Farklı yaşamlar aynı sözde buluşuyor: Özgürlük (12)
- 09:01 12 Kasım 2025
- Dosya
‘Kadın bilincini kendimizde hapsetmemeliyiz’
Şehriban Aslan
AMED - Kadına yönelik şiddetin her geçen gün daha da görünür hale geldiğini söyleyen Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) üyesi Fethiye Ok, “Biz bilinçli kadınlar, bu bilinci kendimizde hapsetmememiz lazım. Bunu daha da genişletip kadınlarla buluşturmamız lazım” diyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, erkek-devlet şiddeti kadınların yaşamlarının her alanına sirayet ediyor. Fiziksel, psikolojik, dijital ve ekonomik tüm biçimleriyle süreklileşen bu şiddet düzenine karşı kadınlar, özsavunmayı, dayanışmayı ve örgütlü direnişi büyütüyor. Her gün yeniden, “Yaşamı savunmak” diyen kadınlar, hem sokakta hem yaşamın en kuytusunda şiddetsiz bir hayatın mücadelesini örüyor.
Dosyamıza, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) üyesi Fethiye Ok’un kadın bilincinin toplumsallaşması ve şiddete karşı çözüm yollarına ilişkin değerlendirmeleriyle devam ediyoruz.
Kadına yönelik şiddete karşı kadınların birçok kentte mücadelesini yükselttiğini söyleyen Fethiye Ok, kadının rızası dışında olan her şeyin şiddet olduğunu dile getiriyor. Fethiye Ok, “Bugün bu şiddet türlerine dijital şiddet de eklendi. Kadınlar şiddeti çeşitli biçimlerde yaşıyor. Özellikle medyada bu konuda kadına dönük saldırılar var. Buna karşı ne yapmak lazım? Kesinlikle susmamak lazım, uğradığı şiddeti deşifre etmesi, ifşa etmesi lazım. Bu, önemli bir yerde duruyor. Kadının beyanının görünür kılınması açısından anlamlıdır. Şiddet çeşitlerine baktığımız zaman bu topraklarda cinsel, ulusal, sınıfsal şiddetin iç içe geçtiği bir durumla daha fazla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz” sözleriyle, kadınların maruz bırakıldığı şiddetin çok yönlü olduğunu ve bu şiddet biçimlerinin toplumun her alanında sürdüğünü sözlerine ekliyor.
‘Savunma dersleri verilmeli’
Yoksulluğu da şiddetin bir biçimi olarak tanımlayan Fethiye Ok, kadınların yaşadığı ekonomik baskının psikolojik ve fiziki şiddeti derinleştirdiğini söylüyor. Fethiye Ok, “Yoksulluk, en fazla mutfağa ve kadının yaşamına yansıyor. Dolayısıyla işsizliğin, yoksulluğun yarattığı o psikolojik şiddeti de kadın yaşıyor. Bu, sadece psikolojik şiddet olarak da kalmıyor, aynı zamanda fiziki şiddete yöneliyor. Kadınların buna karşı ses çıkarması gerekir, itiraz etmesi gerekir. Kadınlar yan yana gelmeli ve örgütlenmeli; özgürlük ancak örgütlü güç ile olur. Bir diğer şey ise kadının kendini savunması. Özellikle fiziki şiddete karşı savunma tekniklerini kesinlikle geliştirmelidir. Yerel yönetimlerimiz, belediyelerimiz bu meselelerde kadının kendini savunabileceği kurslar açıp dersler vermelidir. İşin merkezinde mücadele, dayanışma, örgütlenme, yan yana gelme, kol kola girme var. Mücadele alanını genişletme var” sözlerine yer veriyor.
Fethiye Ok, kadınların özsavunma bilincini geliştirmesinin şiddete karşı direnişin temel adımlarından biri olduğunu vurguluyor.
‘Kadın devrimi gibi bir gerçekliğimiz var’
Kadınların bugün cins bilinci ve kadın devrimi fikri ile yürüdüğünü ifade eden Fethiye Ok, bunun en somut örneğinin Rojava’daki kadın devrimi olduğunu dile getiriyor. “Kadın devrimi gibi bir gerçekliğimiz var. Oraya yaslanıyoruz, ondan güç alıyoruz. Dolayısıyla o deneyimi yaşamsallaştırmak, o deneyimi bulunduğumuz alanlara taşımak bakımından oldukça önemlidir. Kadınlar kendini savunarak IŞİD barbarlarına karşı örgütlenerek özgürlüğü elde etti” diyen Fethiye Ok, kadınların tarihsel direniş deneyimlerinden güç alarak bugünkü mücadelelerini büyüttüğünü belirtiyor.
‘Kadınlara ulaşmamız gerekiyor’
Şiddete karşı, şiddetin ne olduğunu özellikle öncül kadınların sahada anlatması gerektiğini vurgulayan Fethiye Ok, kadın örgütlerinin emekçi kadınlara ulaşmadaki eksikliğine işaret ediyor. Fethiye Ok şöyle devam ediyor: “Mücadele eden kadınların, var olan örgütlenmelerin kadına ulaşması lazım. Belki bugün kadın hareketi bakımından yaşanan temel krizlerden biri de emekçi kadınlara ulaşamamaktır. Sokakta hareket halinde olan, toplumsal yaşam içerisinde yer alan, üretim içerisinde yer alan kadın bunu görüyor, biliyor. Bunu da aydınlatmak gerekiyor. Ama evde dört duvar arasında olan kadınlar açısından şiddet gören kadınlara farkındalık yaratmak boyutuyla ulaşmamız gerekiyor. Bazen bunlar anket çalışması olabilir. Tek tek kapı çalarak, bölgeler belirlenerek onlara ulaşmak, bazen çeşitli TV programları yaparak ulaşmak, oralarda farkındalıklar yaratmak oldukça önemlidir.”
Fethiye Ok, kadınların yaşamın her alanında birbirine ulaşmasının mücadeleyi büyüteceğini belirtiyor.
‘Başarmak zorundayız’
Yerel yönetimlerin de bu konuda sorumluluk alması gerektiğini ifade eden Fethiye Ok, kadın bilincinin toplumsallaşmasının önemine dikkat çekiyor. Fethiye Ok, “Bu konuda yerel yönetimlere çok önemli görev düşüyor. Bu bakımdan çalışmamızı büyütmemiz lazım. Biz, bilinçli kadınlar, bu bilinci kendimizde hapsetmememiz lazım. Bunu daha da genişletip kadınlarla buluşturmamız lazım. Gerçekten bir kadın bilinci, bir cins bilinci, bir kadın devrimi fikri kadınlarda belirgin hale getirilmelidir. Bunu başarmak zorundayız” diyor.







