyla iletişimde olduğunuzu söyleyin. 6284'ten faydalanmanızı gerektiğinizi söyleyin’ diyoruz ve bu şekilde de birlikte yol yürüyoruz. Kamu kuruluşlarında hakikaten hak ihlali yaşayan kişiler maalesef ki bir güvensizlik ortamıyla evlerine geri dönebiliyorlar veya devletin kamu kuruluşlarına güvenmeyebiliyorlar. Çünkü sığınma evlerine gittiklerinde bile güvenemiyorlar. Hem birçok kaygılarla gidiyorlar hem de sığınma evinin adresinin dahi paylaşıldığı durumlar yaşandığı için ülkemizde böyle bir güvensizlik ortamı doğuyor” şeklinde konuştu.    ‘Kutsal Aile’ içerisinde şiddet   Yine kadınların en çok da en yakınları tarafından katledildiğini, şiddet gördüğünü aktaran Berfin Kılıç, “Bir yandan fiziksel şiddet yaşanırken biz ekonomik, psikolojik, cinsel şiddetle karşılaşabiliyoruz. Yani birçok şiddet çeşidiyle karşılaşabiliyoruz. Biz 2024 yılında en yüksek kadın cinayet verilerini açıkladığımız evrede iktidar, 2025 yılını yani 2024 yılının devamını aile politikalarıyla ‘taçlandırmaya’ devam ediyor. Bu aile politikaları taçlandırılırken şu gözden kaçırılıyor, kadınlar en çok evlerinde, evli olduğu erkekler, çocukları tarafından ya da çok yakın akrabaları tarafından öldürülüyor. Hep o ‘Kutsal ailenin’ içerisinde biz şiddet görüyoruz. Aslında ev bize en güvenilir alan olarak anlatılıyor. Dışarının kötü, güvensiz olarak adlandırıldığı bir toplumda yaşıyoruz. Fakat artık dışarısı da aile de ev de bizim için çok tehlikeli bir noktada. Koronada da bunu yaşadık. Örneğin korona zamanında da evlere kapatıldığımız zaman kadınlar için en zor zamanlardı” dedi.    Örgütlenme çağrısı   Berfin Kılıç, katliam ve şiddetin bitmesi için en temelde kadınların yaşam haklarına dönük politikaların oluşturulması gerektiğini belirtti. Berfin Kılıç, şöyle dedi: “Kadın cinayetlerin azalması ya da bitirilmesine yönelik politik iradenin gösterilmesi gerekiyor. Ya da kadınlar olarak nasıl 6284'ü hep beraber yazdıysak ve çok güzel bir örnek metin olduysa aslında bu iradeyi gösterecek siyasi iktidarın masaya oturacakları kişiler de bizlerin kurumları olması gerekiyor. Çünkü ülkede kadın cinayeti verisi tutulmuyorken bu verileri tutanlar bizleriz. Bunun mücadelesini yürüten özneler biziz. Bunu bitirmek üzerine bir irade geliştirdiğiniz zaman zaten bu derneklerle masaya oturacaksınız. Ama bu siyasi iradeyi de göstermeyip bizleri tamamen marjinalize eden, bizleri suçlu ilan eden ve çeşitli tehditlerle kişilerin, bizlerin kurumlarımıza üye olmasını da engelleyen bir zeminde politikalar üretiliyor. Biz bunlara karşı da mücadele ediyoruz. En önemlisi bütün kadınların meclislerimizde mücadele yürütmesi. Elbette ki en başta o alternatifleri oluşturacak zemindir. Ayrıca herkesi örgütlenmeye, bir arada olmaya davet ediyoruz.”